Müslümanların birliğini gaye edinen gazete "Tercüman-ı Hakikat" hakkında bilgiler
Basın tarihimiz açısından mektep vazifesi gören Tercüman-ı Hakikat, 34 yıl kesintisiz yayımlanarak en uzun ömürlü günlük gazetelerden biri oldu. Ahmet Mithat Efendi'nin ölümünden sonra da çıkmaya devam eden gazete, halka okuma alışkanlığı kazandırma gibi önemli bir misyonun yanında, dönemin siyasi olaylarına hızlı bir şekilde yer vermeyi ve yabancı ülkelerle olan ilişkilerden haberdar etmeyi de kendisine vazife edindi.
Sultan Abdülhamid'in Osmanlı kimliğini yeniden şekillendirdiği dönemde önemli bir yeri olan Tercüman-ı Hakikat , hilafet kurumuna canlılık kazandırarak, imparatorluk sınırları dışındaki Müslümanlara da ulaşımı sağladı. Abdülhamid Han devrinin en önemli gazetesi olan Tercüman-ı Hakikat'e dair bilgileri derledik.
Giriş Tarihi: 16.01.2020
16:10
Güncelleme Tarihi: 27.06.2021
12:05
Türkçede yayınlanan ilk çeviri polisiye
Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başta Ahmet Mithat Efendi'nin romanları olmak üzere çok sayıda roman tefrika edildi. Emile Gaboriau'nun "Orcival Cinayeti" adlı romanı Ahmet Mithat'ın çevirisiyle önce Tercüman-ı Hakikat'te tefrika edilip sonra bastırılmak suretiyle Türkçeye kazandırıldı. Bu roman, Türkçede yayınlanan ilk çeviri polisiye romanlardan birisi oldu.
Ahmet Mithat'ın kaleme aldığı ve Türk edebiyatının ilk telif polisiye romanı olan "Esrar-ı Cinayat", 1893'te tefrika edildi. Hüseyin Rahmi'nin "Şık" adlı ilk büyük romanı 1886'da tefrika edildi ve ardından romancı maaşlı olarak gazetede çalışmaya başladı.
Türk edebiyatının bilinen ilk yazılı eserleri
II. Abdülhamid döneminde Tercüman-ı Hakikat
Tercüman-i Hakikat, II. Abdülhamid döneminde yayınlanan üç önemli gazeteden biridir. Gazetenin yayın sürecine bakıldığında halka okuma yazma aşılamanın dışında farklı bir misyonu daha olduğunu da görmek mümkündü. Özellikle dönemin siyasi olaylarının geciktirilmeden yazılması ve bilhassa yabancı ülkelerle olan ilişkilerin yer alması onun en ayırt edici özelliklerinden biriydi. Özetlersek; Tercüman-ı Hakikat'i inceleyerek, Osmanlı hakkında detaylı bilgi edinmenin mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Abdülhamid'in İstanbul'a miras bıraktığı 5 cami
Sultan Abdülhamid'in Pekin'de kurduğu üniversite
Dünyanın en eski ve en canlı ticaret yollarından biri olan İpek Yolu'nun iki ucunda yer alan Türkiye ile Çin ilişkileri oldukça eskiye dayanır. Çin'de Osmanlı Devleti'nin siyasi faaliyetlerinin bir neticesi olarak kültürel faaliyetler de önem kazanmıştı. Bu kültürel faaliyetler içinde en müstesna yeri, 1908 yılında açılan ve kapısında Osmanlı bayrağı dalgalanan Pekin "Darü'l Ulumi'l Hamidiyye " medresesi yani Pekin Hamidiyye Üniversitesi aldı.
Sultan II. Abdülhamid'in "Dünya Müslümanlarını tek çatı altında birleştirme politikası" birçok ülkede tesirini gösterdiği gibi Çin'de de etkili oldu. Çinli Müslümanların ileri gelen önderlerinden İmam Wang Haoren, hac yolculuğunun dönüşünde İstanbul'u ziyaret ederek Osmanlı eğitim sistemini inceledi, Sultan'ın eğitim politikasından etkilenerek bu konuda kendisinden malumat edindi.
Abdülhamid Han'ın Çin'de üniversite açma düşüncesinden bahsetmesi üzerine Haoren bu durumu memnuniyetle karşıladı ve elinden gelen tüm desteği sağlayacağını belirtti . Çok geçmeden okul çalışmalarına başlandı. 1908 yılında Sultan Abdülhamid'in emriyle Çin'in başkenti Pekin'de Hamidiyye Üniversitesi kuruldu. Okulun açılışı ise Tercüman-ı Hakikat'in 2 Safer 1326 (5 Mart 1908) tarihli sayısında çıkan makalede açıklandı.
Makalede, Çin'de yaşayan bütün Müslümanların, II. Abdülhamid'e karşı büyük bir saygı besledikleri, Pekin'de 38 camii bulunduğu ve Cuma günleri halifeye dua edildiği ifade edildi.
Sultan II. Abdülhamid dönemine ayna tutan 3 fotoğrafçı
Abdülhamid’in basın yoluyla sağladığı İttihad-ı İslam politikası
Sultan Abdülhamid'in Osmanlı kimliğini yeniden şekillendirdiği dönemde önemli bir yeri olan Tercüman-ı Hakikat , hilafet kurumuna canlılık kazandırarak, imparatorluk sınırları dışındaki Müslümanlara da ulaşımı sağladı.
Abdülhamid Han, İslam birliği siyaseti ve Hilafet müessesesinin önemini geniş kitlelere duyurabilmek açısından basın ve yayın gücünün önemini oldukça iyi kavramıştır. İslam ülkelerinde çıkan gazete ve dergilere yardım etmiş, batılı güçlerin yaptığı olumsuz yayınları susturmak için mücadele etmiştir. Tercüman-ı Hakikat de bu minvalde büyük önem verdiği gazetelerden biri olmuştur.
Özellikle Sultan Abdülhamid döneminde önemli bir yeri olan İttihad-ı İslam politikası aynı zamanda Osmanlı tarihinde en çok merak uyandıran konuların başında geliyordu. Abdülhamid , gerek siyasi gerek dış politikadaki çalışmaları ile hilafet müessesinin ve Müslümanların birliği siyasetinin öneminin, basın yoluyla ağırlıklı olarak işlenmesini sağladı.
*İslam birliği siyasetinin önemi açısından Tercüman-ı Hakikat'in yanı sıra Londra'da çıkarılan El Gayret gazetesi ile Pan-İslam dergisi ; New York'ta ise Moslem World dergisi önemli bir yer tutar.