Arama

Şiirinden ozanlık akan şair Cahit Külebi

Kendisini en çok Karacaoğlan'a yakın hisseden ve hatta "Karacaoğlan'ın bacanağı" olarak ifade eden Cahit Külebi, modern şiirimizin en önemli isimlerinden biriydi. Külebi, şiirlerinde Anadolu'yu ve Anadolu insanını ustalıkla anlatan şairler arasında yer aldı. Külebi'nin şiir dili, Anadolu insanının tarlada, harmanda çalışırken söyledikleri türkü kadar sıcak, içten ve bizdendi… Vefatının 25. yılında Cahit Külebi'nin yaşamı ve eserlerine dair soru ve cevapları derledik.

  • 4
  • 10
Cahit Külebi’ye göre şiir nedir?
Cahit Külebi’ye göre şiir nedir?

Şairin 1933'ten 1938'e kadar yazdığı şiirler "çıraklık devri eserleri" olarak tanımlanabilir, asıl şiir üslûbuna 1940'lı yıllarda kavuştu. Genellikle manzum eserler yazan ve şiirde yenileşme hareketinin öncülerinden biri olarak kabul edilen Cahit Külebi'nin ilk şiir kitabı "Adamın Biri" 1946'da çıktı. Bu kitaptan 3 yıl sonra 1949'da "Rüzgar" isimli kitabı, 1954'te de "Yeşeren Otlar" adlı kitabını yayınlayan usta edebiyatçının bu eseri 1955'te Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü'nü, "Yangın" adlı eseri ise 1985'te Yeditepe Şiir Armağanı'nı kazandı.

Külebi şiiri amacı ve hedefi yine kendisi olan söz sanatı biçiminde benimsedi. Ona göre şiir, insanın ana dili çalgısında söylediği bir türküydü. Külebi şiirde içinde günlük hayatın çeşitli görünümleri, ihsasları, ümitleri, kırılışları, sevinçleri ve hüzünleri yakalama peşindeydi. İnsanı, toplumu ve tabiatı tarihi derinlik ve felsefi boyutta yakalama endişesinden uzaktı.

Halk şiirlerinden yararlanarak çağdaş bir şiir oluşturan şair, yurt, insan ve doğa sevgisi konularını işledi. Şiirlerini kimi zaman romantik bir bakış açısı kimi zaman da realist bakış açısıyla yazdı

  • 5
  • 10
Şairin şiirini besleyen ana kaynaklar neydi?
Şairin şiirini besleyen ana kaynaklar neydi?

Cahit Külebi'nin şiirlerini oluşturan sadelik ve samimiliğin beslendiği kaynaklar halk edebiyatı ürünleriydi. Cahit Külebi'nin şiiri, gelenek çizgisine yakın, ferdi olmasının yanında aslında tümelde toplumsal meseleleri ihtiva eden, kendine has ve milli kaynaklardan fazlasıyla beslenen bir şiirdi.

Zira şair küçük yaşında Aşık Ceyhuni, Zileli Talibi, Erzurumlu Emrah, Niksarlı Bedri gibi aşıkların şiirleriyle tanıştı.Halk Şairlerini Koruma Derneği kuran aynı zamanda bu alanda önemli çalışmalar yapan Ahmet Kutsi Tecer'in öğrencisi olması da Külebi'nin şiirlerindeki halk edebiyatı etkisini gösteren unsurlar arasında yer aldı.

  • 6
  • 10
Cahit Külebi’yi yönünü Anadolu’ya çeviren diğer edebiyatçılardan ayıran özellikler neydi?
Cahit Külebi’yi yönünü Anadolu’ya çeviren diğer edebiyatçılardan ayıran özellikler neydi?

Anadolu'yu konu edinen romanlar ve şiirler Türk edebiyatında yaygınlıkla işlendi. Anadolu'ya yöneliş bilhassa Ulusçuluk akımının her alanda hâkim olması sebebiyle Milli edebiyat çerçevesinde artış gösterdi. 1912-13'li yıllarda ülkenin içinde bulunduğu durum açısından milli değerlere sahip çıkma isteği entelektüel kesimde de karşılığını buldu.

Bu dönem şiir anlayışında sadelik noktasında çoğunlukla halk edebiyatı esas alındı. Fakat dilde sadeleşme hareketleri çerçevesinde oluşturulan pek çok şiir, o dönemde dili sadeleştirmekten ziyade basitleştirmeye yönlendirdi. Şiir dilindeki ahenk kayboldu bunun yerine kuru, yavan, didaktik unsurlar şiirlerde göze çarpan unsur haline geldi.

İşte Cahit Külebi, böyle bir sanat anlayışı içinde 1917'de doğdu. Cahit Külebi Anadolu'yu tepeden gözlemleyerek ruhuna nüfuz edemeden şiir yazan şairlerden değil bizzat Anadolu'dan kopup gelmiş, o kültürle büyümüş bir sanatçıydı...Bu sebeple Anadolu insanına, yaşamlarına ve sorunlarına daha aşinaydı. Anadolu ve bilhassa doğduğu yer olan Tokat'ın Zile ilçesi, şairin şiirlerinde önemli bir yere sahip oldu. Şiirde ölçüyü ve kafiyeyi reddeden Orhan Veli dahi Külebi hakkında Ülkü dergisine yazdığı bir yazıda ''Şiirden her şeyi attım ama Külebinin şiirlerine bayılıyorum. Çünkü o halkın teşbihleri ile çok değişik bir hava da yazıyor'' demiştir.

Yaşadığı dönemlerin akımlarına bağlanmadan bağımsız olarak sanat yaşamını devam ettiren Külebi özgün bir sesti.

  • 7
  • 10
Hikaye isimli meşhur şiirinin yürek burkan yazılış öyküsü neydi?
Hikaye isimli meşhur şiirinin yürek burkan yazılış öyküsü neydi?

'Hikaye' Cahit Külebi'nin en bilinen ve sevilen şiirleri arasındadır.

Cahit Külebi, Fevzi Halıcı'ya bu şiirin hikayesini anlatır ve Halıcı 'Bir Şiir'in Hikayesi' isimli eserinde anlattığına göre olaylar şu şekilde gelişir: Cahit Külebi, 1944'te Tarih öğretmeni Süheyla Hanım ile evlenir. Antalya'ya tayinleri çıkan karı kocanın sade ve mütevazi bir yaşamları vardır. Oldukça titiz bir kişiliğe sahip olan Külebi, bir gün temizlik yapmak için masasını dağıtan eşine " Masamı elleme" diye bağırmasının ardından eşler arasında bir tartışma peyda olur. Tartışmanın ardından Süheyla Hanım küser, kapıyı çarpıp yatmaya gider. Cahit Külebi, bu olaylar neticesinde eşini kırdığı için çok üzülür ve bu olayı şu şekilde anlatır:

"Benim, inatçı tabiatım yüzünden, hiçten çıkmıştı tartışma.. Hissettiklerimi söyleyemezdim, yapımda var bu.. İşte Hikâye adlı şiirim o gece hem de yarım saat içinde ortaya çıkıverdi. Böylesine kısa zamanda şiir yazan birinin, elli yılı aşkın bir süre şiirle haşır neşir olmasına karşın yayımlanan şiirlerinin azlığı dikkat çekebilir. Açıklayayım. Bir şiir üzerinde çok çalıştığım için değil, o şiiri yaşadığım için diyebilirim. Az şiir yazmam, şiirde bilinçli bir titizlikten ileri gelmiyor. Yani ben şairin bir şiirini kuyumcu gibi işlemesi benzeri düşüncelere hiç kapılmadım. Kafamda birçok şey dolaştırıyorum, uykuyla uyanıklık arasında.. Yolda yürürken, yalnızken, her yerde o şiiri yaşarım.

Şöyle diyelim: Bir sözcükten, bir imgeden, bir düşünceden yola çıkıyorum. Bunu geliştiremezsem şiir yazamıyorum. Ama bu yola çıkışta biçimsel yönden bir kalıp oluşturabilirsem eğer, o şiiri yarım saatte, bir saatte yazarım. İşte o gece, eşimle kavga ettiğimiz o gece, içim içime sığmıyor, vicdan azabı çekiyordum. Kendimi suçlu buluyordum. Haksızlık etmiştim. Sabaha kadar uyuyamadım. Masamın başına oturup bir çırpıda Hikâye şiirimi yazdım. Eşim sabahleyin masanın üstündeki şiiri görünce eline aldı.. Mırıldanarak okudu:

"Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz
Al tut ellerimi, bebek,
Tut biraz"

Bana dönüp, Cahit, niye yazdın bu şiiri diye sordu. Tartıştık, kavga ettik ya deyince gülmeye başladı. Tabiatıyla her zaman olduğu gibi barışıp yolda tekrar tekrar Hikâye şiirini okuyarak okula gittik."

Cahit Külebi'nin 'Hikâye' şiirinin pişmanlıktan doğan öyküsü

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN