Peyami Safa'nın edebiyatı sarsan kalem kavgaları
Edebiyatımızın en heyecanlı ve merak uyandıran yazıları, tartışma metinleridir. Sözcüklerini adeta mermi gibi kullanan yazarlar, girdikleri polemiklerle kalem kavgası olarak adlandırılan bir türün oluşmasını sağladı. Peyami Safa, edebiyatımızın en ses getiren tartışma metinlerini kaleme alan yazarlardan biriydi. Zaman zaman Ahmet Haşim, Necip Fazıl, Nazım Hikmet gibi isimlerle kalem kavgasına girdi. Gelin, bu usta ismin edebiyatı sarsan kalem kavgalarına yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 15.06.2021
16:33
Güncelleme Tarihi: 15.06.2023
11:46
Sesli dinlemek için tıklayınız.
AHMET HAŞİM-PEYAMİ SAFA’NIN KALEM KAVGASI
📌Oldukça sivri bir dile sahip olan Peyami Safa'nın eleştirmenliği agresifti. Bundan dolayı pek çok kalem kavgasına tutuştu. Kendisine destek veren Falih Rıfkı, eski dostu Necip Fazıl, Ahmet Haşim, Nâzım Hikmet gibi isimleri karşısına aldı.
📌 Ahmet Haşim ile olan kavgası, Fransız edebiyatı ve burada doğan edebi akımlar bahsinden dolayı çıktı. Batı edebiyatı hakkında cesurca hükümler verdiğini ileri sürdü. Ayrıca Haşim'in, İkdam'daki yazısında genç şairlere nasihatlerde bulunmasını eleştirdi. Yazısını "Allâmelik taslamak korkusunun hepimize öğretmesini istediğimiz derslerden birincisi, ecnebi edebiyatları hakkında esaslı bir tetkike istinad etmeyen hükümler irad etmekten sakınmak olmalıdır" sözleriyle bitirdi.
🔸 Haşim ise İkdam'da Edebiyat Bahisleri başlıklı yazısında Peyami Safa'nın sıhhatinden şüphe ettiğini belirterek, "Dünya üzerinde yanlışı ve yalanı düzeltmek vazifesinin kendisine ait olduğunu, Don Kişot'tan sonra, bu ciddiyetle söyleyen adamın sözlerinden, hatta bütün harekatından mes'ul addedilmemesi lazım geleceği kanaatindeyim. Asabı perişan zavallı dostum! Yalanı düzeltmek için doğruyu bilmek lazım değil mi?"
🔸 Ahmet Haşim'in bu yazısından bir hafta sonra Safa, zehir zemberek bir yazı kaleme aldı: Uç Muarıza Cevap. Muarızlar Nurullah Ata ile İkdam yazarları Ahmet Haşim ve Haydar Kemal'di.
(X) Bilgi kutusu (X) Allâmelik : Bilmişlik taslama, çok bilir gibi tavır takınma durumu
(X) Ahmet Haşim Paris'te neden mahsur kaldı?
📌Bu üç yazarları "Attıkları okun dönüp dolaşıp yine kendi gururlarını bulduğundan gafil olacak kadar hırslarının içinde mahpus, kapalı bir şişede vızıldayan sinekler gibi şeffaf cidarlara başlarını ye's ile vuran bu muharrirler" olarak adlandırır.
📌Safa'ya göre özel hayatlarındaki aksilikler yüzünden duydukları öfke ve üzüntüyü ifade etmek için, mesela "Bugün maaşımı alamadım, parasızım, başım ağrıyor, canım sıkılıyor, hayat ne kadar kötü!" demek yerine, "Şiir yazılmıyor, hikâye yok, roman kalmadı, Türk edebiyatı ne kadar kötü!" diye söylenmektedirler.
(X) 10 soruda 'akşam şairi' Ahmet Haşim
📌 Safa, söz konusu yazarların kendi kendinden nefret etmeleri gibi olumsuz duygulara esir olduklarını söyler.
"Tenkidi hüküm, bir milletin kendi edebiyat tarihindeki vakıalara göre verilir. Zira her milletin kıymet hükümlerinin diğer milletlerinkinden ayrı bir seyr takip etmesi, içtimaiyatın son mütalaalarına tevafuk eden bir kaidedir. Türk edebiyatı kendi kıymetleri dahilindeki seyrinde tekamül ediyor mu? Bunda tereddüt yoktur. Fakat garbın filan eseri hizasında mahsul vermediği için Türk müellifini sefil bir şöhret suistimali yapan mütereddiye benzetmek, o teşbihe bizzat liyakat iddia etmekten beterdir."
(X) Bilgi kutusu (X) Tenkit: Eleştiri (X) Vakıa: Olmuş olan şey, geri çevrilmesi mümkün olmayan olay, olgu (X) İçtimaiyat: Sosyoloji, toplum bilimi (X) Tekamül: Olgunlaşma, olgunluk (X) Mütalaa: Etraflıca düşünme, inceleme, tetkik
📌Safa, ayrıca Ahmet Haşim'in eleştiri tarzını köhne bulur. Bir yazarın fikre fikirle karşılık verecek yerde "Hastasın, miden, asabın veya dimağın bozuk!" demesini "zarâfete ve dirayete mugaayir" bulur.
🔸 Safa çocukluğundan itibaren hastalıklarla boğuştuğundan dolayı sağlığı hakkında imada bulunmasından hoşlanmaz: "Muarızım ahşasının ve bilhassa midesinin talim ve terbiyesiyle harıl harıl meşgul iken ben yalnız dimağımın tekâmülüne çalıştığım için belki vücutça biraz zayıf bir gencim, fakat dostum olduğunu söyleyen dostum Ahmet Haşim de -hatta gözleriyle görerek- pek iyi bilir ki icap ettiği vakit ben "sinir" denilen ve etlerimin içine mağma âlud çizgilerle sarılan yıldırımları zapt etmesini bilirim. Hâlbuki Babıali çocuklarının tahrikâtına kapılarak gazete idarehanelerinde, sokaklarda, berber dükkanlarında haykıra haykıra aleyhimde bulunan 'Kurbağalıdere' şairi, sinirlerini yatıştırmak ve bir saniye doğru düşünebilmek için ikamet ettiği semtte bulunan o derece meftunu olduğu kurbağalarla burun buruna her sabah banyo yapmak mecburiyetindedir."
📌Ahmet Haşim, Safa'nın bu ağır ithamlarla dolu yazısına İkdam'da karşılık verir.
"Ey Cenab'ın bizden evvel teşhis ettiği ve 'sen yalnız yetîm-i Safa değil, yetîm-i zeka imişsin de' cümlesiyle damgaladığı şu zavallının merhametli dostları ve ey tali'siz akrabaları! Nuha-i şevkîsi ile dimağının dört tane freni olduğunu söylediğine bakmayınız! Daha doğrusu bu sözlerine bakınız da, bu biçareyi, vakit kaybetmeksizin, bir an evvel fennin şefkatine emanet ediniz!"
🔸 Zaman içerisinde bu tartışma o kadar büyür ki edebiyat safhasından çıkarak Araplık-Türklük meselesi haline gelir.
🔸 Ahmet Haşim, bu tartışmadan oldukça üzülür hatta gazeteden ayrılarak Avrupa'ya seyahate gider.
YAKUP KADRİ- PEYAMİ SAFA TARTIŞMASI
📌Yakup Kadri, döneminin nüfuzlu yazarlarından biriydi. 30 Mayıs tarihli Milliyet'te çıkan yazısında o devirdeki gençliği "saman ekmeği yiyen" ve harp edebiyatından başka bir şey okumamış bir nesil olarak tanımlaması, Peyami Safa'nın da dahil olduğu büyük tartışmaya neden oldu.
🔸Peyami Safa, 5 Haziran 1929'da "Biz Sizden Değiliz" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Safa yazısında, Kurtuluş Savaşı'nda "Bugünkü gençlik onlara diyor ki: Cihan Harbi'nde siz has ekmek yediğiniz için biz saman ekmeği yedik; sizi doyurmak için aç kaldık; sizi yaşatmak için öldük!" cümlelerini kurdu.
"İşte bugünkü gençlik, bu kaosun içinden, bu uğultulu karanlık ve dolaşık inkılap dehlizinden çıktı. İtilerek, kakılarak, ezilerek, sürünerek, bin zahmet ve mahrumiyet arasında bu devrin aydınlığına doğru yürüdü. Düşünün ki en büyüğü Harb-i Umumi'de daha yirmisini bulmamış bu gençler ekmek yerine samanla karışık hamurla beslendiler ve irfan yerine Babıali'nin gündelik matbuatının ısmarlama harp edebiyatından başka bir şey okumadılar. Onun içindir ki, şimdi onlardan bir şey istemeğe hakkımız yoktur."
🔸Yakup Kadri'nin Nazım Hikmet ile de tartışması iki yazarı yakınlaştırdı. Çok geçmeden Safa ile Hikmet dost oldu.