Ramazan'ın divan edebiyatına yansıyan yüzü: Ramazaniye
Din ile hayat arasında kopmaz bir ilişki vardır. Bundan dolayı da hayatın bir aynası olan edebiyatımızda Ramazan ayı ile ilgili yazılan şiirler, ayrı bir tür oluşturdu. Ramazaniye, divan edebiyatında Ramazan ayını konu edinen kasidelerin adıdır. Ramazan ayının gelmesiyle divan şairleri, hürmetlerini şiirle gösterdiği için padişahlara ve yüksek rütbeli kişilere kaside şeklinde şiirler sunardı. Ramazan ayına özel bütün değerler, bu şiirlere yansırdı. Kurulan iftar sofraları, sahura kadar yapılan eğlenceler, teravih namazları, imsak, oruç bu türün olmazsa olmaz konularındandı. Örnek şiirlerle Ramazaniye hakkında merak edilenler...
Giriş Tarihi: 30.04.2020
08:52
Güncelleme Tarihi: 30.04.2020
09:27
Ramazaniye, divan edebiyatında 17. yüzyıldan sonra müstakil bir tür haline geldi. 18. yüzyıldan sonra ise yaygınlaşmaya başlandı. Bu tür üzerine en fazla şiir kaleme alan divan şairi ise Enderunlu Fazıl'dı. Fazıl, ramazaniye konulu on üç kaside yazdı.
Ramazaniye yazan diğer şairler arasında Sâbit, Nazîm, Edirneli Kâmî, Nedîm, Koca Râgıb Paşa, Şeyh Galib, Enderunlu Vâsıf, Sünbülzâde Vehbî yer alır. Koca Ragıb Paşa'nın yazdığı ramazaniye, beytin son kelimesinden dolayı iftariye olarak anılır. Ragıb Paşa'nın şiiri, bu konudaki tek örnektir.
Süleyman Nahifî'nin "Fazîlet-i Savm" (Zuhrü'l-Âhire) adlı 253 beyitlik mesnevîsi vardır. Mesnevîde orucun özellikleri, faydaları, farz ve sünnetleri, niyet edilmesi, fıtır sadakası vb. konular işlenir. Sultan II. Murat devri şairlerinden Devletoğlu Yusuf'un Kitâbü'l-Beyân isimli eserinin dördüncü babında yer alan yaklaşık 200 beyitlik bölüm de ramazan ve oruçla ilgilidir.
Divan edebiyatından beyitler ve anlamları
RAMAZANİYEDE İŞLENEN KAVRAMLAR
Ramazan ayına özel bütün değerler şiirlere yansırdı. Kurulan iftar sofraları, sahura kadar yapılan eğlenceler, teravih namazları, imsak, oruç bu türün olmazsa olmaz konularındandır.
Ramazaniyeler bu ayın dini yönünü işlediği gibi toplum hayatını da yansıtır. Hilalin görülmesinin halka top atılarak kandil yakılıp münâdîler çıkarılarak ilan edilmesinin toplumda bir heyecana sebep oluşu bu şiirlerde anlatılırdı.
*Münâdîl: Tellal
Sonraki yıllarda müstakil ramazaniyyeler yazılmasa da Ramazan ayını konu edinen şiirler mevcuttu. Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Arif Nihat Asya, Necip Fazıl Kısakürek, Bahaettin Karakoç, Sezai Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler bu şairlerden bazılarıdır.
Şehir hayatı divan şiirinde nasıl yer aldı?
Bağteten sâbit olup gurre firâşında imâm Hâb içün yatmış iken itdi terâvîhe kıyâm
Baş kaldırmadılar ögleye dek uyhudan Yevm-i şek zevkine hâzırlanan ahbâb-ı kirâm
Serdi-i fasl-ı bahâr etmiş iken tab'a eser Ataş-ı rûze ana kıldı mükâfat tamâm
Şu soğuk günlere bir pâre ısındırdı bizi Bir gün evvel erişip geldi hele mâh-ı siyâm
Pâs-bân virdi kudûmiyle cevâb eyleyene Ramazân geldi mi âyâ diyerek istifhâm Çeşm-i Zerkâ-i Yemâme'yle mi bakdı bilmem Nazar-ı şâhide ahsente zihî dikkat-i tâm
Bilemem ben de ki şâhidde mi takvîmde mi Hele bir kizb var ortada budur sıdk-ı kelâm
Nedim
Nedim burada hilalin görünmesi geleneğine atıfta bulunur. Ramazan'a hazırlıksız yakalananları latifeli bir üslupla anlatılır.
*Bağteten : Ansızın, birdenbire, zulüm, isyan Gurre : Parlaklık, her şeyin başlangıcı. Bu cihetle, kameri ayların ilk günlerine gurre-i şehr denilir Firâş : Döşek, yatak Yevm: Gün, yirmi dört saatlik zaman, sene, devir Kizb: Yalan, yalan söyleme İstifhâm: Anlamaya çalışmak, soru sormak, soru Kudûm: Uzak ve uzun bir yoldan gelmek, ayak basmak, teşrif etme Pâs-bân : Bekçi, gece bekçisi
Âşıklara eydin salâ Oruç ayı geldi yine Rahmet denizi cûş edip Âlemlere doldu yine
Kurân'da Allah öğdüğü Cümle nebîler sevdiği Ümmete Allah verdiği Oruç ayı geldi yine
Şeyh Üftâde
*Cûş eylemek: Coşmak, coşup taşmak.
Sâye saldı ehl-i imân üstüne Hamdülillah geldi mâh-ı ramazan Doğdu ol nur ehl-i irfan üstüne Hamdülillah geldi mâh-ı ramazan
Bağlayıp şeytânı bende vurdular Cümleten ağyâr-ı Hakk'ı sürdüler Ehl-i Hakk ol ayda Hakk'ı gördüler Hamdülillah geldi mâh-ı ramazan
Bursalı İsmail Hakkı
*Sâye : Himaye, sahip çıkma, koruma Ehl-i imân: İman ehli Ehl-i irfan : Cenab-ı Hakkı tanıyıp bilen, hak ve hakikatin özüne ve esasına ulaşan, bilgi ve marifet sahibi kimseler. Mah : Ay Ağyâr : Düşman