Müslümanlığa dair fikirlerini bilmediğiniz üç Batılı yazar
Tarihin en önemli felsefecilerinin başında gelen Friedrich Nietzsche… Batı dünyasının en büyük sanatçılarından Wolfgang von Goethe… Rus edebiyatının kontu Lev Tolstoy... Peki, bu üç edebiyatçıyı ortak noktada buluşturan unsur neydi? Sizler için, dünyaca ünlü üç edebiyatçının Müslümanlığa dair fikirlerini derledik.
Giriş Tarihi: 28.08.2019
14:01
Güncelleme Tarihi: 29.08.2019
09:27
MÜSLÜMAN GİBİ DEFNEDİLDİ İDDİASI
"Hz Muhammed" kitabını Rusça'dan Azericeye çeviren Prof. Dr. Telman Hurşidoğlu Aliyev ise kitapta bir Arapla evlenip İslam'ı kabul etmiş Valeriya Porohova isimli Rus bir kadının anılarına da yer veriyor. On bir yıl eşiyle Suudi Arabistan'da yaşayan Bayan Porohova, Kur'an-ı Kerim'i Rusça'ya tercüme etmiş. Porohova, ünlü yazar Tolstoy'un son zamanlarında İslam'ı kabul ettiğini ve bir Müslüman gibi toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini iddia ediyor. Tolstoy'un İslami usullere göre defnedildiğini iddia eden Porohova, mezarının başında Hristiyanlığın sembolü olan Haç'ın da yer almadığını belirtiyor. Sovyet hükümetlerinin bu gerçeği uzun yıllar gizlemeye çalıştığını kaydeden Prof. Aliyev, Tolstoy'un Müslüman olduğunun öğrenilmesi halinde, Rus halkında İslam'a yönelme akımının başlamasından korkulduğunu ileri sürüyor. Kitap, Rus Yelena Vekilova'nın Tolstoy ile oğulları üzerine yaptığı çarpıcı mektuplaşmaya da yer veriyor. Azeri kökenli General İbrahim Ağa ile evli olan Vekilova biri üniversitede, diğeri askeri okulda okuyan iki oğlunun babalarının dini İslam'a meylettiğini söylüyor. Bu durumda ünlü Rus yazara Rus ve Hristiyan olarak kendisinin ne yapması gerektiğini soruyor.
Tolstoy şu cevabı veriyor; "Muhammediliğe, Hristiyan dininden daha fazla önem vermelerine gelince, ben bütün kalbimle buna katılıyorum. Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan mukayese edilmeyecek kadar üstündür." Tolstoy, mektubun devamında, "Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah'ı ve O'nun peygamberini kabul ederdi."
TOLSTOY'UN MÜSLÜMAN OLDUĞU GİZLENDİ Mİ?
Tolstoy, 1908 yılında Abdullah ElSühreverdi'nin Hindistan'da basılmış olan "Hz. Muhammed'in Hadisleri" kitabını okudu. Okuduğu hadislerden bir risale oluşturdu.
"Muhammed, her zaman Evangelizmin üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah'tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O'nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur."
Muhammed'in hadislerini, İslam dinine olan hayranlığını anlatan kendi yorumlarını da ekleyerek oluşturduğu Hz. Muhammed kitabı, Tolstoy'u ilahi bir kuvvete sahip olarak gördükleri için onun Müslüman olması, Rus toplumu içinde İslam'a dair güçlü bir akım başlatabileceğini bilindiğinden Rus istihbarat birimleri tarafından gizli tutmaya, unutturmaya ve basılmasını engellemeye çalışıyordu. 1978 yılında ilk defa olarak Azerbaycan basınında Azeri Türkçesinde ve Rus dilinde yayınlanır.
18. asrın ortalarında doğan büyük dâhi, edip, şair, ressam, mütefekkir, devlet adamı Goethe; Avrupa Edebiyatı'nda bir devir açan yazar olarak tanınır. Fakat ünlü yazarın bilinmeyen gizlenen bir yanı vardır. Bu da Avrupa'da, özellikle Almanya'da ilk İslam sempatisini uyandıran kişi olmasıdır.
Goethe'nin, İslam'a karşı ilk alakası ve muhabbeti daha 23 yaşındayken başladı. Teolog Herder'in kendisine verdiği Kur'an tercümesine dair araştırmalar yaptı ve Kur'an'ı tam olarak aksettirmekten çok uzak olan bu tercüme bile onu hayran bıraktı.
George Sale'nin Kur'an çevirisini de okuyan yazar, 1772'de İslamiyet aleyhtarı bir ön sözle yayımlanan rahip Friedrich David Megerlin'in çevirisi hakkında bir eleştiri yazısı kaleme alır.
Çevirinin başarısız olduğunu, Kur'an'ın, yazılanlarda kıyaslanamayacak yüce fikirler taşıdığını belirtir. Ayrıca, hakkıyla bir çevirinin yapılabilmesi için keskin zekâlı, şair ruhlu bir çevirmenin Kur'an'ı Peygamber'in yaşadığı ortamda, onun ruh hali içinde okuyarak işe başlaması gerektiğini ifade eder.
"MUSA'NIN KUR'AN'DA DUA ETTİĞİ GİBİ DUA ETMEK İSTİYORUM"
Genç Werther'in Acıları, Clavigo ve Stella dramaları, Faust ile ünlenen Goethe, Kur'an-ı Kerim'in bir "dil harikası" olduğunu ilk defa hocası Herder'den duydu. Hatıralarında; daha çocukluğundan itibaren kendine uygun bir din arayışı içine girdiğini, "kalbinin iç dini" ile kilise arasında bir uyumsuzluk yaşadığını belirten yazar 1711 yılında Kur'an-ı Kerim tefsirleri üzerindeki çalışmalarını başladı.
Özellikle, doğu uygarlığı ile ilgilenen bir tarihçi olan Josef von Hammer'in Kur'an çevirisini sürekli olarak okuyan Goethe, Almanya'da İslamiyet'e pozitif yaklaşan ilk edebiyatçıydı.
Herder'e yazdığı bir mektubunda Homeros, Sokrates, Xenophon, Platon'dan bahsettikten sonra sözü şair Pindar'a getirir. Burada Pindar'ın şiirlerindeki ritim ve mûsıkîden çok etkilenir. Aynı mektupta bu daraldığını da yazan Goethe, Herder'e, "Musa'nın Kur'an'da dua ettiği gibi dua etmek istiyorum: Tanrım, göğsüme ferahlık ver." diye yakardığını yazar.