Nazım Hikmet ve Peyami Safa’nın kalem kavgası
Edebiyatımızda kalem kavgaları tarih boyunca sıklıkla yaşandı. Edebiyatçılarımızın kaleme aldığı kimi yazılar vardı ki kılıçtan keskindi. Sözcüklerin sert ve keskin biçimde havada uçuştuğu bir dönemde Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Yakup Kadri gibi isimler bu kalem kavgalarının içerisinde yer alan isimlerdi. Bu kavgaların en çarpıcılarından biri ise Peyami Safa ile Nazım Hikmet'in arasında yaşanandı. İkilinin arasında dostlukla başlayan bir serüven, nasıl oldu da çetin ve sert bir mücadeleye dönüştü? Bu kalem kavgasının ayrıntıları nelerdi? İşte, bir dostluktan düşmanlığa geçişin öyküsü…
Giriş Tarihi: 11.12.2020
16:58
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020
17:21
Sesli dinlemek için tıklayınız.
ORTAK DÜŞMANLIKTAN DOĞAN DOSTLUK
📌Yakup Kadri'nin bahsi geçen yazısında topa tuttuğu bir diğer isim de Peyami Safa'ydı. Yakup Kadri'nin tepeden bakan tavrının aksine Nazım Hikmet genç sanatçıları koruyordu.
📌Nazım Hikmet, bu polemiklerin arasında Peyami Safa'nın yanında yer aldı. "Düşmanımın düşmanı dostumdur" düsturuyla ikili çok geçmeden dost oldular.
Edebiyatçılar birbirlerini nasıl anlattılar?
📌Nazım Hikmet'in hapishanede olduğu dönemlerde Peyami Safa Cumhuriyet gazetesindeki edebiyat sayfasını yönetiyordu. Sayfada Peyami Safa Nazım Hikmet'in "Yanardağ" isimli şiirini yayımlayınca yöneticilerden büyük tepki aldı.
"Kesildi yanardağın şahdamarı! Kara toprak altındaki ağlamaları: fışkırıyor haykıran kan rüzgârı şeklinde! İsyanı dinleyiniz yanardağın ağzından!"
📌Bu olaydan sonra Peyami Safa'nın çalıştığı yer ile arası açıldı ve işten ayrıldı. Nazım Hikmet serbest kaldıktan sonra Peyami Safa'yı buldu. Bu olayın ardından ise ikilinin arasındaki yakınlık ve dostluk ilerledi.
Edebiyat hakkında ilginç bilgi
📌1930 yılında Peyami Safa'nın Nazım Hikmet'e "kara sevda ile" diye ithaf ettiği kitabı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu yayımlandı.
📌Nazım Hikmet, Resimli Ay dergisinde 1930'da "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" romanından övgü ile bahsettiği bir tanıtım yazısı kaleme aldı. Nazım Hikmet Peyami Safa'nın romanını şu şekilde tanımladı:
"Peyami'nin romanı realisttir, fakat eski manada fotoğraf realizmi değil, şeniyetlerin abidesini yapan ve bunu yapmak için bir sıra tahlil ve terkiplerden mürekkep bir kompozisyon vücuda getiren diyalektik bir realizm."
KAVGANIN İLK TOHUMLARI ATILDI
📌İlerleyen dostluğun bir sonucu olarak Peyami Safa da Resimli Ay dergisinde yazmaya başladı. Fakat derginin genel çizgisi belli olduğu için Peyami Safa "Bolşevik" suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Peyami Safa ise bu suçlamaları reddetmek için hemen yazılar kaleme aldı.
📌İkili arasında 6 yıllık süren dostluk 1935 yılında Peyami Safa'nın Nazım Hikmet'e yönelttiği soru ile çatırdamaya başladı. Nazım Hikmet'in maddi sıkıntılar çektiği bir dönemde bu konuda sorduğu soruya çok bozulmuştu ve devamı gelecek kavgaların ilk fitili atılmış oldu.
Bu süre zarfında Peyami Safa ve Nazım Hikmet arasında çeşitli kalem kavgaları yaşansa da en önemlisi 14-20 Temmuz tarihli Hafta dergisinde "Biraz Aydınlık" başlığıyla yayımladığı yazılardı.
Edebi mektup nedir? Edebi mektup örnekleri
"NAZIM SU KATILMAMIŞ BİR BURJUVADIR"
Bu yazılarda Nazım Hikmet'i nasıl tanıdığından, ona dair izlenimlerine kadar pek çok ayrıntı yer alıyordu. "Nazım su katılmamış bir burjuvadır ve en sahte tarafı Komünist tarafıdır" , 'Şöhretinin büyük kısmını polisin takibine borçlu olan Bolşevik fantoması', 'lirik, cıvık hassas bir şair' gibi tanımlamalarda bulundu.
📌Nazım ise bu ağır ithamlara başka gazete ve dergilerde verdiği röportaj ve yazılarla cevap veriyordu. Nazım Hikmet, Peyami Safa'yı "küçük burjuva münevveri" olarak tanımlamış ayrıca mason locasına girebilmek için verdiği uğraşlardan bahsetmişti.
📌Duyduğu bu sözler karşısında daha ağır bir dil kullanan Peyami Safa Nazım Hikmet'i artık "zavallı oğlan" diye tanımlıyordu. Masonluk iddialarını kesinlikle reddeden Safa, Biraz Aydınlık isimli yazı dizisinde "Evvelce müdafaasını yaptığım Nazım Hikmet'in bu kadar mayasız, cevhersiz ve bomboş olduğunu ben bu polemiğe başlarken bilmiyordum." cümlesini kullandı.
📌Nazım Hikmet ise en ağır darbesini vurdu ve "Bir Provokatör Üzerine Hiciv Denemeleri" isimli şiirini kaleme aldı.
"Bir düşün oğlum, bir düşün ey yetimi Safa bir düşün ki, son defa anlayabilesin: Sen bu kavgada bir nokta bile değil, bir küçük, eğri virgül, bir zavallı vesilesin!.. Ben kızabilir miyim sana? Sen de bilirsin ki, benim adetim değildir bir posta tatarına bir emir kuluna sövmek, efendisine kızıp uşağını dövmek!"