Arama

Rasim Özdenören’in öykü anlayışı nasıldı?

Öykü ve denemeleriyle 1970'lerden itibaren edebiyatımızda kendine önemli bir yer edinen Rasim Özdenören, düşünce yazılarında öykü türü ile ilgili fikirlerini de açıkladı. Peki, öyküleriyle edebiyatımıza yeni bir soluk getiren Rasim Özdenören'in bu tür hakkındaki görüşleri nelerdir?

  • 9
  • 10
Öykü konusu
Öykü konusu

Özdenören, başından beri öykülerinde "yerlilik" arayışındadır. Bu sebeple öyküdeki yerliliği ve toplumsal kültürü çok önemser. Yazı, İmge ve Gerçeklik kitabında öyküye yansıması gereken fakat yansımayan bazı konulardan bahseder:

"Ben bir şeye şaşıyorum: nasıl oluyor da, rutini böylesine alt üst eden günlerin bir edebiyatı yapılmamıştır. Ramazan üzerine yazı yazmaktan, onun kutsallığı üzerine fikir dermeyan etmekten söz açmıyorum. Ramazan günlerini içselleştirmiş bir edebiyatın var olmadığından söz ediyorum. Ramazan veya oruç, bazı öykülerde veya romanlarda bir süs olarak, bir tabiat manzarası olarak yer almış olabilir. Fakat bu durum dışsal bir olaydır: (…) Bir romanda, bir öyküde, olayların beklenen kurguları içinde, kendi mantık örgüleri doğrultusunda gelişmelerini sürdürürlerken, araya Ramazan'ın girmesiyle vuku bulan değişmenin beklenen gelişmeleri etkilemesi durumu… işte bu durumu anlatan, bu durumu içselleştirmiş olan bir öykümüzün veya romanımızın bulunmadığını ileri sürüyorum."

Özdenören, Toplumun kendi kültürüne ait unsurların öyküye konu edinilmesi gerektiğini düşünmüştür. Bunun yanında Özdenören'e göre, öykü yazan kişi, İslami hassasiyetleri sebebiyle belli konu ya da mekanlardan uzak durmamalı, her şeyi ve her yeri, elbette "müslümanca bir tavır" içinde anlatabilmelidir.

  • 10
  • 10
Öyküdeki uzunluk kısalık mevzusu
Öyküdeki uzunluk kısalık mevzusu

Rasim Özdenören, öykü türünün kısa ve yoğun bir anlatıma sahip olması gerektiğini düşünmüştür. Yazı, İmge ve Gerçeklik kitabında bahsettiğine göre, "Yazının kısa olanını seviyorum. Lafı dolandırmadan anlatabilenini… öyküde olsun, denemede olsun, kitapçı tezgahlarında karıştırdığım kitaplarda ilk dikkat ettiğim şey ne kadar kısa olduğu… Ne kadar kısaysa, sanki kandırması o kadar ortaya az olur; ne kadar kısaysa hedefine isabeti o kadar fazla olur, diye düşünüyorum."

Öykücü aslında kısa öykünün daha fazla emek gerektirdiğini düşünür. Bu durumu kendi öyküleri üzerinden örnekler: "Bunlar çok kısa ama çok emek harcanmış öyküler. Bizim üzerimizde çoğu eleştirmenin mutabık kaldığı bir şey var. Bu öykülerde ne eksik bir kelime ne fazla bir kelime var diyorlar."

Rasim Özdenören, nitelikli öykülerinin yanında, öykü türünün nasıl yazılması gerektiği ile ilgili ufuk açıcı düşüncelerini de türlü şekillerle aktarmıştır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN