Necip Fazıl tasavvufla nasıl tanıştı?
İnsanların hayatında dönüm noktaları olur. Yaşadığı olay, tanıştığı kişi yıllarca oluşturduğu benliğini ve tabularını tümüyle değiştirebilir. Şiir, piyes, tiyatro, fıkra, hikaye, politika ve dini konularda kaleme aldığı çok sayıda eserleriyle Üstad Necip Fazıl da böyle bir dönüşüm hikayesinin kahramanıdır. "Benim kurtarıcım, müjdecim" dediği Abdülhakim Arvasi ile olan tanışmasını ve hayatının seyrinin nasıl değiştiğini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 26.07.2019
17:54
Güncelleme Tarihi: 26.07.2019
18:21
Çile şiirinden bazı mısralar, Necip Fazıl'ın Abdülhakîm Efendi ile karşılaşmasını öncesi ve sonrasıyla anlatacaktı:
Gâiplerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde...
*
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı! Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent, Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
…..
Gece bir hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin. Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.
…..
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!
…..
Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm büyük sanatkârlıkta.
…..
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, sonsuza varmak... (1939)
Altın Silsile'nin son halkasını oluşturan Abdülhakîm Efendi Hazretleri adına Necip Fazıl "O'na" şiirinde şu dizeleri yazar:
Benim efendim, Ben sana bendim! Bir üfledin de, Yıkıldı bend'im.
…..
Benim efendim! Emri yüklendim! Dağlandım kalbden Ve mühürlendim (1978)
Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış; Mârifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış...
Necip Fazıl için bu tanışma ile artık ölçüler ve istikamet artık belliydi. Gazeteci, şair, yazar, hatip ve fikir adamı olarak muhtelif yönleriyle tanınan Necip Fazıl'ın Abdülhakim Arvâsî ile irtibat kurması, tasavvufa gönül bağının olması onun bambaşka bir yönünün ortaya çıkmasına vesile olmuştu. O, mürşidinin mânevî tesiri altında dinî ve tasavvufî sahada çok sayıda eser kaleme alacaktı. Meselâ, İmân ve İslâm Atlası, Mümin Kâfir, Hz. Ali, Çöle İnen Nur, Peygamber Halkası, Son Devrin Din Mazlumları, Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu, Tanrı Kulundan Dinlediklerim, Esselâm, Velîler Ordusundan 333, O ve Ben, Hacdan Çizgiler gibi eserleri bunlardan bazılarıydı. Ayrıca o, Abdülhakim Arvâsî'nin Râbıta-i Şerîfe, Tasavvuf Bahçeleri ile Şeyh Safiyüddin'in Reşâhat adlı eserini sadeleştirmişti. Bununla birlikte diğer eserlerinin pek çoğunda dinî ve tasavvufî çerçeveyi görmek mümkündü.
Necip Fazıl, Abdülhakim Arvâsî ile tanışmasını, onun kendisi üzerindeki tesirlerini O ve Ben, Son Devrin Din Mazlumları, Babıâli ve Çile adlı eserlerinde kendine has üslubuyla dile getirmişti. Özellikle O ve Ben adlı bibliyografik eserinde hayatını Abdülhakim Arvâsî ile olan irtibatına göre tasnif ederek şu üç bölüme ayırmıştır: "Tanıyıncaya Kadar (1904-1934)" , "Tanıdıktan Sonra (1934-1943)" , "O Günden Beri (1943'ten sonra)" . Üstad, Abdülhakim Arvâsî'den dinlediklerini ise kendi görüşlerini de yansıtarak Tanrı Kulundan Dinlediklerim adlı eserinde anlatmıştı. Ayrıca Bir Adam Yaratmak isimli tiyatro oyununda, Aynadaki Yalan adlı romanında bu tesirin teşekkülünü görmek mümkündür.