On yedinci yüzyıl biliminin İstanbul'daki temel kitabı: El-Fevaidü'l-Hakkaniyye
Şirvani'nin büyük emeği El-Fevaidu'l-Hakaniyye, on yedinci yüzyılda İstanbul'da dönemin bilim ve düşünce hayatını yansıtan telif bir eser olması bakımından önemlidir. El-Fevaidü'l-Hakkaniyye, 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Yılı Armağanı olarak ilk defa tahkik edilen Arapça metni ve çevirisi ile birlikte yayımlandı. Sizler için bilim dünyasının bu nadide eserini inceledik.
Giriş Tarihi: 18.06.2019
17:13
Güncelleme Tarihi: 30.06.2019
08:57
Şirvanî yapılan bu değerlendirmenin gayeye nispetle olduğunu hatırlatır. Ona göre hangisi olursa olsun, ilim olması itibariyle her bir ilim bir erdemdir. Bu, inkâr edilemez. Her bir şeyi bilmek, cehline nispetle daha önceliklidir. Şirvanî, bu önemli hatırlatmayı yaptıktan sonra "Cahillerden olma sakın!" diyerek kanaatini de ortaya koymuş olur. Ne var ki eserinin tertibinde yaptığı ilimler taksiminden biriyle uyumlu olmadığı da anlaşılır.
El-Fevaid hangi eserlere ilham kaynağı oldu?
El-Fevaid'in etkisi hakkında belki de ilk somut örnek Katip Çelebi'dir. Meşhur eseri Keşfu'z-Zunun mukaddimesinde İbn Sadreddin nazarında ilmin en sahih tanımını verirken; ilimlerin taksiminde el-Fevaidu'l-Hakaniye'ye atıfta bulunurken; ahlak ilminden ve Adabu'l-Bahs ilminden söz ederken; küreler ilminin, inşa ilminin, bedi' ilminin, beyan ilminin, teşrih ilminin, cebir ilminin, hesap ilminin tanımlarında; tefsir ilminin değerini belirtirken; hikmet maddesini açıklarken; hat ilmi, hilaf ilmi, aruz ilmi ve kafiye ilmini tanımlarken; ilimlerin konularından bahsederken el-Fevaidu'l-Hakaniyye'ye açıkça atıfta bulunmuş ve oradan nakiller yapmıştır.
El- Fevaid ile Keşf-üz-Zünun mukaddimesinde ele alınan konular mukayese edilirse Keşfu'z-Zunun'daki ilk dört konunun el-Fevaid'dekiler ile hemen hemen aynı olduğu görülür. Gerçi, Kâtip Çelebi aynı sayılabilecek olan konularda eserine ek açıklama ve nakiller de ilave etmiştir.
Muhammed Emin İbn Sadreddin Şirvanî kimdir?
Muhammed Emin İbn Sadreddin Şirvanî, kesin bilgi olmamakla beraber Şirvan'da dünyaya geldi. Zamanında Mollazade diye meşhur olan Muhammed Emin, naklî ve aklî ilimlerin bir kısmını âlim olan babası Sadreddin efendiden aldı. Bunun yanı sıra kelam, tefsir ve astronomi alanındaki bilgisiyle temayüz eden Molla Hüseyin Halhalî'den başta kelam ve mantık olmak üzere birçok ders okudu.
Yaşadığı Şirvan bölgesinin Safevîlerin ele geçmesiyle Sünni çevresinde huzursuzluklar yaşanmaya başlamıştı. Şirvanî bu durumu fitne ve mihne dalgası olarak adlandırmaktaydı. Memleketinden göç etme mecburiyetinde kalan Şirvanî, önce Haleb'e sonra da Diyarbakır'a göç etti; oranın beylerbeyi olan Nasuh Paşa onu kendine muallim tayin etti. Diyarbakır'da iken Şafiilikten Hanefi mezhebine geçtiği ifade edilen Şirvanî, Hüsrev Paşa Medresinde müderrislik görevinde bulundu.
Hac vazifesi için Mekke'ye; Nasuh Paşa'nın sadrazam olmasıyla 1020/1611 yılında İstanbul'a gitti 1021/1612 yılında İstanbul'da sahn müderrisi oldu. Bir yıl sonra da Edirne Selimiye medresesine tayin edildi. 1024/1625 yılında Halep kadılığına getirilen Şirvanî aynı yıl Mekke payesi ile emekli oldu; iki yıl sonra da Sultan Birinci Ahmet adına yaptırılan Daru'l-Hadîs'e hoca tayin edildi. İstanbul kadılığı emekliliği ile ödüllendirildi.
Derslerini üç yüzden fazla talebenin rağbet ettiği ve kazaskerlerin dahi derslerini dinlemeye özen gösterdiği Şirvanî 1036/1626 tarihinde Üsküdar'da vefat etti. Mehmet Süreyya, Şirvanî'nin neslinden birçok molla ve kazaskerin yetiştiğini ve onların Mektubîzade ve Kassamzade şeklinde günümüze kadar geldiğini haber vermektedir.
Şirvani’den günümüze hangi eserler geldi?
Haşiye Ala Tefsiri'l-Beyzavi
Tefsiru Sureti Yasin
Tefsiru Sureti'l-Fetih
Tefsiru Sureti'l-İhlas
İ'rabu Ayeti'l-Kürsi
Tefsiru Ayeti'l-Kürsi
Haşiye Ala Cüz'i'n-Nebe'i Min Tefsiri'l-Beyzavi
Resail