Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Edebiyat
  • Necip Fazıl şiir yazmaya nasıl başladı? Necip Fazıl Kısakürek'in şiir serüveni...

Necip Fazıl şiir yazmaya nasıl başladı? Necip Fazıl Kısakürek'in şiir serüveni...

Edebiyatımızda şiir denilince akla ilk gelen isimlerden biri Necip Fazıl Kısakürek'tir. Baki'den sonra ikinci "Sultanu'ş Şuara" unvanına sahip Fazıl, fikirleriyle ve düşünceleriyle bizlere derin izler bıraktı. Yunus Emre'den, Fuzuli'den, Yahya Kemal Beyatlı'dan miras aldığı edebiyata boyut atlattı. Onun edebiyat dünyasına adım atmasında annesinin önemli bir rolü vardı. Öyle ki, şairliğinin kaynağını da ona bağlardı. Her şey hastane odasında, annesinin ölüm döşeğindeki dileğini gerçekleştirme arzusuyla başladı.

  • 5
  • 10
Necip Fazıl’ın ilk şiirini yazdığı yer
Necip Fazıl’ın ilk şiirini yazdığı yer

🔹 Annesinin isteğinden sonra Necip Fazıl, Bahriye Mektebi'nde ilk şiirini yazdı. Çok sevdiği dedesini kaybetmesi üzerine kaleme aldığı "Büyükbabamın Ölümü" başlıklı yazısıyla edebiyat öğretmeninin dikkatini çekti. Bahriye Mektebi'ndeki edebiyat hocasıyla yaşadığı anıyı şöyle anlatır:

"O zamanın ütopyasına göre harp kazanıldıktan sonra bize geçecek olan Fransız donanmasının zırhlılarında vazife görmeye ve prenseslerin ellerinden öpmeye namzet zabitler sıfatıyla yetiştirildiğimiz, bu şartlara göre seçilip alındığımız, herkes saman ekmeği yerken nefis sofralara oturtulduğumuz, müzikle yemek yediğimiz, saraylara mahsus muaşeret edepleri içinde yoğrulduğumuz, böyleyken disiplinlerin en yakıcısı içinde kavrulduğumuz, memleketin en namlı hocalarına malik bulunduğumuz ve tatile üç ayda bir çıktığımız Bahriye Mektebi...

Şiire orada başladım. Vesilesi şiir kitabımın başında yazılı... Bizden, hayatımızın en çarpıcı vakasına dair birer vazife isteyen edebiyat muallimine "Büyükbabamın ölümü" isimli bir nesir verdim, onun taşkın takdirlerini kazandım ve sonra şiire başladım. Derken edebiyat muallimimizin eline bir de şiir sıkıştırınca onun şu hitabına çarptım: " Yo! Artık çizmeyi aşıyorsun! Bu yaştaki çocuk şairliğe kalkamaz! Bekle, sabret!

Zavallı hocam; altı yedi sene sonra bana bir lokantada rastlayacak ve ismi yeni çıkmaya başlayan şair talebesinden, yıllardır yazı yazdığı halde bir türlü tanınamamış mahzun edebiyat hocası sıfatıyla özür dileyecektir."

Necip Fazıl'ın şahsi eşyalarının sergilendiği "Hatıra Odası"

  • 6
  • 10
İlk şiirlerini yayınlama macerası
İlk şiirlerini yayınlama macerası

🔹 Öğrencilik yıllarında yazdığı şiirlerle ünlenmiş, mektepte şair olarak anılmaya başlamıştı. Usta edebiyatçı, 1921'de Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz, Ahmed Kudsi gibi edebiyatçılarla tanıştığı Darülfünun Edebiyat Medresesi Felsefe Bölümü'ne girdi. Şiirlerini ilk defa, Ziya Gökalp'in kurduğu, Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı Yeni Mecmua dergisinde yayımladı.

🔹 Necip Fazıl, Darülfünun'da olduğu yıllarda gündüzleri felsefe ve edebiyat okur, akşamları ise Ok Meydanı'nda gezintiye çıkardı. Ok Meydanı'nda karşılaştığı manzara Fazıl için ilham kaynağı oluyordu. İlk şiirlerinden biri, posta yoluyla gönderdiği gazetenin edebi ilavesinde çıktı. İsmini gazetenin sayfasında gördüğünde yaşadığı heyecanı şöyle anlattı:

"İsmimi matbaa harfleriyle şiirimin altında görünce, sandım ki dünya- âlem o ânda gazeteye eğilmiş beni okumakta... Elimde gazete, çarşıdan eve doğru yürürken, nargilesini çeken kasap, esneyen bakkal, sırıtan manav ve şunun bunun, yanıma koşup: "Tebrik ederiz Necip Fazıl Bey! İşte şöhrete kavuştunuz!" dememelerinden âdeta hayretteydim."

Necip Fazıl'dan yüzleri gülümsetecek nükteler

  • 7
  • 10
Yakup Kadri ile nasıl tanıştı?
Yakup Kadri ile nasıl tanıştı?

🔹 Necip Fazıl, ilk gençlik yıllarında Yakup Kadri'yi kendisine yakın görür, eserlerini günlerce okurdu. Bir gün, yazarla tanışıp ona kendi şiirlerini vermeye gitti. Onun İkdam gazetesine gitmesi, Ahmet Haşim, Yahya Kemâl, Halide Edip gibi isimlerle beraber anılmasını sağladı.

🔹 Yakup Kadri'ye verdiği şiir, edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Her ne kadar Necip Fazıl, yazdığı ilk şiirlerini beğenmeyip acemice bulsa da Ahmet Haşim "Çocuk! Bu sesi nerede buldun sen?" demekten kendini alamadı.

  • 8
  • 10
Yeni Mecmua'da yayınlanan ilk şiiri
Yeni Mecmua’da yayınlanan ilk şiiri

🔹 Necip Fazıl, Yakup Kadri ile tanışmasını ve Yeni Mecmua'da yayınlanan ilk şiirini anılarında şöyle anlatır:

"Bir gün "İkdam" gazetesine gidip Yakup Kadri'yi gördüm. Henüz Anadolu'ya geçmemiş ve Ankara'ya taşınmamıştır. "İkdam" gazetesinde "Tahlil ve Terkip" başlığı altında yazılar kaleme almaktadır.

Yakup Kadri, üslûbu ve "Edebiyat-ı Cedide" budalalarına nispetle zengin dünyasıyla, Bahriye Mektebi'nden beri ruhumu çekenlerden... Hususiyle onun "Erenlerin Bağından" isimli nesirlerine günlerce abandığım olmuştu. Bir gün de onun için edebiyat muallimimiz, tasavvufçu İbrahim Aşkî Bey: "Erenlerin bağına girmiş ama üzümünü yiyememiş..." demişti, kaydetmiştim.

Bugün, üzümünü yiyememek şöyle dursun, erenlerin bağına girmiş olmasını da kabul edemeyeceğim, bu kabuk üstü derin adam, o zamanlar bana, kalem ve fikir haysiyetinin ve iç murakabeye sahip muharririn ta kendisi gibi görünmüştü. Sahte büyüleri çözülüp, çehrelerinin olanca sığlık ve kabalığıyla meydana çıkan ve bütün sihrini kendinden değil, bizim ruh püskürtümüzden aldığı belli olan kadın misaline denk, Yakup Kadri, benim gözümde, boyaları dökülmüş bir ahşap maddedir..."

Evet, Yakup Kadri'yi görmek için, "İkdam" gazetesine gittim. Odasının kapısını vurdum. Gür ve tok bir ses "giriniz" dedi. Girdim ve elimdeki defteri masasına bırakarak: "Ben, dedim; Felsefe talebesiyim. Şiir yazıyorum. Takdir ettiğim ender kalemlerden biri olduğunuz için şiirlerimi size getirdim. Beğenecek olursanız neşirlerine lütfen delâlet edersiniz.

Ve tek kelime beklemeden ve eklemeden çıkıp gittim. Kalem kaşları, açık alnı, vakarlı çizgiler taşıyan yüzüyle Yakup Kadri, üzerimde iyi bir tesir bırakmıştı. Onda, Bahriye Mektebi'nden hocam ve sonraları, ahbabım Yahya Kemâl'in, ya dalgın ve unutkan yahut yılışık ve laubali yüzünden eser yoktu. Vilâyet Mescidi'nin solunda, (Arşiv) dairesinin bitişiğindeki ahşap binada (hâlâ duruyor) karargâh kurmuş olan "Yeni Mecmua" onun fikrî idaresindeydi.

Bir iki hafta geçti, geçmedi; kafamda bir bomba! 17 yaşındaki çocuğun şiirleri en genci 35 - 40 yaşındaki üstadların yazıları arasında yayınlanmaya başlamaz mı? Mecmuaya bakan, Fevzi Lûtfi (Karaosmanoğlu)... Mecmuanın etrafında Yakup Kadri, Ahmet Hâşim, Yahya Kemâl, Halide Edip, Refik Halit, Ahmet Refik, Köprülüzâde Fuat ve benzerleri...

"Yeni Mecmua"nın bu Ziya Gökalp'ten sonraki devresinde, fikir yazılarını, daha ziyade Darülfünun hocaları yazıyor ve ilk hamlede oraya kabul edilmek bir muvaffakiyet sanılıyor. Güya tasavvufî bir hava tütüyor ilk şiirlerimden. Çilesini çekmeye henüz (12-13) yıl uzak olduğum dâvanın, bütün inceliklere uzak, (fantazi) plânında bir heveskârıyım.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN