Sezai Karakoç’un Hızırla yolculuğu: “Hızırla Kırk Saat”
Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye Mevlana'dan divan şairlerine kadar pek çok ismin kaleminde şekillenen Hızır imgesi, edebiyatımızda kendisine önemli bir yer edindi. Geleneğin özünden faydalanan Sezai Karakoç, yazdığı Hızırla Kırk Saat başlıklı şiiriyle bu imgeye yepyeni bir boyut getirdi. Peki, Hızırla Kırk Saat şiirinin hikayesi neydi? Üstat, Hızırla yolculuğa çıktığı bu şiirde modern döneme dair hangi eleştirilerde bulundu?
Giriş Tarihi: 19.09.2020
16:43
Güncelleme Tarihi: 05.02.2023
10:32
"Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı Günlere geldim bunu bana öğretmediniz Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim Bunu bana söylemediniz İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler Bunu bana öğretmediniz Kardeşim İbrahim bana mermer putları Nasıl devireceğimi öğretmişti Ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım Ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz
Bir kentten daha geçtim Buğdayları yakıyorlardı Yedikleri pirinçti Birbirlerine açılan borular gibi üfürüyorlardı Sonra birbirlerinden borular gibi çıkıyorlardı Pirinçler gibi çoğalıyorlardı Atlarını yalnız atlarını cana yakın buldum Öpüp çıkıp gittim yelelerini"
📚 Bilhassa kitaptaki bu şiir, Hızırla yapılan tüm yolculuğun özeti gibidir.
HIZIRLA KIRK SAAT ŞİİRİNİN YAZILIŞ ÖYKÜSÜ
📚 Sezai Karakoç hatıralarında Hızırla Kırk Saat şiirinin nasıl yazıldığını şöyle anlatır:
"Hızırla Kırk Saat adlı, kırk bölümlü şiirimi 1967 yılı Mayıs ve Haziran aylarında, Yenikapı'da, deniz kenarında, kayalıklar arasındaki bir kır kahvesinde yazdım. Aşağı yukarı, kırk gün, akşamüzeri, bir iki saat, orda, deniz dalgalarının kıyıya çarpma seslerini dinleyerek ve her seferinde şiirin bir bölümünü yazarak kitabı tamamladım. Zaten, bu yüzdendir ki şiire Hızırla Kırk Saat ismini verdim: Sanki orada Hızır'a randevu vermiştim de her gidişimde, bu randevunun verimi ve armağanı olarak bir bölümle döndüm"
Sezai Karakoç'un Lili şiirinin öyküsü
📚 Bir düşünür olarak getirdiği tutarlı eleştirilerle tanınan Sezai Karakoç'un Hızırla Kırk Saat şiiri, bir modernizm eleştirisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
📚 Şiirine sitemli bir girişle başlayan Karakoç, "bunları bana öğretmediniz " diyerek mutlak bilginin eksikliğine dair bir göndermede bulunur. Ve sitemlerine devam eder üstat…
📚 "Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı" dizesi modern dönemin bir panoraması niteliğindedir. Okuyanı derinden etkileyen bu dizede, içinde yaşadığımız çağın en büyük problemlerinden biri dile getirilmiştir. Kadına verilen üstünlük, her daim ön plana çıkarılması onu belli noktalarda değersizleştirip bir obje haline getirmiştir. Karakoç bu noktaya dikkat çeker.
Sezai Karakoç'un İslam milleti
📚 Modernizm eleştirisi ilerleyen dizelerde ve şiirlerde de karşımıza çıkar:
İnsanlar teknoloji sayesinde ayaklarını yerden kesecek yöntemleri bulmuştur, havalarda uçarken; ölüm onları yerde yakalamıştır.
📚 Çünkü kendi elleriyle ürettikleri teknoloji çoğu zaman sonlarını getirmeye yetmiştir. Yüksek binalar dikip, "yüceliğe" yakınlaşarak "ölümsüzlük suyu" nu göklerde aramaya çalışan insanı her şekilde yeryüzünde ölüm yakalamıştır.