Necip Fazıl’ın tiyatro çizgisi ve bir ağlama güzellemesi olarak “Reis Bey”
Reis Bey kitabının girişinde "Ön tarafı açılır kapanır bir mikap (küp) içinde hayatı yakalamak… Kapana kıstırır gibi… Tiyatro budur." şeklinde bir tanımda bulunan Necip Fazıl'ın sanat anlayışında tiyatronun ayrı bir önemi vardı. Ona göre tiyatro, güzel sanatların içinde bir zirveydi. Şiirlerinden sonra en çok ürün verdiği alan tiyatroydu. Fazıl, geniş kitlelere ideal fert ve cemiyet ile ilgili düşüncelerini aktarabilmek adına tiyatroyu daha elverişli bir alan olarak gördü. Bu düşüncesine örnek verilebilecek eseri ise katı ve som adalet anlayışından merhamete geçişin öyküsünü anlatan "Reis Bey"di.
Giriş Tarihi: 04.12.2019
17:47
Güncelleme Tarihi: 04.12.2019
18:15
Şairin ilk tiyatro eseri Tohum , Muhsin Ertuğrul'un beğenisine rağmen seyirci tarafından yeterince ilgiyle karşılanmaz. Tohum, Necip Fazıl'ın hayatındaki dönüm noktası sayılabilecek bir nokta olan Abdülhakim Arvâsi ile tanışmasından bir sene sonra yayımlanır. Bu tanışıklığın izleri sanatına da yansır ve şair artık sanatını dini-mistik bir çerçevede inşa etmeye başlar. Bu sebeple Tohum piyesi yazarın fikirsel anlamdaki ilk dönüşümün izlerini taşıması açısından önemlidir.
Necip Fazıl dini-mistik çizgide sanatını inşa etmeye başladıktan sonra tiyatrolarını sahneletmek noktasında sıkıntı yaşar. Bu sebeple 1948 ile 1960 yılları arasında tiyatro eseri ortaya koymaz.
Bir ağlama güzellemesi: Reis Bey
Reis Bey , Bir Adam Yaratmak isimli eserinden sonra Necip Fazıl'ın ikinci şaheser piyesi olarak kabul edilir. Şair bu piyesi 1960 İhtilali sebebiyle girdiği hapishanede kaleme alır. Necip Fazıl bu eserinde merhamet ve adalet kavramları hakkındaki düşüncelerini aktarır. Eser aynı zamanda, adaletten merhamete geçişin bir öyküsüdür.
Reis Bey, 3 perdeden oluşur . Olaylar 60 yaşlarında, ağır ceza hâkimi Reis Bey etrafında cereyan eder. Reis Bey, otel odalarında yalnız yaşayan, merhamet yoksunu ve kendince kurduğu adalet anlayışına sıkı sıkı bağlı bir adamdır.
Ağır ceza hâkiminin karşısına günün birinde annesini öldürmekle suçlanan bir genç çıkar, Reis Bey bu gencin idam edilmesi gerektiğini düşünür zira toplumsal düzen yalnızca böylesi sert yasalar ve idamlarla sağlanır. Merhamet "ağızların iğrenç sakızı" ve zihinleri uyuşturan bir narkozdur Reis Bey için…
Necip Fazıl'ın "senaryo roman"ları
Kendisine idam kararını veren Reis Bey'e gencin son sözleri şunlar olmuştur:
"Etmeyin Reis Bey! Siz ağlayamazsınız! Ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz... Siz merhametten, acıma duygusundan, yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerine göre haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için en büyük hakkı kaybediyorsunuz. Rahmet kaldırılmış sizin kalbinizden. Buz çölünde yol alıyorsunuz! Reis bey! Mühürlü kalbinizin açılmasını dilerim, Allah sizi de arındırsın…"
Alıntıladığımız ağlamak ile ilgili olan satırlar, piyesin en dikkat çekici, bilinen ve sevilen satırları arasında yer alır. Schopenhauer'a göre, "Ağlama eyleminin temelinde sevgi, merhamet ve hayal vardır." Aynı zamanda Schopenhauer, ağlayabilen kişiyi merhametli, yumuşak kalpli bir insan olarak görür zira ona göre ağlayabilmenin temelinde sevebilmek ve merhamet duygularıdır ön planda olan. Genç, bu sebeple merhamet duygusundan mahrum olan Reis Bey'in ağlayamayacağını söyler.
"Merhamet, harikulâde bir şey; içinde hayat kaynayan kazan..."
Reis Bey bir süre sonra idam hükmünü verdiği gencin suçsuz olduğunu öğrenir, sıkı sıkıya bağlı olup taviz vermediği sert yasaların onu getirdiği durum; haksız yere bir genci idama sürüklemektir. Ve vicdan azabıyla görevinden istifa eder.
Artık kendi iç muhasebesiyle baş başa kalan Reis Bey, kendince kurduğu adalet anlayışını sorgulamaya ve hayat görüşünü tümüyle değiştirmeye koyulur. Zira modern hayatın ve sistemin dayattığı salt akılcılık Reis Bey'i koyu bir merhametsizliğin kıyılarına sürüklemekten başka bir işe yaramamıştır.
"Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz; ruhundan uzağız! Halbuki ne güzel isim koymuşlar ona: Rahmet."
Piyesin sonunda Reis Bey, "Merhamet, merhamet; hava gibi su gibi muhtaç olduğumuz iksir…" cümlesini kurar. Önceleri "Buz çölünde yol alan" Reis Bey, yaşadığı bu değişimden sonra merhamet iklimlerinde gezinmenin hem birey hem de cemiyet için en faydalı eylem olduğunu düşünmeye başlar. Zira hem toplumu hem de bireyi baş yukarı edecek bu merhametin ta kendisidir. Reis Bey son kertede; vicdan, merhamet ve gözyaşı temaları üzerine kurulu bir eser olarak karşımıza çıkar.
Bir dava adamı Necip Fazıl'dan 10 görüş 10 şiir
Reis Bey, Devlet ve Şehir Tiyatrolarında sahneye taşınmıştır. Necip Fazıl'ın tiyatro oyunları 1960'lı yıllarda ideolojik sebeplerden ötürü sahneye taşınmadığı gibi bugünlerde de yine aynı ideolojik sebeplerden ötürü Şehir Tiyatroları repertuarından çıkarıldı. Oyun her ne kadar Şehir Tiyatroları repertuarından çıkarılmış olsa da 2019-2020 yılları arasında Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde seyirciyle buluşmaya devam ediyor.
"Hepimiz birbirimizi affetmeliyiz. Dağları kaydıran bir zelzele olurken, birbirine sarılmış çocukların hâline dönmeli değil miyiz? Nedir bu zelzele arasında birbirimizin saçını yolduğumuz, ciğerini söktüğümüz?"