Şehirlerin sembolü olmayı başaran dünyaca ünlü 25 yapı
Dünyanın en ünlü şehir simgeleri, birçok gezginin rotasında yer alıyor. Kimi zamansa sadece bu sembol yapıları görmek için yola çıkılıyor. Mimari güzellikleri ve tarihi yaşanmışlıkları ile şehrin ikonları olmuş yapıların kaç tanesini biliyorsunuz? Dünyanın dört bir yanından ünlü şehirlerin sembolü haline gelen 25 yapıyı sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 10.07.2019
13:28
Güncelleme Tarihi: 12.10.2019
15:26
Keops Piramidi, Khufu Piramidi ya da Büyük Piramit; günümüzde Mısır'ın başkenti Kahire'nin bir parçası olan Gize'yi çevreleyen antik "Gize mezar kenti"nde bulunan üç anıtsal piramitten en eski ve en büyük olanıdır.
Keops Piramidinin yüksekliği 138 metredir. Tepeden 10 metre kadar aşınmıştır. Bazıları 10-15 ton ağırlığında olan 2.300.000 adet blok taşın üst üste yığılmasıyla oluşturulmuştur. Bir kenarı 227 metre olan dörtgen tabanı 50.524 metrekarelik bir alanı kaplar.
Sidney Opera Evi, Sidney'in sembolü ve 20. yüzyılın en ünlü yapılarından biridir. Danimarkalı ünlü mimar Jørn Utzon bu eseriyle 2003 Pritzker Mimarlık Ödülünü kazanmıştır. UNESCO tarafından 2007 yılında Dünya Mirasları Listesine eklenmiştir.
1959'da Sydney'e bir opera binası yapmak için düzenlenen tasarım yarışmasına 32 ülkeden 222 kişi katıldı. Kazanan neredeyse hiç tanınmayan, 40'lı yaşlarında Hollandalı bir mimar, Joern Utzon oldu.
Diğer yarışmacıların çoğu gibi binanın yapılacağı yeri hiç görmeden, fotoğraflara bakarak çalışmıştı. Tasarımı, kısmen Sydney'in eşsiz güzellikteki limanında duran yatların yelkenlerinden, kısmen de Meksika'da gördüğü Maya ve Aztek tapınaklarından ilham almıştı.
Ürdün'de yer alan Petra Antik Kenti'nin geçmişi MÖ 400 yılına dayanıyor. Petra Antik Kenti, MÖ 400 ila M.S. 106 yılları arasında Nebatilerin başkentiydi. Nebatiler, Fırat ırmağından Kızıldeniz'e değin uzanan ve Suriye ile Arabistan arasındaki sınır bölgesini de kapsayan halktı. Deprem ve ekonomik sıkıntılar ortaya çıkınca, Petra ışıltısını kaybedip zaman içinde unutuldu.
Gizemli bir şekilde yüzyıllarca unutulan Petra Antik Kenti, 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından tekrar keşfedildi.
100 kilometre alana yayılan Petra Antik Kenti'nin ilk yapım amacı halen sırrını koruyor. Ancak son araştırmalar Petra'daki El-Hazne altında gizli bir bölüm olduğunu, burada kral mezarlarının yer aldığını kesin bir biçimde ortaya koydu.
Petra Antik Kent'teki tiyatro, tapınak, yerleşim alanı gibi tüm yapılar kireç taşından oyma olarak inşa edilmiştir. Blok kaya parçalarına oyulan tapınak, amfi tiyatro, mezarlar ve rölyefler Petra Antik Kenti'nin karakteristik özellikleridir.
2007 yılında açıklanan Dünyanın Yeni Yedi Harikası listesinde, Petra Antik Kenti de yer aldı. Petra Antik Kenti, 1985 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesinde koruma altında bulunuyor.
Brandenburg Kapısı Almanya'nın Berlin şehrinin ana sembollerinden biridir.
Batı Almanya, ittifak ülkelerinin desteği yanında serbest piyasa ekonomisi ve demokratik yapısıyla gelişti. Ekonomisi ve siyasi yapısı Sovyet sosyalist sistemine dayanan Doğu Almanya'nın gelişmemesi, buna karşılık Batı Almanya'nın refah seviyesinin yüksek olması nedeniyle 10 binlerce kişi Doğu'dan Batı'ya kaçmaya başladı.
Batı Almanya'ya kaçmak isteyenler bunun için en uygun kent olan Berlin'i kullanıyordu. Duvarın amacı Doğu Almanya halkının Batı Almanya'ya kaçmasını önlemekti birçok insan burada hayatını kaybetti.
Kule ismini, inşa ettiren firma olan Gustave Eiffel'den alır. Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir.
Aslında kulenin mimarı Gustave Eiffel değil, İsviçreli Maurice Koechlin 'in siparişi üzerine tasarlayan Stephen Sauvestre'dir. Kulenin, 7.739.401 Frank 31 Sent tutan inşaat masrafları, Gustave Eiffel'in tahminlerinin 1 milyon frank üstündedir. 1889 yılındaki açılış tarihden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4'ü çıkartılmıştır.
3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur.
Ancak kule, onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Bugün ise Eyfel Kulesi, en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu Demir Bayan olarak adlandırırlar.