Sabahattin Ali'nin faili meçhul ölümü
Türk edebiyatının önemli yazarlarından Sabahattin Ali'nin, günümüzde ölümü üzerindeki sır perdesi hala kalkmadı. Ölümü üzerindeki iddiaların hala tartışıldığı yazarın günümüzde mezarının da nerede olduğu konusu kesinlik kazanmadı.
Giriş Tarihi: 02.04.2019
10:12
Güncelleme Tarihi: 02.04.2019
10:43
Maarif Vekâleti Talim Terbiye Dairesi'nde, Neşriyat Müdürlüğü'nde çalıştı. Ankara'da Almanca öğretmenliği, Ankara Devlet Konservatuarı'nda çevirmenlik, öğretmenlik, dramaturgluk yaptı. 1945'te bakanlık emrine alındı. 1946'da işsiz kaldığı dönemde Aziz Nesin'le birlikte "Marko Paşa" dergisini çıkarmaya başladı. Yayın yoluyla hakaret suçlamasıyla 3 ay hapse mahkûm edildi.
KÜRK MANTOLU MADONNA NASIL YAZILDI?
Günümüzde mezarının nerde olduğu kesin belli olmayan yazarın Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna adlı üç romanı bulunur. Sabahattin Ali, Türkçe öğretmenliği yaptığı yıllarda tekrar askere çağırılınca, asker maaşı evini geçindirmeye yetmedi. Yazarın bu yüzden de gazetelere yazı yazarak para kazanması gerekti. Geçim kaygısıyla yazılan ve Hakikat gazetesinde tefrika edilen Kürk Mantolu Madonna "Büyük Hikâye" başlığıyla 48 bölümde yayınlandı. Romanı burada tefrika etmesine rağmen, gazeteden hikâyesinin parasını da alamadı. Gerekçe olarak Sabahattin Ali'ye gazete sahibi Cemal Hakkı romanın beğenilmediğini söylemişti.
SABAHATTİN ALİ’NİN FAİLİ MEÇHUL ÖLÜMÜ
Bir ideaya göre Marko Paşa döneminden sonra yurt dışına gitmeyi isteyen Ali, pasaport verilmediği için kaçak yollarla yurt dışına çıkmayı planladı. Geçici nakliyecilik işleriyle de uğraşan Ali, Bulgaristan'a geçmek ve oradan Avrupa'ya ulaşmak amacıyla, peynir nakliyeciliği görüntüsü altında Edirne'ye doğru yola çıktı. 2 Nisan 1948'de sınırı geçerken kendisine rehberlik etmesi için anlaştığı Ali Ertekin tarafından Sazara köyü civarındaki ormanda öldürüldü. Bir diğer iddiaya göre, işkence görerek başından aldığı darbelerle ölmüş ve sonradan bu işkence vak'ası örtbas edilmek istendiği için kurşunlatıldı. Cenazesi ölümünden iki ay sonra Istranca Dağları eteğinde bir çoban tarafından bulundu.
TÜRK OCAĞI'NA NEDEN ÜYE OLDU?
Eserlerinde daha çok Marksist söylem görülen Sabahattin Ali hakkında Nihal Atsız'ın görüşleri şöyledir:
"Ben onu 1926-1927'de Türk Ocağı'nda tanıdım. Biz birkaç kişi, Türk Ocağı'nda "Kızıl Elma" diye ayrı bir oda açtırmıştık. Burada Ocak'ta aza olmayan genç mektepliler gelecek ve ülkü aşılanacaktı. O zaman Türk Ocakları'nda ırkçılık düşünceleri olmadığı için, Kızıl Elma'ya, Müslüman olmak şartıyla her ırktan vatandaşlar geliyordu. Muallim mektebinde talebe olan Sabahattin Ali de oraya gelenlerden biriydi. Lüzumundan pek fazla ve gürültü ile konuşan, ağır sözlere bile kızmayan ve herkesle laubali olan bu çocuk bir takım manzumeler yazıyor ve emsaline göre muvaffak oluyordu. Daima mübalağaya meyyal olan tabiatı dolayısıyla överken de hicvederken de şiddetli teşbihler yapıyor, etrafındakileri gülüyordu. Kendisini ilk gördüğüm zaman pek yüksekten konuştuğu için, talebe olduğunu öğrendiğim bu gence: "Siz Yüksek Muallim Mektebi'nden misiniz? Diye sormuştum. O hemen sırıtmış ve " Hayır alçak muallimdenim" diye cevap vermişti. Kızıl Elma odasında ekseriye Türkçülük meseleleri üzerine münakaşalar yapılırdı. İnanmış, ateşli gençlerin yaptığı bu münakaşalar daha genç olan talebeler üzerinde müessir oluyordu. Nitekim o zamana kadar hiçbir şey olmaya Sabahattin Ali 'de bile milletperverane şiirler yazmak isteği uyanmıştı."
Otuzlu yıllarda Nihal Atsız'ın yanında olan Sabahattin Ali, kırklı yıllarda Aziz Nesin'in, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa'sında, Mehmet Ali Aybar'ın Zincirli Hürriyet'inde yazdı. Resimli Ay'da ise Nazım Hikmet ve Zekeriya Sertel ile beraberdi. Beraber olduğu şahıslar değiştiyse de onun gerçek hayattan kaynaklanan olaylara dayalı hikâyelerindeki tenkitçi, hicivci üslubu hiç değişmedi. Sık sık takibata uğrayan yazılarını yazdığı yıllarda Hasan Ali Yücel de Maarif bakanıydı. Sırça Köşk isimli eseri ise 1947 de Bakanlık emriyle toplatıldı. Farklı coğrafyalarda bulunan Sabahattin Ali, çevresindeki insanları ve mekânları eserlerine iyi yansıtan bir yazardan biriydi. Yazarın eserlerindeki birçok kurgusal kahramanın gerçek hayattaki kişilerin yansımasıdı aynı zamanda.