Mutlaka okunması gereken dünya klasikleri
Kitap okumak, klasikleri okumakla başlar. Çoğu okura da okuma aşkını kazandıran bu yapıtlardır. Zamana meydan okuyan klasikleşen kitaplar, dünya çapında tanınmış en ünlü, en başarılı çok eski tarihlerden günümüze kadar gelmeyi başarmış eserlerdir. Yüzlerce yıllık geçmişe sahip bu kitaplar, geçen onca zamana rağmen etkisini yitirmeyerek insanlara yeni bir dünyanın kapılarını aralar. İşte sizler için mutlaka okumanız gereken dünya klasiklerini derledik.
Giriş Tarihi: 23.03.2019
16:19
Güncelleme Tarihi: 11.12.2019
17:52
Honoré de Balzac'ın, 1835 yılında yazdığı Vadideki Zambak, mutlaka okunması gereken bir klasik kitaplardan biri. Süslü anlatımının yanında sürükleyici olan Vadideki Zambak'taki kitabın ana fikrini verir nitelikte: "Aşk bedende değil ruhta yaşanmalı ve aşk, geçici değil sonsuz olmalı tüm benliğiyle. Ve de çokça ve de çocukça olmalı tüm saflığıyla ".
Vadideki Zambak, ilk yayımlanışında (1836) beklenen ilgiyi görmemiş, Balzac'ın en az satan kitaplarından biri olmuştu. Oysa yazar, üzerinde en çok çalıştığı, en kusursuz, en büyük romanlarından birini yarattığı kanısındaydı. Zaman Balzac'ı haklı çıkardı: Vadideki Zambak, yazarın en sevilen, en çok okunan romanlarından biri oldu. Bu roman, on dokuzuncu yüzyıl Fransız yazınının iki büyük yöneliminin: Romantizm ile gerçekçilik akımının kavşak noktasında ortaya çıkar ve dünyanın en ünlü aşk romanlarından biri olarak gerçek yerini alır. Balzac, 'aşk' a derin bir gerçeklik kazandırırken, çağının toplumsal olgularını ve koşullarını yansıtmaya da büyük özen gösterir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
Victor Hugo'nun 6 ayda tamamladığı kitap, 1831 yılında basıldı.Birkaç kez filme uyarlanan Notre-Dame'nin Kamburu'nun hüzünlü bir hikayesi vardır. Victor Hugo, bu kitabıyla insanların hayatında yoksulluğun ve kaderin etkilerine değiniyor.
XX. yüzyıl Paris'inde Notre-Dame Kilisesi'nin ön avlusundaki kerevete, kimsesiz bebekler bırakılırdı. Başdiyakoz Frollo, böyle bir günde bulduğu sakat bebeği himayesine alır ve ona Quasimodo adını verir. Onu büyütür ve kilisenin zangocu yapar; ancak çanın sesi altın kalpli Quasimodo'nun giderek sağır olmasına yol açar. Ne var ki, Quasimodo'nun koruyucusu kabul edip büyük sevgi ve bağlılık duyarak büyüdüğü başdiyakoz, karanlık iç dünyasına hapsolmuş, dizginleyemediği nefretinin pençesinde kıvranan biridir. Victor Hugo, olayları ince ince ördüğü Notre-Dame'ın Kamburu adlı ünlü eserinde, insan hayatında kaderin yerini sorgulamış, kaleme alındığından bu yana birçok sanat eserine, özellikle de filmlere esin kaynağı olan muhteşem bir roman çıkarmıştır ortaya.
Notre-Dame'ın Kamburu aynı zamanda Paris kentinin romanıdır. Hugo, şehrin o dönemini tüm ayrıntılarıyla, Fransız dilinin tüm zenginliğini kullanarak aktarmış, Paris'in diğer karakterlerden rol çalmasına yol açmıştır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
''O güzelim gözlerin hakkını hangi ressam verebilir ki?''
19. yüzyılın en başarılı İngiliz yazarlarından biri olan Jane Austen, kitaplarında yer verdiği karakterleri çok başarı bir şekilde betimler.
Aşk ve Gurur, taşralı bir beyfendinin kızı olan Elizabeth Bennett ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Jane Austen bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunar, ama ilk izlenimi tersine çevirmekte gecikmez. Soyluluk ve servetten kaynaklanan "gurur" ile Elizabeth'in ailesinin soylu olmayışı karşısında beslediği "ön yargı", Darcy'yi mesafeli davranmak zorunda bırakır. Elizabeth'in davranışında hem saygının uyandırdığı "gurur", hem de Darcy'nin züppeliği karşısındaki "ön yargı" etkili olur. Zeki ve coşkulu Elizabeth, yalnızca Austen'in en çok sevdiği kadın kahramanı değil, aynı zaman bütün İngiliz edebiyatının en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
15. yüzyılda bir tiyatro tarzında yazılan eser; bale, opera ve sinemaya uyarlandı. William Shakespeare tarafından yazılan oyun, klasik bir aşk hikayesi olmasına rağmen, dünyanın en önemli başyapıtlarından olması ise yazarında sayılır.
Birbirine düşman iki aile, Capuletler ve Monteguelerin çocukları olan Romeo ve Juliet ilk görüşte âşık olurlar birbirlerine ama hem Romeo hem de Juliet kimliklerinden bihaberdir. Daha sonra kimi sevdiklerini öğrendiklerinde ise hayat onlar için korkunç bir trajediye dönüşür. Sır olarak kalmalıdır aşkları. Bu nedenle gizlice evlenirler. Ancak Romeo bir düelloda, Juliet'in kuzenini öldürünce şehirden sürgün edilir. Bu arada genç bir soylu olan Kont Paris, Juliet'le evlenmek ister, Juliet'in babası onay verir bu evliliğe, hazırlıklarına başlamasını ister Juliet'ten. Kalbinde Romeo'dan başkasına yer olmayan Juliet ise sevgilisine kavuşmak için çaresizce planlar yapar. Ama ne yazık ki iki sevgiliyi korkunç bir son bekler.
Bilinen en büyük ve en hazin aşk hikâyelerinden biri olarak kabul edilen, William Shakespeare'in bu ölümsüz tiyatro oyunu, dünya edebiyatının gelmiş geçmiş en görkemli ve en korkunç trajedilerinden biridir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
Johann Wolgang Von Goethe, Alman edebiyatçı, politikacı, ressam ve doğabilimciydi. Aynı zamanda çeşitli doğa bilimleri alanlarında araştırmalar yapmış ve yayınlar çıkardı. 1749-1832 yılları arasında yaşayan Franfurt am Main´de doğdu. Goethe'nin annesi, babası varlıklı ve aydın insanlardır. Aydınlanma Çağı'nın düşünceleriyle yetiştirilen Goethe küçük yaşta Fransızca, Latince ve Eski Yunanca öğrendi. 18 yaşına gelince babasının isteğine uyarak hukuk öğrenimi için Leipzig'e girdi. Orada dönemin sanatçıları, edebiyatçıları ve arkeologlarıyla tanıştı. Eski Yunan sanatına hayranlığı bu sırada başladı.1744'te yazdığı ilk romanı Genç Werther´in Acıları gerek anlatımı, gerek duygularının coşkunluğu ve çağdaş gençliğin duygu ve düşüncelerini yansıtmaktaki başarısıyla evrensel bir üne kavuşmuştu.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...