Sosyal izolasyonda okunabilecek 15 kitap önerisi
Çin'in Vuhan kentinden tüm dünyaya yayılan koronavirüs, binlerce kişinin ölümüne sebep oldu. Maalesef ülkemizde de görülen bu virüsten korunmanın ve yayılmasını önlemenin en etkili yolu ise sosyal izolasyondan geçiyor. Bu bilinçle binlerce insan, sosyal izolasyon ile hem kendini hem de sevdiklerini koruma altına aldı ve evlerinde yol arkadaşı olarak kitaplara yöneldi. Sizler için sosyal izolasyon sürecinde okurken yeni bir dünyaya doğru yelken açmanızı sağlayacak 15 hikaye kitabını derledik.
Giriş Tarihi: 23.03.2020
09:06
Güncelleme Tarihi: 29.03.2020
15:34
Çağdaş Türk hikâyeciliğine yepyeni bir çehre ve yerli bir boyut getiren Rasim Özdenören , hikâyelerinde bireyin bilinçaltı derinliğine inerek ruhsal çözümlemelerde bulunurken, susturulmuş ve bastırılmış duyguların dış dünyanın gerçekliğiyle çakışmamasından kaynaklanan insanlık trajedilerini, olayın sosyolojik, tarihsel, ekonomik temellerini de vererek doyumsuz bir üslûpla anlatır. Kesin ve köklü bir kültür değişiminin yaşandığı ülkede, bu değişimin kuşaklar arası iletişimsizliği nasıl derinleştirdiği, giderek nasıl kopma noktasına gittiği işlenirken insan olgusu sadece dış yapısı ve davranışlarıyla ele alınmaz; onun bilinçaltı boyutu ve zihinsel macerasının topografyası da ortaya çıkarılır. İmkânsız Öyküler, yazılış tarihi, biçim ve içerik olarak, kısacası her anlamıyla yeni öykülerden oluşuyor. Her biri yoğun dil işçiliğinin ürünü olan bu kısa, derinlikli ve vurucu hikâyeler , sadece Rasim Özdenören hikâyeciliğinde değil, Türk hikâyeciliğinde de yeni bir yol açacak gibi görünüyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
Cahit Zarifoğlu , çocuk kitabı yazarlığını açıklamaktan çekinmemiş, çocuk kitaplarını okuyanların yaşlarının büyük olmasına ise özel anlam yüklemiş bir yazardır. Cahit Zarifoğlu , İşaret Çocukları ile şair kimliğini ortaya koymuş, hep şair kalmış, günlüklerinde, hikâyelerinde , romanları ve çocuklar için yazdığı kitaplar ile radyo oyunlarında hep bu şair kimliğiyle görünmüştür. Zarifoğlu , çocuklar için yazmanın ayrı bir eda gerektirdiğini kabul etmemekle beraber, yine de bir ayırımın gerekli olduğunu kabul eder: "Çocuklara yazmanın, yazmak dediğimiz dehşetli olayı kolaylaştıran bir yanı var. Acılarını azaltıyor yazarın. Yazar kendini biraz daha rahat hissediyor. Çocukların safiyeti ve günahsızlıklarından gelen bir rahatlık bu. Belki de büyüklerin çekişmelerle dolu dünyasından bir kaçış."
Zarifoğlu, çocuklar için yazmayı ise ödev duygusuyla açıklar: Çocuklar için yazmakta, çocukça, katışıksız bir mutluluk vardır, bir görevin yerine getirilme duygusu ve tatmini vardır, bir sorumluluğa evet demenin kahramanlığı vardır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
İnsan ve toplum anlayışımızın çağdaşlaşması, dilimizin özleşmesi yolunda büyük atılımlar yapan I. Dünya Savaşı kuşağının Türk yazınında başlattığı gelişme içinde Memduh Şevket Esendal'ın önemli bir yeri vardır. Geniş ve çok yönlü gözlem gücüyle, yalın bir anlatımın ustaca birleştiği ilk seçkin ürünler Esendal'ın imzasını taşır. Bu yetkinliğin yanısıra hümanist bir duyarlığı sürekli ön planda tutarak, olay dokusunda temel toplumsal dinamikleri eksen alması, onu, özgün ve kalıcı bir sanat evreni yaratabilmiş büyük yazarlar düzeyine çıkarmaktadır.Eski kuşak okurlarının Memduh Şevket tiryakiliğine, artık yeni kuşaklar da katılmaya başladı. Bu, yazınımızda azımsanmayacak önemli bir olay. Memduh Şevket'in yapısından geliyor bu, biraz da. Çünkü o, hikâyelerini sadelik içinde, hiç gösterişe kapılmadan, olağanüstü bir alçakgönüllülükle yazmıştır. En derin sulara, gizlere, tatlara işte bu üstün beceriyle inebilmiştir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
Padişah kızı hastalandı ve yataklara düştü. Hastalanmasına rağmen yine gözüne bir damla uyku girmedi. Hiç konuşmuyor, hareket bile etmiyordu. Her gece farklı bir hekim sabaha kadar başında bekliyordu ama nafile, kimse kızın hastalığına çare bulamamıştı. Bir gün yaşlı, yabancı bir hekim geldi saraya. "Ben hastaya elimi sürmeden onu iyileştiririm, eğer iyileştiremezsem boynumu vurun!" dedi. Padişah, hekimi hemen kızın odasına götürmelerini emretti. Hekim uzun bir süre kızın yanında kaldı ve onu izledi. Sonra, "Bu kızın tek ilacı Sevgi Masalı'dır. Birinin mutlaka ona Sevgi Masalı'nı anlatması lazım. Bu masalı dinlerse hem iyileşir hem de rahatça uyuyabilir, " dedi.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
"Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada 'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım." İlk kez 1952'de yayımlanan hikâye kitabı "Son Kuşlar"da bir tür düş kırıklığı hissedilir. Toplumsal düzenin çirkinlikleri karşında direnen insanın yalnızlığını keşfeden Sait Faik, içimize insan sevgisi salmaya çaba göstermiştir. Bu çabanın önünde doyumsuz bir sevginin bulunup yitirilmişliği, tatmin edildikçe parlayıp alevlenen aşkın şifa bulmazlığı var gibidir. Yazar, anılan çabanın ileri bir noktası olarak "Son Kuşlar" kitabını yazmıştır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...