On yedinci yüzyıl biliminin İstanbul'daki temel kitabı: El-Fevaidü'l-Hakkaniyye
Şirvani'nin büyük emeği El-Fevaidu'l-Hakaniyye, on yedinci yüzyılda İstanbul'da dönemin bilim ve düşünce hayatını yansıtan telif bir eser olması bakımından önemlidir. El-Fevaidü'l-Hakkaniyye, 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Yılı Armağanı olarak ilk defa tahkik edilen Arapça metni ve çevirisi ile birlikte yayımlandı. Sizler için bilim dünyasının bu nadide eserini inceledik.
Giriş Tarihi: 18.06.2019
17:13
Güncelleme Tarihi: 30.06.2019
08:57
Şirvanî, eserinin içeriği ile de ilgili olan yöne de dikkat çekerek ilim teriminin nahiv, sarf ve fıkıh ilmi gibi, tedvin edilen ilimlerin adlarıyla eş anlamlı olarak; bazen özel meseleler için; bazen bu meselelerin delillerden çıkarılan hükümleri onaylamak için; bazen de bu hükümlerin tekerrüründen meydana gelen meleke için kullanıldığını belirtir.
İlim teriminin idrak manasına gelmesi sebebiyle malum manasında; bazen meseleler, tasavvurun ilkeleri ve hükmün/tasdik ilkeleri hakkında kullanıldığını ve ilmin üç öğeden meydana geldiği anlayışının buradan kaynaklandığını kaydeder.
Şirvani ilim konusunu kaça ayırır?
İlimlerin taksimi konusunda iki meşhur taksim bulunduğunu belirtir. İlk taksim şöyledir:
Nazari ilimler : Bunlar, bir amelin keyfiyetine ilişkin değildir.
Ameli ilimler: Bunlar, bir amelin keyfiyetine ilişkindir.
İkinci taksim ise şöyledir:
Başka bir şeyin tahsiline alet olmayıp, bizzat amaç olan ilimler.
Başka bir şeyin tahsiline alet olan ilimler. Bunlara alet ilimleri denir.
Şirvanî, her iki taksimin konularının/maddelerinin aynı olduğunu belirtir.
Şirvanî, nazarî ve amelî terimlerinin üç anlamda kullanılışına dikkat çekerek muhtemel karışıklıkların önüne geçmek ister. Bu terimler, şu taksimlerde kullanılır:
Mutlak manada ilimlerin taksiminde kullanılır. Bu durumda mantık, amelî hikmet, amelî tıp, amelî ilme girer.
Hikmetin taksiminde kullanılır. Zira hikmet, beşeri takat ölçüsünce varlıkların ayınlarını oldukları üzere bilmekten ibarettir. "Ayınlar"25 terimi varlığı bizim gücümüz ve ihtiyarımıza bağlı olan amel ve fiiller ile varlığı bize bağlı olmayan şeylerdir. İlk manadaki ayınları bilmek amelî hikmet diye isimlendirilir. İkincisini bilmek de nazarî hikmet diye isimlendirilir.
Sanatın taksiminde kullanılır. Şöyle ki, bu sanatın meydana gelmesi belli bir amelin uygulaması yönüyle amelî olur veya uygulamaması yönüyle nazarî olur. Bu son mana dikkate alındığında fıkıh, nahiv, mantık, amelî hikmet, amelî tıp "amelî" teriminin dışında kalır. Çünkü bunların meydana gelişinde, terzilik ilminde olduğu gibi bir amelin sürekli yapılmasına gerek yoktur.
Şirvanî üçüncü bir ilimler taksimine daha işaret eder; belki de bunu, kitabının muhtevasıyla ilgisi görmüş de olabilir. Bu taksim şöyledir:
Hikmete ilişkin ilimler. Bu gruptaki ilimler, zaman ve mekanın değişmesiyle değişmez, heyet ilmi böyledir. Bunlara hakikî ilim de denir.
Hikmete ilişkin olmayan ilimler. Bu da bir öncekinin dışında kalan ilimlerdir. Bunlar,
Dinî ilimler: Doğrudan vahye dayanır ve peygamberden alınır; şer'î ilimler de denir.
Dinî olmayan ilimler. Bu da dinî ilimlerin dışındakiler olup, dünyevî iyiliğe yönelik ilimlerdir.
Şirvanî yapılan bu değerlendirmenin gayeye nispetle olduğunu hatırlatır. Ona göre hangisi olursa olsun, ilim olması itibariyle her bir ilim bir erdemdir. Bu, inkâr edilemez. Her bir şeyi bilmek, cehline nispetle daha önceliklidir. Şirvanî, bu önemli hatırlatmayı yaptıktan sonra "Cahillerden olma sakın!" diyerek kanaatini de ortaya koymuş olur. Ne var ki eserinin tertibinde yaptığı ilimler taksiminden biriyle uyumlu olmadığı da anlaşılır.