Arama

Rasim Özdenören'in Ansızın Yola Çıkmak kitabından alıntılar

Yedi Güzel Adam'dan biri olarak tanıdığımız Rasim Özdenören, düşünce dünyamıza fikirleriyle ve kaleme aldığı eserlerle ışık tutan bir mütefekkirdir. Özellikle de öykü alanındaki başarılı ürünleriyle edebiyatımızda önemli bir yer edinen Özdenören, çağımızın önemli sorunlarını işleyerek onlara çözüm bulmaya çalışır. Hikayelerinde bizi çeken tematik derinliğin nedeni, tamamıyla yerli unsurlardan yola çıkarak bize özgü bir yazı dili kullanmasındadır. Ayrıntılı gözlem ve yerinde tespitleri başarılı bir şekilde işleyen Özdenören'in, Ansızın Yola Çıkmak isimli eseri de bu anlamda insanın hayatındaki boşluğu doldurma amacını ve bu anlayış içerisindeki mistik ve metafizik arayışını konu edinir. Rasim Özdenören'in "Ansızın Yola Çıkmak" kitabından alıntılar derledik.

"Herkesin Batı'ya gitmeye heveslendiği bir sırada, o, tersine Doğu'ya yürümek istiyordu. Nedenini kendi kendine sorup duruyordu. Acaba oralarda bir yerlerde mi yakalanacaktı özgürlük?"

"Ve bir şeyleri karıştırıyorum: şimdi hangimiz ben'iz, sen mi, ben mi? Hangimiz hangimizde yitmişiz?"

Rasim Özdenören'den insanlığa dair 70 alıntı

"Ben ölümüm, hem sinsi sinsi gelirim, hem de açık açık. Sinsiliğim aşikârlığımın içinde gizli durur, aşikârlığımsa sinsiliktir. Demek istiyorum ki, bana nasıl yaklaşacağını bilmiyorsan bunu hiç deneme. Bakarsın, çünkü, sana ölüm olarak bile yaklaşabilirim. Korkutmak için söylemiyorum, doğru olduğu için söylüyorum."

"Odasına geldiğinde masaya yöneldi. Açık baraktığı kitap öylece duruyordu. Kitabın arkasındaki kağıt da: "Kaçmakta olduğunuz ölüm, işte böyle gelir." Kendi el yazısıyla, kitaptan kopyaladığı cümleydi."

Rasim Özdenören'in kaleminden 20 alıntı ile 'Kafa Karıştıran Kelimeler'

"…Derken kalabalığın arasında bir piton göründü. Sürünerek ona doğru geliyordu. Pitonun ağzına şeytan saklanmıştı. Pitonun dişlerinin arasından şeytanın sırıtışı seçilebiliyordu. Bu da mı bir maskeydi? Cennete giren şeytanın maskesi miydi yılan? Yoksa şeytan mı yılana maske olmuştu? Yılanın çatal dilini bileğine dolandırdı, çekti, ama kopartamadı onu. Yılanın yüzünde değişiklik olmadı, cam gözleriyle, cam gözlerini kırpıştırmadan bakıyordu. Bileğini kuvvetle silkti ve: "Sen o yılansın!" dedi. Sonra dilini bıraktı. Yılanın yüzünde değişiklik olmadı. Yılanın kulağı yoktu. Söyleneni işitmemişti. Kalabalığın arasından tıslayarak akıp gitti."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN