Sessiz bir vedanın öyküsü: “Sessiz Gemi” şiiri
'Sessiz Gemi' Yahya Kemal'in en çok bilinen ve sevilen şiirleri arasında yer alır. Her daim ölüm teması ekseninde irdelenen Sessiz Gemi şiiri, arkasında çok özel bir hikayeyi barındırıyor. Halide Edip, 1949 yılındaki bir yazısında Yahya Kemal ve Nazım Hikmet'ten devrimizin en büyük iki şairi olarak bahseder. Peki Sessiz Gemi'nin bu çok özel hikayesinde, Yahya Kemal ve Nazım Hikmet'in yollarını kesiştiren nedir?
Giriş Tarihi: 25.12.2019
16:27
Güncelleme Tarihi: 01.11.2021
12:32
Tüm bu hoş vasıflarına rağmen eşiyle anlaşamayan ve evliliklerinde birtakım sarsıntılar yaşayan Celile Hanım, oğlunun hocası Yahya Kemal ile ders sonlarında sanat ve edebiyat hakkında derin sohbetlere giriyordu. Bu sohbetlerden fazlasıyla etkilenen Celile Hanım, kötü giden evliliğini daha fazla sürdüremedi ve eşinden boşandı.
Necip Fazıl'ın hocası Yahya Kemal'e söyledikleri
Yahya Kemal ve Celile Hanım'ın ilk zamanlar sessiz sakin yaşadığı bu aşk, zamanla Bahriye mektebinde duyulmaya başlandı. Yahya Kemal çıkan bu dedikodular yüzünden bir süre okula gidemedi, okula döndüğünde ise gelecekte "üstat" olarak anılacak öğrencisi Necip Fazıl'dan şu sözleri işitti:
"Hocam kibrit suyu içerek intihara kalkıştığınızı duyduk… Sınıfın bu durumdan duyduğu derin üzüntüyü size söylemek isterim…"
“Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.”
Necip Fazıl'ın yaptığı bu yorum ise cezasız kalmadı. Bahriye mektebi öğrencilerinin arasında yayılan bu durum elbette bir zaman sonra Nazım Hikmet'in de kulağına gitti. Nazım Hikmet, bu aşka olan tepkisini belli etmek için Yahya Kemal'in paltosunun cebine şu notu bırakır ve çok geçmeden ikilinin ilişkisi biter:
"Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz."
Yahya Kemal ve Celile Hanım arasındaki bu münasebete, Memet Fuat Nazım Hikmet isimli kitabında şu şekilde değinir:
"Hem Bahriye Mektebi'nde tarih hocası hem de evlerine gelip giden bir aile dostu olan ünlü şaire Nazım Hikmet büyük bir hayranlık duyar, yazdıklarını gösterip eleştirilerini alırdı. Aslında Yahya Kemal Celile Hanım'a aşıktı. Önceleri çok açıkça görünmeyen, dedikodular şeklinde kalan bu aşk, Celile Hanım eşinden ayrıldıktan sonra büsbütün alevlenmişti. Yahya Kemal'in bazı şiirlerine ilham veren bu büyük aşk ise 1916'dan 1919'a kadar sürmüştü. Şairin sevgisine karşılık bulamadığı için zehir içip intihara kalkışması söylentileri de vardı. Şairin Vüsal, Telakki, Erenköy'de Bahar, Eski Mektup gibi şiirlerini Celile Hanım için yazdığı bilinirdi. Dedikoduları duyunca çok öfkelenen Nazım'ın dövmek için kendisini aradığını öğrenen Yahya Kemal, söylenenlere göre evini değiştirmiş ve yeni adresini de uzun süre en yakınlarından bile gizlemişti."
Yahya Kemal, Celile Hanım'ı çok sevmesine ve Celile Hanım'ın çok istemesine rağmen bir türlü evliliğe yanaşmaz. Yazları Ada'ya giden Celile Hanım'ın sürekli yakınında olan Yahya Kemal şu cümleleri kurar: