Nurullah Genç'in en sevilen 15 şiiri
Nurullah Genç, zengin imgelere yer verdiği renkli dizeleriyle insanların ufkunu açıyor. 1990 yılında Türkiye Diyanet Vakfı N'at-ı Şerif Büyük Ödülü'ne layık görülen şair, modern zamanın dervişi olarak adlandırılıyor. Şiir hayatı bir tren garında başlayan Nurullah Genç'in bu yolculuğu halen devam ediyor. Sizler için Nurullah Genç'in en sevilen 15 şiirini derledik.
Giriş Tarihi: 20.06.2020
09:14
Güncelleme Tarihi: 02.08.2021
16:42
sen benimle gökyüzünde koşmayı sen benimle ölürken buluşmayı paylaşabilir misin
güneşi koklayınca çatlayan bir tohumu ırmağın yüreğinde çiçeklenen yangını her akşam yalnızlığı uyandıran toprağı her sabah bir gölgeyi sevindiren yaprağı paylaşabilir misin
sen benimle gökleri paylaşabilir misin hani salkım saçaktır bulutlarda sevgiler hani bir turna gibi üryan olunca yürek bahçesinde umuda kanatlanır serviler sen benimle yağmurun nefesini sen benimle tomurcuğun sesini bir hülyânın dalgın avuçlarında gölgesini arayan bir kuşun kafesini paylaşabilir misin
...
Bir zamanlar mevsim bizde, bahardı İçinde sonsuzluk çeşmesi vardı Önce dua döndü gittiği yerden Sonra unutuldu tanyerinde köz Her kıvılcım bir yangında şimdi Dönüyoruz şimdi o son seferden insanlar geldi duyulmamış ülkelerden sonbaharın sabahında durdular Sevgiye tutunup, sonra ansızın Bir rüyanın esrarını sordular Bir kadın gülmeyi unuttuğunda Saçlarından süzülürmüş acılar
…
kaç kere çağırdım seni öteden turnalar uçurdum gittiğin yere bin parça eyledin kalbimi neden ruhum bir başına düştü göklere bana tebessümle bakıyor kabir şimdi gülsen de bir, gülmesen de bir
derdimin yangını sardı gölgeni bir mahkûm kanıyla aktı izlerin deniz ölesiye severken seni neden gemileri yaktı gözlerin yıkıldı yolunu bekleyen şehir şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir
Nurullah Genç'ten alıntılar
Selâm Fetih burcunda dirilen yiğitlere Ölüm yine vîrândır ve ândır şimdi ölüm Selâm, kıyam vaktinde vurulan yiğitlere Şehâdet ufkunda kan revândır şimdi ölüm
Selâm, eğilmeyip de kırılan yiğitlere Zâlimlere "Dur" diyen isyanımız bir bizim "Ya Allah" nidâsıyla devirdik tiranları Devlere mezar olan destânımız bir bizim Bir ihtilâl gecesi meydanlara yürüdük
Gökyüzü alev alev yağınca üstümüzden Tekbirlerle çoğalıp sonsuz yâre yürüdük Yürüdük salâ vakti karadan ve denizden Karanlığa kalbine âşikâre yürüdük
Bin bir çiçekten gelen dermânımız bir bizim Bir hilâl bestesidir ruhumuza dokunan Meş'alemiz, o kutlu fermânımız bir bizim
…
Nurullah Genç, 09 Eylül 1960 yılında Erzurum'un Horasan ilçesinde doğdu. İlkokulu, köyünde okul olmadığı için, akrabalarının yanında iki ayrı köyde iki yıl üç ay okuyarak bitirdi. Ortaokul birinci sınıf için Kars'a gitti; teyzesinin yanında Merkez Ortaokuluna devam etti. Amcası köyden Horasan'a evini taşıyınca, ortaokul 2 ve 3. sınıfları onun yanında okudu ve Horasan Ortaokulu'ndan diploma aldı. Ortaokul 2. sınıftan itibaren çalışmaya başladı. Boyacılık, garsonluk, bulaşıkçılık yaptı.
1983'te Erzurum Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisansını tamamladı, asistan, doktor, doçent profesör oldu. Yazın dünyasına şiirle giriş yaptı. Yaşar Garip Koyuncu takma adını da kullanan Genç'in şiirleri, öyküleri ve yazıları Aylık Dergi, Güldeste, Mesaj, Meşale, Gurbet, Sur, Genç Kuşak, Varide, Dolunay dergileri ile Yeni Devir ve Milli Gazete'de yer aldı.