Bir roman, hikaye, şiir veya deneme okuduğumuzda, edebiyatın hayattan beslenen yönüne yakından şahitlik ederiz. Bilhassa bu türlerde, sosyal hayatta yer edinen olayların, kültürel ve dini yaşantıya dair inceliklerin ve ibadetlerin yer aldığını gördüğümüzde; edebiyatın yaşantımızın büyük bir parçasını kendisine göre nasıl estetik bir biçimde yorumladığına hayranlık duyarız. Ramazan, edebiyatımızda Ramazaniye isimli bir türün ortaya çıkmasına vesile olan bir aydır. Ramazan'ı eserlerine konu edinen edebiyatçılarımızın en önemlilerinden biri ise hiç şüphesiz orucu "diriliş mucizesi" olarak gören Sezai Karakoç'tur. Gelin, "Nerede o eski Ramazanlar?" sorusuna işlevsel bir cevap sunan Sezai Karakoç'un Ramazan algısına yakından bakalım…