Arama

Sosyal izolasyonda okuyabileceğiniz 10 şiir ve şiir kitabı

Şiir, edebiyatımızın en kadim türlerinden biridir. Sözcüklerle güzel biçimler kurma sanatı olarak tanımlanan şiir, her dönemde duygularımıza ve düşüncelerimize hitap eder. Öyle ki İbn Sina söz ustalarını şöyle tanımlar "Şairler söz sultanlarıdır; hekimler saltanatlarını vücut üzerinde kurarlar; şairlerin dil güzelliği ruha zevk verir; hekimlerin öz verileri hastaları iyileştirir." Karantina günlerinde geçmişten günümüze okuyabileceğiniz 10 şiir ve şiir kitabını sizler için derledik.

  • 11
  • 20
Nuri Pakdil, Anneler ve Kudüsler
Nuri Pakdil, Anneler ve Kudüsler

Nuri Pakdil kimdir?

1934 yılında Kahramanmaraş'ta doğan Nuri Pakdil, İstanbul'un fethedildiği 29 Mayıs'ı da doğum günü olarak kabul eder. İlkokul çağlarından itibaren yazmaya başlayan yazar, ortaokula 3 yıl gecikmeli başladı. Maraş Lisesi'ni bitirdikten sonra 1959 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi'ni kazandı ve buradan mezun oldu. Hukuk müşavirliği ve DPT'de uzman olarak görev yapan Nuri Pakdil, Büyük Doğu ve ardından Diriliş Dergisi ile de güçlü bağlar kurdu. Diriliş Dergisi'nin yayına ara verildiği bir dönemde Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt ve Akif İnan ile birlikte Edebiyat Dergisi'ni yayınladılar. 1969 yılında yayın hayatına başlayan dergi 1984 yılının Aralık ayına kadar çıktı. Belirli aralıklarla dergiye ara veren Nuri Pakdil, toplamda 159 sayı çıkartmıştı.

15 maddede Nuri Pakdil

Oldukça dikkatli ve titiz biri olan Nuri Pakdil, Edebiyat Dergisi'ni çıkarırken, bir harf yanlış dizilse tekrar bastırırdı. Hatta bazı şiirlerini 200 kez yazdıktan sonra kitaba aldığı olurdu. Nuri Pakdil, Edebiyat Dergisi'nde yazanlara müstear isimler takmakla meşhurdu. Kendisinin de 16 farklı ismi vardı. En çok "Ebubekir Sonumut" adını kullanıyordu.

Şiirsel denemelerin, oyunların yazarı Nuri Pakdil'in dördüncü şiir kitabı olan 'Anneler ve Kudüsler', Edebiyat dergisinde, 1970- 1984 yılları arasında yayımlanan şiirlerinden oluşuyor. Nuri Pakdil şiirleri, anne lirizmi ile Kudüs gerçeği arasında gidip gelen gergin bir yay gibidir. Kâh lirik bir geyiktir sözcükler, kâh ateş hattındaki savaşçıdır. Kudüs, somut bir mekân olduğu kadar, soyut bir algıdır da. Onun için çoğuldur Kudüs ve anne. Anne Kudüs'tür, Kudüs de anne. Kudüs, Ulu Önder'in Gök Yolculuğu'nun, Miraç'ın mekanıdır. O yüzden Nuri Pakdil düşüncesinin, dolayısıyla Nuri Pakdil şiirinin metafizik yolculuğuna kaynaklık eden güçlü bir imgedir. Medeniyet haritasının da temel ve vazgeçilmez ayaklarından biri.

Şiirin tüm has damarlarında, tüm ana duvarlarında, tüm sağlam kolonlarında ideolojinin sarsılmaz biçimde var olduğu bir inşadır Nuri Pakdil şiiri. Bu inşada lirik bir kucaklama, sonsuz bir şefkat olarak sanatın tüm incelikleri de var.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın

  • 12
  • 20
Anneler ve Kudüsler
Anneler ve Kudüsler

Gel Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin

Anneler ve Kudüsler, Nuri Pakdil

  • 13
  • 20
Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi
Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi

Mevlana Celaleddin Rumi kimdir?

Mevlana, 30 Eylül 1207'de, günümüzde Afganistan'ın kuzeyinde bulunan Belh şehrinde dünyaya geldi. Asıl ismi Celaleddin Muhammed olan büyük düşünürün annesi Mümine Hatun, babası "Sultanü'l-ulema" yani "Alimler sultanı" diye tanınan Bahaeddin Veled, ağabeyi Alaaddin Muhammed ve kız kardeşi Fatıma Hatun'dur.

Hazreti Mevlana, Horasan'ın büyük alimlerinden olan Bahaeddin Veled ve ailesiyle, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrıldı. Yolculuk sırasında Nişabur şehrinde görüştükleri büyük sufi Ferüdüddin-i Attar, Mevlana'ya bir kitabını hediye etti ve Bahaeddin Veled'e "Bu çocuğu aziz tut. Çok geçmeyecek, dünyadaki aşıkların gönüllerine ateş salacak." dedi. Konya'ya gelene dek Mekke, Medine, Şam, Erzincan, Anadolu'nun muhtelif şehirleri ve son olarak da Karaman'da bir süre yaşadı.

İlahi aşka adanmış bir ömür

Belh'ten Konya'ya uzanan yolculuk boyunca konakladıkları yerlerde çeşitli alimlerden dersler alan Mevlana, Seyyid Burhaneddin'in isteği üzerine Halep ve Şam'da tahsil gördü. Seyyid Burhaneddin 9 yıllık eğitim sürecinin ardından Mevlana'ya halkı irşad ve öğretimle meşgul olması gerektiğini belirtti. Mevlana, 1240 yılından itibaren Konya'da dini ilimleri öğretmeye ve halkı irşad etmeye başladı.

Mevlana'nın 25 bin beyitlik mesnevisinin ilk 18 beytini, bizzat Mevlana Celaleddin Rumi kaleme aldı. Geri kalan beyitler ise Mevlana'nın, Hüsameddin Çelebi'ye yazdırdığı beyitlerdir.

Mevlana'nın Mesnevi-i Şerif'inin ilk 18 beyiti

Mesnevî-i Şerif'in özünün bu ilk 18 beyitte olduğu söylenir. Hüsameddin Çelebi, Mevlana Celaleddin Rumi'nin söylediklerinin kaybolmaması için kaleme almak ister. O da sarığının kenarından kâğıt çıkarır ve "Senin gönlüne düşen bizim de gönlümüze düşmüştür" der. Mevlevi büyükleri ebcet hesabına göre on sekiz rakamının "Hay" esmasına karşılık geldiğini söyler. Bu sayı aynı zamanda 18 bin aleme işaret eder.

Kitabı satın almak ve incelemek için tıklayın

  • 14
  • 20
Mesnevi
Mesnevi

Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned

Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîde end

Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk

Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir. İştiyâk derdini şerh edebilmem için, ayrılık acılarıyla şerha şerhâ olmuş bir kalp isterim.

  • 15
  • 20
Hafız-ı Şirazi, Hafız Divanı
Hafız-ı Şirazi, Hafız Divanı

Hafız-ı Şirazi kimdir?

Fars edebiyatının en büyük şairi sayılan, "Hodâ-yi şi'r" mertebesine çıkarılan Şemseddin Muhammed Hâce Hafız-ı Şirâzi geriye bıraktığı rindane ve lirik şiirleriyle bir çok şairi etkilemiş, şiirin, şairliğin rehberi olmuştur. Şiirlerinde Hâcû-yi Kirmânî'den, Sadî'den, Selman'dan, Zahîr-i Fâryâbî'den, Nizâmî-i Gencevî'den, Fahreddin-i Irâkî'den, Hayyam'dan etkilenmiştir.

Hafız-ı Şirazi'nin divanından beyitler

Hafız-ı Şirazi, İran edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilir. Divanı da Türkiye'de Mesnevi ve Gülistan'dan sonra en çok okunan Farsça eserdir. Öyle ki, eski dönemdeki insanlar, Hafız-ı Şirazi'nin divanından rastgele bir sayfa açıp karşılarına çıkan beyiti okurlardı.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN