Arama

Neyzen Tevfik'in tımarhaneden Mehmet Akif'e uzanan yolculuğu

Neyzen Tevfik, Safahat şairi Mehmet Akif'le tanışmasından sonra edebiyat dünyasında yerini aldı. Neyzen Tevfik, Mehmet Akif'e ney çalmasını öğretirken Mehmet Akif de ona yabancı dil öğretiyordu. Ancak tasavvuftan saptığında artık yanında Mehmet Akif olmayacaktı. Mısır'a üç defa giden Neyzen Tevfik, üçüncü gidişinde Hilvan'a da uğrayıp hocası Mehmet Akif'in evinde bir müddet misafir olarak kalmış, görüşlerini de 1950 yılında Vatan gazetesinde anlatmıştı.

  • 15
  • 26

Neyzen'in hatıralarında dikkati çeken diğer bir husus Akif'in büyük oğlu Emin ile ilgili tespitleridir. Emin'in hazin macerası herkesçe malum. Akif'in Mısır'dan dostlarına gönderdiği mektuplar oğlundan gidişatından pek memnun olmadığını, dahası istikbaline ait ciddi endişeler taşıdığını gösteriyor. Neyzen'in hatıralarında geçen Emin'le ilgili söyledikleri, Akif'in endişelerini haklı çıkaracak cinstendir.

  • 16
  • 26

Hilvan'da Akif'in evine yerleşen Neyzen, içki şişesini geceleyin yarılamış olarak kapı arkasına bırakır. Devamını Neyzen şöyle anlatıyor: "Gece yatarken şişeyi yarı boşalmış olarak kapının arkasına bırakmıştım. Sabahleyin baktım ki bomboş. Sonradan anlaşıldı ki Emin bitirivermiş!"

  • 17
  • 26

Zaman zaman Emin ve diğer kafadarla meyhaneleri ziyaretten geri durmadıklarını, Mısır'ın içinde kınakına bulunan ve bir nevi şaraba benzeyen fernet şişelerini nasıl devirdiklerini anlatan Neyzen Tevfik'in söylediklerine bakılırsa, ara sıra oğlu Emin'e çıkışarak "Sen adam olmayacaksın!" diyen Akif'e Emin şöyle cevap vermektedir: "Daha nasıl adam olayım? Geziyorum, bisiklete biniyorum, güreş yapıyorum."

  • 18
  • 26

Neyzen, Mısır'da Şâri-i Haydar'daki Akif'le geçirdiği günleri; "Akif'in evinde erkenden kalkarız. O bir taraftan akşamdan kalan bulaşıkları yıkar, evi düzenler, namaz kılar ve Kur'ân okurken ben de kendime düşen hizmetleri yapar ve çayı demlerdim." şeklinde özetliyor. Bazı kaynaklarda Neyzen, Akif'le geçirdiği günlerine dair farklı ayrıntılar da vermiştir.

  • 19
  • 26

"Akif sabahları güneş doğmadan kalkar, Kur'ân tercümesine başlardı. Sabah namazını kılar, çayı hazırlar, beni uyandırırdı. Ona hasretini çektiğini söylediği makamlardan taksim yapardım. Gözlerinden damla damla akıttığı yaşı benden saklamak ister ve sonra bana tercüme ettiği Kur'ân'dan parçalar okurdu. O zaman da ben coşar, elime neyimi alır ve duygularımı neye bırakırdım…"

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN