Sezai Karakoç'un kaleminden 'İslam'ın Dirilişi'
Ömrünü diriliş mücadelesine adamış Sezai Karakoç, edebiyatımızın en güçlü sesidir. Kendini 'diriliş eri' olarak adlandıran Karakoç mücadelesini şöyle açıklar: "Bir savaş var ve bu savaş sürüp gidecektir. Ölüme ya da dirilişe kadar." Sezai Karakoç'un, İslam ülkelerinin genel durumundan bahsedip Müslümanları birlik olmaya davet ettiği İslam'ın Dirilişi kitabından alıntıları derledik.
Giriş Tarihi: 24.12.2019
09:19
Güncelleme Tarihi: 24.04.2020
01:28
Çağımızdaki İslam savaşçısı da ya Bedir ya Uhud ya Hendek Savaşı'nı yapacaktır. Savaşlarımız, çok kısa süreli ihlaslarımıza karşı bir Bedir görünüşünü alıyorsa da, hemen arkasından Uhud'un kalın bir lav örtüsü gelip onu kaplıyor. Uhud savaşları vere vere Hendek modelinde yaklaştık.
Yeni yetişen kadro tam anlamıyla Batı'ya adapte olmuş bir kadrodur. İslam dünyasının her tarafında böyle bir adaptasyon nesli köşe başlarını tutmuştur. Bu nesiller öyle yetişmiş ve yetiştirilmiştir ki, Batılılardan çok kendi kültürümüze karşı koymakta, direnmekte, savaş açmaktadırlar.
İslam halklarının yeniden kendilerini bulmaları için, her şeyden önce, "İslam aydını''nın gelmesi, onun gelmesi için de, bir düşünce dirilişi şarttır. Düşünce dirilişi olmaksızın inançta diriliş gelişemez. İnanışta diriliş olmaksızın da duyuşta, duyarlılıkta, yani sanat ve edebiyatta diriliş başlayamaz.
Düşünce köklerimiz ve düşünce kaynaklarımız kireç bağlamış gibi, içine girdiğimiz hiçbir değişme oluşunu kritik edemiyoruz. Düşünce alanında tam bir aktarıcıyız. Hatta aktarmaya bile yetişemiyoruz.
Müslümanların kendine dönüşmesi, başka bir kültüre dönüşmelerinden daha güç ama tek kurtuluş umutları olacaktır. Bu ne bir doğal gelişmeyle ne de bir devrimle olacaktır. Bu, olsa olsa, üstün, derin ve samimi bir sesin çağrısıyla başlayan köklü bir dirilişle olur.