Ramazan hikayeleri; Bin salavata satılan zırh
Peygamber Efendimizin Kabe'deki putları temizlerken okuduğu duanın ne olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya Kur'an-ı Kerim'de geçen Hz. Süleyman ve karınca kıssasını? Ramazan ayındaki ilginç açık arttırmada neler satıldığını? Ya da ünlü mütefekkir şair Nabi'nin neden heyecan ve sevinçten bayıldığını? Bazı hatıralar insanı derinden etkiler. Hele de bunlar tarihin önemli şahsiyetleri tarafından yaşanmış ve anlatılmışsa. İşte Ramazan ayına özel hikayeler..
Giriş Tarihi: 01.05.2020
09:32
Güncelleme Tarihi: 01.05.2020
09:56
HAKİKİ NAMAZ KILAN CEMAAT
Abbasi Halifesi Harun Reşid, bir Ramazan günü Behlül Dânâ'ya şöyle tembih etti: "Akşam namazında camiye git, namazı kılan herkesi iftara davet et." Akşam olup namaz kılındıktan sonra Behlül Dânâ 5-10 kişilik bir grupla çıkageldi. Halife Harun Reşid şaşırarak şöyle seslendi: "Behlül bunlar kim? Ben sana namaz kılan herkesi saraya iftara davet et diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin arasından bir sofralık bile adam getirememişsin."
Behlül Dânâ'ya şöyle cevap verdi:
"Efendimiz, siz bana camiye gelenleri değil, namaz kılanları iftara çağır dediniz. Namazdan sonra bendeniz cami kapısında durdum, çıkan herkese imamın hangi sureyi okuduğunu sordum. Onu da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu; ama namaz kılan yalnız bunlarmış."
Namazın önemi hakkında 40 hadis
Sultan Birinci Mustafa Han, Sultan Genç Osman ve Sultan Dördüncü Murad Han devirlerinde devlete pek çok hizmetlerde bulunan Melek Ahmed Paşa, her sene Ramazan ayının başında hazinesini açar, kıymetli eşyalarını farklı bir usulle satışa çıkarırdı. Örneğin bir zırhı bin salavata, bir kılıcı elli bin salavata, bir samur kürkü bir hatm-i şerife, bir mercan tespihi iki bin salavata, bir tüfeği bir hatm-i şerife verirdi. Herkes pazartesi ve cuma geceleri sözlerini yerine getirirdi.
Hz. Peygamber'e nasıl salavat getirilir?
Kur'an-ı Kerim'de Neml Suresinin 17-19. ayetler arasında Hz. Süleyman ve karınca kıssası şöyle anlatılır:
"Bir zaman cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları Süleyman'ın emrinde toplanmış, birlikte sevk ve idare ediliyordu.
Nihayet Karınca vadisine geldiklerinde, bir karınca şöyle dedi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; aman, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" Onun bu sözünden dolayı Süleyman neşeyle gülümsedi ve "Ey Rabbim!" dedi, "Gerek bana gerekse anne babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi kullarının arasına kat! "
Hz. Süleyman'ın habercisi hüdhüd
Sultan İkinci Bayezid, Ramazan ayının sıcak bir yaz gününde İstanbul mesirelerinden birine çıktı. İkindi namazı kılındıktan sonra iftar vaktini beklemek üzere, sultanın huzuruna oturuldu. Akşamı da kıldıktan sonra sultanla birlikte iftar yemeği yenilecekti. Güneş batmaya doğru yaklaşıyordu. Gerçekten uzun ve sıcak bir gündü. Devrin büyük âlimlerinden Molla Ali Çelebi, bekledikçe uzayan zaman karşısında güneşin hareketinin yavaşlığını kastederek "Sıcağın şiddetinden güneş bile hareket edemiyor." dedi.
Osmanlı sadrazamlarından cömertliği ve hayırseverliği ile bilinen Mahmud Paşa, Ramazan ayı geldiğinde hayır hasenatına daha bir önem verirdi. Paşanın sofrasında oruç açanlar, diş kirasına ilaveten her akşam mutlaka ikram edilen nohutlu pilavın gelmesini, dört gözle beklerlerdi. Çünkü Paşa, kazanlarda pilav pişirilirken pilavın içine nohut biçimi verilmiş altınlar attırır ve misafirlerine bu altınları ihsan ederdi.
Osmanlı'daki ramazan gelenekleri