Oğuz Atay’ın yalnızlık çığlığı: "Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız"
Türk edebiyatına "Tutunamayanlar"ın yanı sıra çok sayıda önemli eser kazandıran Oğuz Atay, çağını aşan yazarlardandı. Kaleme aldığı roman ve öyküleriyle unutulmaz bir iz bırakan Atay'ın hayatı, düşünceleri ve eserlerine dair ayrıntılar, okur ve edebiyat camiası tarafından her daim merak ve ilgiyle karşılandı. Vefatından yıllar sonra okurlar Atay'ın günlüklerinde "Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız." cümleleriyle karşılaştı. Yaşamının son yıllarını yalnızlık içerisinde geçiren bir yazarın şahsi sıkıntıları ve toplumsal hayata dair görüşleri, günlüklerinde hayat buldu. Ve ünlü yazar, biz okurlara vefatının ardından bu günlükler aracılığıyla her yönüyle kendisini anlattığı bir Oğuz Atay portresi bıraktı...
Giriş Tarihi: 25.06.2021
16:17
Güncelleme Tarihi: 30.06.2021
10:06
Sesli dinlemek için tıklayınız.
OĞUZ ATAY'IN EN BÜYÜK KORKUSU: ÇALIŞMAKTAN UZAKLAŞMAK
💠Ünlü edebiyatçıları bu denli başarılı kılan özelliklerinden biri hiç kuşkusuz çalışmaya olan düşkünlükleridir. Tanpınar'ın günlüklerinde şikayet ettiği gibi Atay da gündelik meselelerin can sıkıcı yönlerinden bir nebze olsun sıyrılmak için kendisini daima çalışmaya verir.
"Yalnız çalışabildiğim zamanlar ayakta durabiliyorum. Onun için güçlü olmak zorundayım. Bunu da becermek çok zor. Gerçekler henüz ağır geliyor."
💠Usta yazara göre çalışmak aynı zamanda güçlü olmanın da bir ifadesidir. Gerçekliğin ağır pençesinden kurtulmanın yegane yolu…
(x) 🔎Bunları biliyor musunuz?: Oğuz Atay'ın yazdığı tek tiyatro oyunu "Oyunlarla Yaşayanlar" Devlet ve Şehir tiyatrolarında sahnelendi. Atay'ın romanları gibi yazdığı bu oyun, tiyatro tarihimiz için yeni bir nefes olarak karşılanır.
(x) Oğuz Atay'ın Günlük eserini incelemek ve satın almak için tıklayınız
ATAY’IN OKUR TARAFINDAN ANLAŞILAMAMAKTAN DUYDUĞU ÜZÜNTÜ
💠Atay'ın günlüklerinde yer verdiği meselelerden bir diğeri de insanlar tarafından anlaşılamamaktır. Atay, anlaşılamamanın üzüntüsünü kimi zaman sitemkar bir şekilde dile getirir günlüklerinde:
"İnsanlarımızın ilgisizliği, uzaklığı da canımı sıkıyor."
"… Neden yazdıklarımı anlamıyorlar, neden çevrede kimse yok vs. Belki de anlaşılacak, önemsenecek bir şey yazmadım, yapmadım. Sadece yazı hayatı denilen Murat KOÇ 170 çamura bulaştım, yeni öfkeler edindim o kadar. Beni akıl yazarı bulanlar var, öyle olsaydım hep yazacak bir şeyler bulurdum. Oyunlar seyrediyorum, kitaplara göz atıyorum -bizim yazarların kitapları. Böyle şeyler yapabilirim gibi geliyor. Biraz düşün, bir konu -karakterler filan. Böylesi içimden gelmiyor. Sıradan biri olarak yazarlığı sürdürmek mümkün. İstemiyorum."
"… Ahmaklar her ülkede var -yani her ülkenin edebiyatını bilenler arasında var. Yabancı kitapları kapışıyorlar. Benden haberleri bile yok. Ben de sözüm ona, bu adamlardan kurulu bir okuyucu kalabalığı bekliyorum. Çok aptallık.
(x) 🔎Bunları biliyor musunuz?: Oğuz Atay'ın Türk öykücülüğüne kazandırdığı en önemli yenilik ironidir. Oğuz Atay, Kafka'yı çokça okumuş ve ondan etkilenmiş bir yazardır.
(x) Oğuz Atay'ın ölümsüz eseri Tutunamayanlar'dan iç burkan 100 alıntı
OĞUZ ATAY’IN GÜNLÜKLERİNDE TOPLUMSAL MESELELER
💠Atay'ın günlüğü yalnızca şahsi hislerinden oluşmaz aynı zamanda usta yazarın edebi ve fikirsel arka planını da ortaya koyan önemli bir kaynaktır.
💠Yazarın eleştirilerinin açıkça yer aldığı bu günlükler, ülkemize, Türk aydınına, eserlerinin fikri alt yapısına ve etkilendiği isimlere dair de önemli ipuçları sunar.
(x) 🔎Bunları biliyor musunuz?: Atay'ın romanlarında olduğu gibi hayata "tutunamayan", yabancı ve yalnız bireyler öykülerinin de konusudur. 1970'li yıllarda yeterince okura ulaşamayan ve anlaşılamayan Atay, "Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin?" çığlığını Korkuyu Beklerken kitabında attı.
(x) Oğuz Atay'ın edebiyatımıza armağan ettiği eşsiz eserler
ATAY’DAN AYDIN TİPİNE ELEŞTİRİ
💠Atay'ın ele aldığı meselelerden biri, aydın problemleridir. Romanlarında da Türk aydınlarının sorunlarına değinen Atay'ın aslında menfi bir bakışı vardır.
💠Atay sorumluluk duygusundan uzak, kültür ve medeniyetimize karşı yozlaşmış olan aydın tipini eleştirir. Hatta bu kişiler Atay'a göre aydın olmaktan dahi uzaktır, yalnızca bir özentiliğin sembolüdür.
"Türk aydını ülkesine yabancılaşmıştır. Batıcılar da, Ortaçağ karanlığını yaşayanlar da gerçeği bir yönünden görmek istiyorlar."
"Halkın evrensel ruhuna inanan, onu derinliğine tanımaya çalışan gerçek bir aydın topluluğu bu kültür gangsterlerinin yerini almazsa toplumun, çağın çok gerisinde kalacaktır Türk edebiyatı. Birbirlerine ödül dağıtan, oyunun kurallarını bozmaya cesaret edemeyen bu kuru kalabalık aslında tek bir kütledir; ilericilik-gericilik kavgası görünüşte bir çekişmedir."
"Halkın yaşantısı canlıdır; çünkü gerçek olmayan bir halk düşünülemez; ama burjuva olmaya çalışan, aydın olma özentisi içinde çırpınan azınlığın yaşantısı ölüdür. Yakıştırmadır…"
(x) 🔎Bunları biliyor musunuz?: İlk bakışta, dış görünüşüyle, insana benzer" diye uzun uzun tarif ettiği tutunamayan, 'disconnectus erectus' kavramı, Atay sayesinde dillere pelesenk oldu.
ATAY’A GÖRE OSMANLI’NIN BAŞARISI İNSANI BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALMASINDAN KAYNAKLANIR
💠Halk ve aydın arasındaki kopukluğun ve yabancılaşmanın kaynağının halkta olmadığını savunur Atay. Ünlü yazara göre halk aydını düşman olarak değil kurtarıcısı olarak görmektedir.
💠Halk- aydın ve Doğu- Batı meselesini bir arada açıklamaya çalışan Atay'ın insanı bütün bir şekilde anlatma isteği vardır.
"Biz insanı anlatıyoruz, biz çıkmazı çözümlemiyoruz."
💠Atay, Osmanlı'nın başarısını insanı bir bütün ve evrensel şeklinde ele almakta bulur:
"Yeni yılda yeni makale -yani ilk makalem; Türk milleti -ya da halkı- evrenseldir. Osmanlı imparatorluğunun anlamı bundadır."
(x) 🔎Bunları biliyor musunuz?: Başta Atay'a kendini sorgulatacak kadar az ilgi gören ve insansız edebiyat yaptığı şeklinde eleştirilen Tutunamayanlar, yazarın vefatından sonra epey ünlendi.