Arama

Nurullah Genç'in en sevilen 15 şiiri

Nurullah Genç, zengin imgelere yer verdiği renkli dizeleriyle insanların ufkunu açıyor. 1990 yılında Türkiye Diyanet Vakfı N'at-ı Şerif Büyük Ödülü'ne layık görülen şair, modern zamanın dervişi olarak adlandırılıyor. Şiir hayatı bir tren garında başlayan Nurullah Genç'in bu yolculuğu halen devam ediyor. Sizler için Nurullah Genç'in en sevilen 15 şiirini derledik.

  • 4
  • 16
İÇİM İÇİME SIĞMIYOR
İÇİM İÇİME SIĞMIYOR

Sen geldin; vefakâr duygular geldi
Yakamozlar oynaşıyor sularda
Benim de sırlara ermek çağımdır
Buzlar vadisinde bir gelin, sevda
Sevda benim özgül ağırlığımdır

Sen geldin; güvertelere
Umut yükleyip boşaltan gemilerin
Hindistan cevizi kırdığı kırdığı limanlarda
Ermiş kaptanlara muhabbet duyan
Meczup tayfalar geldi
İçim içime sığmıyor
Çünkü hem sen geldin; hem bahar geldi

  • 5
  • 16
SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR
SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR

Daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum.

Pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asudeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum

35 soruda Nurullah Genç'in dünyası

  • 6
  • 16
BENİM ŞİİRİM
BENİM ŞİİRİM

Bakmayın çevremi kuşatanlara
Hüznün, yalnızlığın şairiyim ben
Issız ovaların nehriyim ben
İçimde işliyor derin bir yara
Aşkın öldürmeyen zehriyim ben
Bakmayın çevremi kuşatanlara
Hüznün, yalnızlığın şairiyim ben

Kapattım kalbimin son kapısını
Dokunun; boşlukta bir taş gibiyim
Hafızası ölü nakkaş gibiyim
Çekiyorum mutsuzluğun yasını
Ayaklara mahkum bir baş gibiyim
Kapattım kalbimin son kapısını
Dokunun; boşlukta bir taş gibiyim

Ölümü yaşadım ölmeden önce
Bana sonsuzluğu beklemek düştü
Mazide benim de yüzüm gülmüştü
Uyandım, mutsuzluk geri dönünce
Ölümü yaşadım ölmeden önce
Bana sonsuzluğu beklemek düştü

  • 7
  • 16
BENİ ANLAMAYIŞINA
BENİ ANLAMAYIŞINA

Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın

Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar
Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar
Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu
Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu
Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi
Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi
Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde
Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde
Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

Edebiyat tarihimizdeki ilkler

  • 8
  • 16
SÖYLENMEMESİ GEREKENİN ŞİİRİ
SÖYLENMEMESİ GEREKENİN ŞİİRİ

kırılsa da baharı bekleyen pencereler
akrebin gözlerinden geçse de dehlizlerim
simsiyah bulutların arasından ansızın
çatlayan yüreğime koydu susuzluğunu

gündüzümde ışığı, gecemde hilâli var
evimin tenhâsında büyüyen melâli var
gemilerde aradım yüzünün görkemini
martılarla yoruldum, tayfalarla vuruldum
hüznü avutuyorum bir liman köşesinde
nefesini gizlemiş dalgaların sesinde

fırtınalar diner mi ulaşmadan sahile
hayalin bozkırında kurtkapanıydı ömrüm
nasıl da bir başıma kopardım dikenleri
nasıl da acımasız köprülerde yürüdüm
uzaktan gülümseyip deniz fenerlerine
sonunda mahkûm olup kapandım ellerine

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN