Okunması gereken İskender Pala kitapları
Yazdığı kitaplarla "divan edebiyatını sevdiren yazar" olarak anılan İskender Pala, birbirinden güçlü eserleriyle okurlarını farklı alemlere taşıyor. Divan edebiyatının kendine has bahçesinde gezintiye çıkaran Pala, bu sayfalarda geçmiş zamanların neşeleri ve sevinçlerini, hüzünlerini ve acılarını hissettiriyor. İskender Pala'nın okunması gereken kitaplarını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 26.09.2019
09:09
Güncelleme Tarihi: 26.09.2019
10:07
Geleneğin hikmetiyle günümüzün gerçeği "Mesela"da buluşuyor."Doğu kültürü sosyal hayatı hikâyelerle harmanlamayı, kuşaktan kuşağa aktarırken büyük veya küçük hikâyeler üzerinden ilerlemeyi sever. Bazen kulağımızdan kısa bir hikâye girer, zihnimize veya kalbimize yerleşir, benliğimiz ile özdeşlik kurarak bize bir ders verir. Modern zamanlar maalesef bu devamlılığı bozdu ve bizi o tür medeniyet taşıyıcı hikâyeciklerden, mesellerden mahrum bıraktı.
Bu coğrafyanın ve medeniyetin bağrında özenerek ve göz nuru ile üretilen iğne oyaları maalesef ucuz pahaya feda edildi. Ve şimdi bazısını restore veya tamir etmeye, kimisinin imitasyonunu yapmaya, kimisini de inşa ve ibda usulüyle yeniden üretmeye mecburuz."
Bu mecburiyete dikkat çeken İskender Pala, "Mesela" diye okumaya başlayacağımız doksan dokuz hikâye sunuyor bize. Her bir hikâye "mutlaka"larımız ile "keşke"lerimiz üzerine yeni bir bakış açısı getiriyor. Bazen bizi eski zamanlara götürüyor, bazen güncel sorunlara farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor, en çok da çevremizi ve kendimizi tekrar tanımamıza kapı aralıyor. Usta kalemiyle geleneğin hikmetlerini ve günümüzün tecrübelerini güncel bir üslupta buluşturan Pala, okuyucularına eğlenceli ve yararlı bir okuma serüveni vadediyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
İntikam ve hırs… İyilik veya kötülük…Siyah ile beyaz…Ve zıtların arasında savrulan hayatlar…
Konstantinopolis'in İstanbul'a dönüştüğü yıllar… Hıristiyan hasımlarının Büyük Kartal diye andıkları Fatih'in, şehrine âlimleri davet etmekle kıvanç duyduğu, devletini ilimle ve sanatla yükseltmenin rüyalarını gördüğü, ulemanın tamamen özgür düşünceyi savunduğu, devletin yükseldikçe yükseldiği bir dönem. Ve eşsiz şöhretlere sahip Osmanlı ulemasının arasına sızmış bir kâfir. İntikam ateşinde kavrulmuş kötülük dâhisi bir zihin. Molla Lütfi, Ali Kuşçu, Sinan Paşa, Bellini ve daha niceleri… Kurbanlar, kurbanlıklar…
İtiraf her cümlesi hayretle ve merakla okunacak bir roman.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur uyulur. Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar. Sultan olur ülke yönetir, at olup koşar, kuş olup uçar. Hazine olur viran gönüllerde saklanır, kimya olur hakir topraklan altına dönüştürür. Sır olur saklanır, gonca olur açılır. Gül bahçesi olur kokusuyla âşıkları mest eder, güneş olur âşıklarının ümit meyvelerini olgunlaştırır.
Aşk olunca gönüller birleşir, aşk olunca kıyamet koparcasına hareketlilik olur. Aşk olunca şimşekler çakar, rahmetler yağar. Âlemler kıyama kalkarsa aşktandır. Hastaların şifa bulması aşktandır. Aşk ile döner gökler, aşk ile durur kâinat. Aşk, Mecnun'dan Leyla'ya bir feryat, Mansur'dan dara bir sır, gözden kalbe bir yoldur. Velhasıl, klâsik edebiyatımızda aşk her şeydir, her şey de aşktır. Bütün bu sayılanlar divan edebiyatına bir aşk edebiyatı dememiz için kâfidir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan Ortadoğu. İnsanlığın beşiği ve Hz. İbrahim'in ayak izlerini taşıyan yurtlar ve Müslümanlar üzerinden süregiden savaşlar. Bir bakıma Hz. İbrahim'in mirası peşindeki evlatlarının amansız mücadelesi…
Ortadoğu'da yalnızca fikirler, inanışlar, canlar değil, tarih de bir katliamın pençesinde. Artık hakikati görenler, Irak ve Suriye'de birinin kanı toprağa akarken uzaklarda kanı bitlenen birilerini, burada bir kurşun namludan fırladığında meçhul ülkelerde kabaran cüzdanları, burada annelerin ağıtları gözyaşlarına karışırken bir yerlere gizlice kaçırılan tarihi mirası fark edebiliyorlar. Oynanan oyuna insanlığın geçmişiyle hesaplaşması deniyor ama hakikatte geleceğini belirleme potansiyeline sahip.
Elinizdeki kitabı yalnızca Roma, Kudüs ve İstanbul ekseninde bir casusluk romanı olarak değil, aynı zamanda Mezopotamya'nın sosyal, siyasi ve sanatsal tarihi gibi de okuyacaksınız.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
BABİL’DE ÖLÜM İSTANBUL’DA AŞK
Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına. Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem… Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi… Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi. Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi. Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi. Şair, ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi… Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını, Babil uyandığı zaman.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.