Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Edebiyat
  • Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Necip Fazıl Kısakürek Sözleri

Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Necip Fazıl Kısakürek Sözleri

Necip Fazıl Kısakürek'in şiirleri ve sözleri her edebiyatseverin hafızasında yer edinir. Kendine has üslubu ve şiir dili ile her dönem okunmayı başaran Necip Fazıl Kısakürek aynı zamanda Cumhuriyet döneminin yakın tanığı idi. Bireysellikten İslami bir havaya geçen şiirleri ile her zaman çokça okunan ve takip edilen bir şair olan Necip Fazıl; birbirinden etkileyici şiirlerin, düşündürücü sözlerin ve hacimli kitapların müellifi oldu. Necip Fazıl'ın en güzel, manalı ve duygusal şiirleri, sözleri günümüzde de ders kitaplarında bulunur. Sizler için en güzel, manalı, anlamlı Necip Fazıl Kısakürek şiirleri ve sözlerini derledik.

  • 20
  • 24

1000 yıl sonra tarih

Bin sene evvel, iğne ucuyla delindi zar;
Resûlden haber geldi, mezarsız öldü Sezar!

Necip Fazıl Kısakürek

  • 21
  • 24

Surda bir gedik açtık

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!

Necip Fazıl Kısakürek

  • 22
  • 24

Geceye Şiir

Kalbim bir çiçektir gündüzler ölgün;
Gelin gelin, onu açın geceler!
Beni yad edermiş gibi bütün gün
Ötün kulağımda çın çın geceler!

Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz ruhumu tenimden süzün;
Bırakın naaşımı yerde gündüzün,
Gölgemi alın da kaçın geceler!

Necip Fazıl Kısakürek

  • 23
  • 24

Aman!

Aman efendim, aman!

Galiba Âhir Zaman!

Manzarası yurdumun,

Tufan gününden yaman!

Göz görmez aydınlıkta;

Asümanedek duman.

Yer dumanmış ne çıkar,

Duman dolu âsüman.

Türk evi delik deşik;

Yıkı dökük hânüman.

Duraksız itiş kakış;

Süresiz karman-çorman.

Anne çocuk doğurur,

Köpek soyundan azman.

Beyinler zıpzıp kadar,

Mideler koskocaman.

Aziz fikir buğdayı,

Katıra mahsus saman.

Boş lâf, hep dalga dalga;

Uçsuz bucaksız umman.

Hayvanlık orkestrası:

Eşek, birinci keman.

Orman keleş, nebat kel;

Nebat adamlar orman.

Midelerde ihracat,

Günde beş milyon batman.

Milli servet matbaa,

Bilmem kaç milyar harman.

Yangın evinde satranç;

Plân, reform ve uzman.

Tam bir buçuk asırdır,

Maymunlardan eleman.

Bizdeki hale nispet

Maymun taklitten pişman.

Hangi yol Türke uygun,

Hangi parti tercüman?

Çıkamaz meydanlara;

Camide mahpus iman!

Silah küfrün belinde,

Küfrün elinde, ferman.

Cehle sorarsan ilim;

Zehre sorarsan, derman.

Rahmet, meçhul kelime;

Bilinmez isim, Rahmân.

Kutsal kitaptır fuhuş;

Ahlâk, okunmaz roman.

Tarih, kontra gerçeğe;

Hürriyet hakka düşman.

Millete kasdedenin

İsmi milli kahraman.

Yere batsın bu dünya,

Bu dünyadan hayr uman!

Genç adam, at yorganı!

Sana haram, uyuman!

Aman, efendim aman!

Efendim, aman, aman!

Necip Fazıl Kısakürek

  • 24
  • 24

Çile

Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye.

Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

.
.
.
.

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selâm sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.

.
.
.
.

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehirli kıymık gibi, beynimde.

Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir, eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

.
.
.
.

Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mâverâ dede.
Yandı sırça saray, ilâhî yapı,
Binbir âvizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimarî, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni âhenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.

Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...

Necip Fazıl Kısakürek

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN