Arama

Ruhun lisanı: Şiir

Şiir, duygu ve düşüncelerin ortak bir birikimden süzülerek oluşturduğu anlamlı sözlerdir. İnsanın ruhundan gelenleri ifade etme şeklidir. Öyle ki edebiyatımızda şiir, "lisan-ı ruh" olarak tanımlanır. Gönlümüzün emrinde ve ruhumuzun dili mahiyetinde olan şiir sanatını yakından inceleyelim.

🔹 Duyguların, tecrübelerin süzülerek meydana getirdiği mısralar, ortaya şiiri çıkarır. Aslında şiir, biz farkında olmasak da hayatın her yerindedir. Bir bebeğin annesinden dinlediği ninnide, oyun oynayan çocukların dilinde dolanan sözlerdedir.

"Ninniler, anne şiirleridir"

◽ İnsanın doğduğu andan itibaren şiiri hayatına aldığını söyleyen Öztoprak, bu hakikati "Annemiz bize ninni söylüyor. Ninniler, anne şiirleridir. Bir annenin çocuğuna halisane duygularını ifade eden, çocuğunun iyi yetişmesini, uyumasını temenni eden şiirler mahiyetindedir. Çocuğun uyumak için bile olsa ilk duyduğu şey şiirdir" sözleri ile ifade eder.

Ninni nedir?

🔹 Kelime anlamı olarak, "bebeklerin uyumasına yardımcı olmak için söylenen türküye" verilen isim manasına gelir. Genellikle mani türündeki dörtlüklerden oluşan bu sözler anonimdir.

🔹 Herkesin bildiği, dilden dile dolaşan ninniler olduğu gibi annelerin o anki ruh hallerine göre uyarladıkları özel ninniler de vardır. En bilinen ninni örneği ise şu şekildedir:

Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı

Amak-ı Hayal'in yazım serüveni

Teknik bakımdan şiir

🔹 Şiir, içerisinde anlam derinliği, nükte, vurgu, sır gibi teknik ögeler barındıran edebi sözlerdir. Ancak dönemlerin değişmesi şiiri de değiştirmiştir.

🔹 Eski zamanlarda yazılan bir şiir ile günümüzde yazılan şiir arasında aruz, hece gibi ölçüler bakımından farklılıklar bulunur. Burada öne çıkan mesele ölçü değil şiirin insana geçen hissiyatıdır.

"Örnek bir şair: Fuzuli"

🔹 Prof. Dr. Öztoprak, iyi ve gelecek kuşaklara kalması yönünden şair olarak Fuzuli'yi ele alır. Fuzuli'nin okul yıllarında, müftünün kızına aşık olmasıyla şiir yazmaya başladığını anlatır.

◽ Ardından kendi şiirlerini inceleyen Fuzuli'nin şiirlerine baktığında teknik yönden zayıf olduğunu fark ettiğini ifade ettikten sonra Öztoprak sözlerine devam eder:

"Hemen önceki şairleri ve şiirlerini inceliyor. Onların şiirlerindeki ölçüleri, özellikleri tespit etmeye çalışıyor. Şiir tekniğini öğreniyor. Şiir tekniğini öğrenerek yazdığı şiirleri de bir müddet sonra tekrar kontrol ediyor. Yine bir sıkıntı olduğunu görüyor. Noksanım nedir diye düşünürken şiirlerinde bilgi sıkıntısı olduğunu yani şiirin etkili olabilmesi için bilgiyle donanımlı olması gerektiğini anlıyor. Ondan sonra ilme dalıyor. Dönemindeki sağlık, tıp, matematikten bütün bilgilerle ilgili kendini yetiştirmeye çalışıyor. Daha sonra tekrar şiirlerini kontrol ediyor ki şiir tekniği oturdu. Şiirleri şiire benziyor. İçerisinde bilgi de var. Ama yine tuzsuz yemek gibi lezzet yok. İnsanı çarpan hususlar yok. Ne olabilir derken aşkın, duygunun, hissin oraya sinmemiş olduğunu fark ediyor. Ondan sonra da tasavvufa meylediyor."

Eski şiirin zirvesi: Fuzuli

🔹 İlmin olmadığı bir şiir eksiktir. Çünkü şiir kelimesi şuur ile bağdaşıktır. Aynı şekilde içerisinde aşk, derin sevgi bulunmayan şiir de noksandır. Öyleyse iyi bir şiir; ilim ve aşk konularına haiz, kuvvetli metindir.

Fuzuli kimdir?

🔹 Gerçek adı Mehmed bin Süleyman olan isim, rivayetlere göre 1480'lerde Bağdat yakınlarında bulunan El-Hille'de dünyaya gelir. "Aşk ve ıstırap şairi" olarak anılan Fuzuli, şiirlerinin yanı sıra felsefe, tıp, sosyoloji ve astronomi alanında verdiği eserlerle de dikkat çeker.

🔹 "Leyla ile Mecnun", "Beng ü Bade", "Hadikatü's-süeda", "Rind ve Zahid", "Sıhhat ve Maraz" ve "Muamma Risalesi", Fuzuli'nin eserlerindendir.

🔹 Naat türündeki meşhur şiiri ise "Su Kasidesi"dir. Hazreti Muhammed'e (SAV) duyduğu derin sevgisini, suya duyulan hasret ve aşk temalarını işler. Kesin tarihi bilinmemekle birlikte, rivayetlere göre 1556'da Kerbela'da vefat eder.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN