Sezai Karakoç şiirinde Batı ve modernizm eleştirisi
"Sanat tutumum, dünya görüşümün bir bölümünden başka bir şey değildir." sözleriyle akıllara kazınan Sezai Karakoç, şiirlerinde modernizm ve Batı eleştirisine yer verir. İki medeniyeti birçok noktadan kıyaslayan Karakoç'a göre Batı yalnızca maddi unsurlarla örülü bir uygarlık anlayışı inşa etmiştir. Doğu ise bu tavrı eleştirmek ve karşı duruş sergilemek yerine pek çok açıdan Batı'nın mutlak üstünlüğünü kabul etmiştir. Karakoç, şiirlerinde bu anlayışı tenkit eder. İşte örneklerle Sezai Karakoç'un şiirinde Batı ve modernizm eleştirisi...
Giriş Tarihi: 22.01.2021
16:51
Güncelleme Tarihi: 17.04.2021
16:19
Sesli dinlemek için tıklayınız.
"EVİN ÖLÜMÜ" MEDENİYETİN ÖLÜMÜDÜR
📌Karakoç, Doğu'nun Batı'ya öykünmesini ilk olarak medeniyetimize yansıyan yönleriyle şiirlerinde ele alır. Doğu kendi kimliğinden ve medeniyetinden uzaklaşmış ve yeni dünyalara sürüklenmiştir. Evin ölümü bu temayı işleyen şiirlerden yalnızca biridir. Bu şiir, bir bakımına medeniyetin ölümünü simgeler. Çünkü bir medeniyet göstergesi olan büyük şehirlerin oluşumu evlerden başlar. Evlerde yaşanan hayatı ise kişilerin değer yargıları belirler. Kişinin karakterinin oluşumu, ana rahminden sonra evlerde şekillenir.
📌Şiirde annenin ölümüyle ev de ölür ve beraberinde getirdiği bütün değer yargıları yok olup gider.
"Anne gitti ve evler döndü yazlık otellere Anne gitti ve sular buruştu testilerde Artık çamaşırlar yıkansa da hep kirlidir Herkes salonda toplansa da kimse evde değildir Bir zamanlar anne açarken kapıyı Şimdi kimse yok kapayacak kapıyı".
Sezai Karakoç'un Hızırla yolculuğu: "Hızırla Kırk Saat"
ÖLÜMÜN CESUR KÖRFEZİ BALKONLAR
📌Karakoç'un ev imgesi üzerinden modernizm eleştirisi sunduğu en ünlü şiirlerden biri Balkon'dur. Mimari ve şehir yapılarının değişimi, modernitenin en yoğun biçimde gözlemlendiği alanlardan biridir.
BALKON ŞİİRİ
Çocuk düşerse ölür çünkü balkon Ölümün cesur körfezidir evlerde Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların Anneler anneler elleri balkonların demirinde
İçimde ve evlerde balkon Bir tabut kadar yer tutar Çamaşırlarınızı asarsınız hazır kefen Şezlongunuza uzanır ölü
Gelecek zamanlarda Ölüleri balkonlara gömecekler İnsan rahat etmeyecek Öldükten sonra da
Bana sormayın böyle nereye Koşa koşa gidiyorum Alnından öpmeye gidiyorum Evleri balkonsuz yapan mimarların
📌"Ölümün cesur körfezidir evlerde" balkonu tanımlayan bu dize oldukça önemlidir. Kent hayatı artık evlerde yeni bir mimari tarzı da beraberinde getirmiştir. Bu tarz, ölüme açılan en kolay kapıları da simgeler. Şair balkonlu evlerde yaşanan çocuk ölümlerinin altını çizmek için bu dizeleri kullanır.
📌Şiirin asıl teması, modern mimarinin insanlar üzerindeki olumsuz etkileridir. Balkon mimarisi Batılılaşmadan sonra hayatımıza girmiştir. Apartman kültürünün yaygınlaştığı, insanların daracık mekanlara sıkıştırılarak kendilerine bir hayat oluşturmalarının istendiği bu yeni mimari tarzda, balkon insanın dışarıyla olan temasını ve ölümü simgeler. Balkon bize ait olmayan bir medeniyetin unsurunu, bizzat hayatımızın içine dahil etmemizin bir sonucudur. Balkon, Karakoç'un şiirinde modern hayatın bütün açmazlarını ve çıkmazlarını gözler önüne seren önemli bir metafordur.
KENTLEŞME ÜZERİNDEN MODERNİZM ELEŞTİRİSİ
📌Sezai Karakoç'un kentleşme üzerinden sunduğu modernite eleştirilerden biri de "Ödünç Gece" isimli şiirdir.
ÖDÜNÇ GECE
"Bu şehir yerden bile ağır bu gece Altında bir tek ölü olsun kalmamış Ölenlerdir incelten hafifleten oysa Uçacakmış gibi yapan şehirleri"
📌Modernleşmenin dayattığı ilkelerden biri sanayileşme ve kentleşmedir. Kentleşme bir anlamda insanın tabiatından uzaklaşması hatta kopmasıdır. Medeniyetimiz ölüleriyle birlikte yaşayan şehir yapılarına sahiptir. Fakat yeni şehirleşme düzeninde mezarlıklar kent dışlarına itilmiştir. Bu da aslında bireyin gündelik yaşamından ölüm fikrini tamamen kovmak ve fani hayatın durmak bilmeyen koşturmasına kendisini kaptırması anlamına gelir.
BAZI MASALLAR MASUM DEĞİLDİR!
📌Karakoç'un tabiatı ve hayvanları olumladığı şiirlerinde de modernizm eleştirisi karşımıza çıkar. Bunlardan biri "Ateş Böceği Bir Meşaledir" şiiridir.
AĞUSTOS BÖCEĞİ BİR MEŞALEDİR
Ey masalcı adam iftira ettin sen Bu harikalar harikası böceğe Onu suçladın tembellikle En çalışkan onu görüyorum ben
📌Bu şiirde Batı'nın tüm dünyaya kabul ettirmeye çalıştırdığı La Fontain'in Ağustos Böceği ile Karınca fablındaki mesaja ironik bir yaklaşım vardır. Bu masalda aslında Batı'nın emperyalist fikirleri gizli bir şekilde işlenmeye çalışılır. Nitekim masala göre her canlı tek tip işlerde ve gece gündüz çalışmalı, canlıların tek meselesi maddi çıkarları doğrultusunda hareket ederek, durmadan biriktirmek olmalıdır. Batı'nın oluşturduğu bu şablona uymayanlar ise yok olmaya mahkumdur. İşte Karakoç, şiirinde bu masal kalıbını dolayısıyla Batı'nın zihniyetini yerle bir etmeye çalışır.
Sezai Karakoç'un İslam milleti
TABİATTAN KOPUŞ, YARATILIŞTAN UZAKLAŞMAYI İFADE EDER
📌İnsanın doğasından ve yaratılışından kopuşunu temsil eden şiirlerden biri de "İkinci Ayin" dir.
İKİNCİ AYİN
Toprağı fazla terk ediyoruz artık Trenlerle otobüslerle otomobillerle Yerden ayağını kesmiş uçaklar ve helikopterlerle Özüne aykırı devinmelerle İyice yorgun yeryüzü
Dinlenmesiz Kışsız ve baharsız Yazsız ve sonbaharsız Tekdüze cehennemler ve yapay cennetler titreyişinde
📌Topraktan yaratılmış olan insan, aslında uzaklaşıp kendisine modernizmin etkisiyle yeni bir kent hayatı kurmuştur. Sahicilikten uzak olan bu yeni yaşam tarzı bize yapay cennetler sunmaktadır. Karakoç'a göre gökyüzü dahi insanoğlunun eliyle uğrayan yıkımdan yorgun düşmüştür.