Nedim’in şiirlerinde renklerin izi
18. yüzyılın en önemli Divan şairlerinden olan Nedim, renkli dünyası, güçlü üslubu ile adından sıkça söz ettirdi. Hatta söyleyiş becerisi ve terkip zenginliği o kadar gelişmişti ki insanlar onu "Lale Devri'nin bülbülü" olarak tanımışlardı. Şarkı türünün gelişmesine önemli katkılar sağlayan şair, kullandığı gündelik dil ve temiz İstanbul Türkçesi ile mahallileşme akımının öncülerinden oldu. Renkli üslubunu benzetme ve mecazlarla şiirinde konuşturan Nedim'in mısralarıyla renkli bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?
Giriş Tarihi: 03.10.2022
09:12
Güncelleme Tarihi: 30.10.2022
08:58
◾ Kaleminin kudretini pek çok şiir biçiminde kanıtlamış olan Nedîm, şairliğinin ve hayal gücünün bu özelliğini, renkli benzetmeler yaparak yazdığı "gelir" redifli kasidesinin fahriyesinde de dile getirmiştir:
"Her sözüm gülşen-i ma'nâya gönül bezminden Gül gibi renkli nergis gibi mestâne gelir
Kad-i güftârıma evvel biçilüp câme-i reng Sonra fersûdesi bâzâr-ı bahârâna gelir"
(Her sözüm, gönül meclisinden mananın gül bahçesine, gül gibi renkli, nergis gibi kendinden geçmiş vaziyette gelir. Renk elbisesi önce sözümün boyuna göre biçilir, sonra eski olanı baharlar pazarına gelir.)
🔹
◾ Bu beyitlerde şiirlerindeki yenilik ve renkliliği ön plana çıkaran Nedim'in eski bahar pazarına getirdiği yeni, taze ve rengârenk elbise yeni bahara işaret eder . Yani Nedîm şiire getirdiği yeniliği, kalıpların dışına çıkışını yeni dikilmiş rengârenk elbiseye benzeterek dile getirir.
Fahriye nedir? Kasidelerde şairlerin kendilerinden bahsedip, övdükleri bölümdür.
◾ Nedim ayrıca aynı kasidenin Sadabad tasviri yapılan bölümünde sesi, renk kelimesi üzerinden ifade etmiştir.
"Turfa reng-â-reng âheng eylemiş sahrâyı pür Kûh ses verdikçe şeydâ bülbülün efgânına"
(Dağlar, çılgın bülbülün feryatlarına ses (karşılık) verdikçe, ovayı görülmemiş, çeşit çeşit nağmeler kaplar.)
🔹
Türkiye'de basılan ilk sözlük: Vankulu Lügatı
"Nedîmâ bu kumâş-ı heft-reng-i âlem-ârâsın Tırâz-ı mesned-i vâlâ-yı heft-ecrâm içün saklar"
Kendi şiirini yedi renkli kumaşa benzeten şairin bu beyitte yedi renkli kumaşı, yedi yıldızın (feleğin) yüce makamlarını süslemek için sakladığı söylenir.
🔹
◾ Nedim'in yedi temel renge ya da gökkuşağının yedi rengine gönderme yaptığı bu satırlar güneş sistemindeki yedi gezegenin yedi renk ile bağlantısına da atıf yapar. Ayrıca insanların duygu, düşünce ve karakter yapılarına göre farklı ve rengârenk olduklarına da gönderme vardır.
◾ Bu beyitlerde renklerin çeşitli duygu ve düşünceleri simgelediği, farklı karakter yapılarını sembolize ettiği dile getirilir. Yedi temel rengin temsil ettiği sevinç, hüzün, mutluluk, karamsarlık gibi farklı duyguların Nedim'in şiirlerinde yer alması, şiirlerinin yedi renkli kumaşa benzetilmesindeki temel faktördür.
◾ Nedîm'in şiirlerinde giyim kuşam ve süslenmeyle ilgili ögelerin dil ve üslup bakımından katkılarının yanısıra dönemin kullanımından farkını da ayrıca değerlendirmek gerekir. Şair, söz konusu ögeleri şiirlerinde daha çok teşbih amacıyla kullanmakla beraber soyut kavramları somutlaştırmak için de kullanmıştır.
Sahib-i Tarih: Muhyi-yi Gülşeni
"Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana (Nezâket, haddeden geçmiş sana boy bos olmuş.)
🔹
◾ Soyut bir kavram ve davranış biçimi olan incelik manasındaki nezâket, daha da incelip haddeden geçmiş sevgiliye boy ve pos olmuştur. Peki nedir bu hadde? Hadde, erimiş hâldeki sıcak madenlerden tel çekmeye yarayan ve üzerinde farklı boyutlarda delikler bulunan alettir.Bu benzetmedeki hadde kelimesi, erimiş ve sıcak maden üzerinden kırmızı rengini çağrıştırır.
Eski Türkçeden Anadolu ağızlarına geçen kelimeler
"Bûy-ı gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana"
(Gülün kokusu damıtılmış, nazın ucu işlenmiş; sana biri ter, biri de mendil olmuş.)
🔹
◾ Bilindiği gibi kumaş parçalarının etrafı işlenerek mendil yapılır. Burada nâz istiare yoluyla beyaz kumaş gibi algılanmıştır. Halk arasında ucu işlemeli mendil olarak bilinen dest-mâl, beyitte ucu işlemeli naz olarak düşünülmüştür. Devrinin sosyal hayatından izler taşıyan bu benzetme, Nedîm'deki mahalileşmenin boyutlarını göstermesi açısından mühimdir.
◾ Bu beyitte şair, soyut ve somut varlıklar arasında renkler vasıtasıyla bağ kurmuştur. Gül kavramı ile genel itibariyle kırmızı renge atıf yapmış olsa da beyaz rengi çağrıştıran dest-mâl sözcüğüyle beyaz rengi düşündürmek istemiş olabilir… Buradan yola çıkılarak beyite hâkim olan renklerin kırmızı ve beyaz olduğu söylenebilir.