Osmanlı'nın şair sultanları
Osmanlı'da askerlikten sonra en rağbet edilen meslek şairlikti. Şairliğe ehemmiyet gösterenler arasında Osmanlı sultanları da bulunuyordu. Onlar bir taraftan kılıçlarıyla kaleleri fethederken, diğer taraftan kalemleriyle gönülleri fethettiler. Üstün siyasi yeteneklerinin yanında iyi bir sanatkar olan sultanların bazıları, divan oluşturacak kadar şiir yazdı. Sizler için Fatih Sultan Mehmet'ten Genç Osman'a 10 sultan şairimizi derledik.
Giriş Tarihi: 28.11.2019
09:39
Güncelleme Tarihi: 18.04.2022
13:56
Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Halk arasında yöneticilik gibi itibarlı bir şey yok. (Bunca yıldır bütün dünyayı yöneten ben de derim ki) dünyada bir nefes sıhhatten daha güzel bir şey olamaz.
Stanbulum, Karaman'ım, diyar-ı milket-i Rum'um Bedahşan'ım ve Kıpçağım ve Bağdad'ım, Horasan'ım
Saçı varım, kaşı yayım, gözü pür fitne, bimarım Ölürsem boynuna kanım, meded he na-Müslümanım
Kapında çünki meddahım, seni medh ederim daim Yürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi'yim hoş halim!
İstanbul'um, Karaman'ım, Anadolu toprağım. Bedahşan'ım ve Kıpçağım ve Bağdad'ım, Horasanım güzel saçlım, yay kaşlım, gözleri fitne sevgilim, gel hastayım. Ölürsem kanım, günahım senin boynuna; yardım et ey na-Müslümanım. Kapında övüncün olduğumdan, her zaman seni överim. Yürek dertli, gözüm nemli Muhibbi'yim, yine de senden memnunum.
SULTAN İKİNCİ SELİM HAN (SELÎMÎ)
📌İkinci Selim Han , divan sahibi sultanlardan olup devrinin önde gelen sanatkârları arasındadır. Alî, Sâmî, Hâtemî, Firâkî, Ferdî, Nigârî, Nihânî gibi dönemin şair, âlim ve musikişinâslarını koruyan II. Selim, Selimî mahlasıyla şiirler yazdı.
Kendinden evvelki Osmanlı padişahları gibi o da kuvvetli bir şairdi. Millet Kütüphanesi'ndeki Ali Emirî koleksiyonunda kıymetli bir divanı vardır. Dedesi Yavuz Sultan Selim gibi "Selîm" ve "Selîmî" mahlasıyla şiirler yazmıştır.
"Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı frâkız Ateş kesilür geçse sabâ gülşenimizden"
Biz ayrılık gülbahçesinin yanık sesli [yakıcı nefesli] bülbülüyüz. Sabâ rüzgârı gül bahçemizden geçse [bizim harâretimizden dolayı, âdeta] ateş kesilir!
Yâ resûl-ı müctebâ eyle şefaatle rehâ Abd-i âciz bir günehkâram gönülde yok sivâ
Ya resulallah bana şefaat eyle. Aciz ve günahkar bir kulum. Gönlümde başka şeylerin muhabbeti yoktur.