Arama

Sosyal izolasyonda okuyabileceğiniz 20 e-kitap önerisi

Dünyayı sarsan koronavirüs salgınını sınırlamanın ve kontrol altına almanın en etkili yolu sosyal izolasyondan geçiyor. Bu bilinçle binlerce insan, evde kalarak hem kendini hem de sevdiklerini koruma altına aldı. Bu dönemi verimli atlatmanın yollarından biri ise kitaplardır. Sizler için sosyal izolasyonda okuyabileceğiniz 20 e-kitap önerisini derledik.

  • 15
  • 21

Türk edebiyatını şekillendirenler arasında çok önemli bir yeri olan Servet-i Fünun dergisinin kurucusu ve yayın yönetmeni Ahmet İhsan Tokgöz, döneminin önde gelen çevirmenlerinden biri olarak başta Jules Verne'in eserleri olmak üzere Batı edebiyatının birçok önemli yapıtını dilimize kazandırmıştır. Ahmet İhsan'ın romancı kimliği ise daha az bilinir. Kurgusu ve dünyasıyla döneminin edebî üretiminden farklı bir yerde duran Haver'de onun bu kimliğiyle ilk defa karşılaşacaksınız.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 16
  • 21
EYLÜL
EYLÜL

Suat ile Süreyya evli ve mutlu bir çifttir. Yaz için Boğaziçi'nde bir yalı kiralayan bu çifti, hem akrabaları hem de yakın dostları olan Necip sık sık ziyaret eder. Necip, Suat'ı diğer kadınlardan farklı görerek ona hayranlık duymaya başlar ve zamanla bu hayranlık artık vazgeçemeyeceği bir aşka dönüşür. Bu aşk, her birinin yaşamında büyük felaketlere neden olacak çıkmazları da beraberinde getirir.

"İlk psikolojik roman" olarak nitelendirilen Eylül'de Necip ile Suat'ın iç dünyalarına, bunalımlarına, dünya görüşlerine, çelişkilerine, gelgitlerine, çaresizliklerine ve yaşadıkları yasak aşkla toplumun ahlaki değer yargıları arasında kalmalarına geniş bir şekilde yer veren Mehmet Rauf, karakterlerin ruh hâllerini de uzun çözümlemelerle tahlil eder.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 17
  • 21
ASİLZADELER
ASİLZADELER

Edebiyatımızın küçük hikaye türünü devleştiren sanatçı Ömer Seyfettin, edebiyatı Anadolu'ya açan isimler arasında yer alıyor. Yazarın roman türüne yakınlığıyla dikkat çeken eserlerinden olan Asilzadeler, tüm sadeliğine rağmen her defasında tekrar anlamlandırılmaya değer satırlara ev sahipliği yapıyor.

Türk edebiyatında Maupasant tarzı olay hikayeciliğinin ölümsüz temsilcileri arasında yer alan Ömer Seyfettin, Asilzadeler kitabında okurlarına, kendi edebi birikimine açılan geniş bir pencere sunuyor. Dört ayrı metinden meydana gelen Asilzadeler'de, roman denemesi olarak da adlandırılan üç uzun hikaye ve bir öykü yer alıyor. Kitap, ana eleştirel teması olarak II. Meşrutiyet dönemi sonrasındaki yönelimleri konu ediniyor.

Farklı fikir çatışmalarının hakim olduğu trajik bir atmosfer altında, karakterini oldukça eğlenceli ve mizahi bir şekilde ele alan Ömer Seyfettin; aslında mevcut toplumsal durumun trajikomik bir hikaye olduğuna dikkat çekiyor. Kitabın başında o dönemin popüler tavırlarını benimseyen Efruz Bey, en sonunda ise toplum nezdinde ağır basan milliyetçilik düşüncelerine teslim oluyor.

Eserinin başında kitabını Efruz Bey karakterine ithaf ettiğini belirten Ömer Seyfettin, aslında bu karaktere benzeyen tüm dönem insanlarına hitapta bulunuyor. Giriş bölümündeki şu cümleler ise kitabın tüm satır aralarını okura açıkça sunuyor: "Herkes seni -bizzat kendi kadar- tanır, Efrus'cuğum. Bugün hiç kimse sana yabancı değildir; çünkü sen 'hepimiz' değilsen bile 'hepimizden bir parça'sın..."

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 18
  • 21
GİZLİ MABET
GİZLİ MABET

Gizli Mabet, Ömer Seyfettin'in 1919 yılında yazdığı ve yayımladığı bir öyküsüdür. Usta kalem, yaşadığı dönemin geleneksel dil ve edebiyat anlayışına bağlı kalmayan yenilikçi kişiliği ile düz yazımızın gelişme aşamasında büyük dönüşümler yarattı. "Tabii lisan, konuşulan lisandır." ilkesi üzerinde inatla durarak yalın bir anlatım kurdu.
Öykünün akışında sağladığı hızlılık, olay - kişi - çevre bağlantılarındaki doğallık ve en önemlisi ustalıkla yarattığı yergi havasıyla bugün de canlılığını koruyan eserler verdi. Döneminin eski dil beğenisine saplanıp kalan yazarlarını okunmaz duruma düşüren "zaman" onu haklı çıkardı.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 19
  • 21
MRS. DALLOWAY
MRS. DALLOWAY

Virginia Woolf'un 1925 yılında tamamladığı unutulmaz eseri Mrs. Dalloway, yazıldığı günden bu yana toplumsal normları derinden sarsan fırtınalar koparmaya devam ediyor. Woolf'un kendi kişilik buhranlarını yansıttığı bu eseri üç defa baştan kaleme aldı.

Virginia Woolf'un en konuşulan romanları arasında yer alan Mrs. Dalloway; ana kurgu olarak Clarissa Dalloway'in geçmişte yaptığı seçimler ve vazgeçişleri üzerinden ilerliyor.

Eserdeki olaylar, zaman olarak Birinci Dünya Savaşı'nın bitiş dönemini konu edinirken mekan olarak ise Londra'da geçiyor. Gerçek zaman olarak yalnızca bir günü kapsayan eserde, geri dönüş tekniğiyle farklı zamanlara yolculuk yapılıyor. Kitabın başlangıcında okurun karşısına, akşam evinde vereceği partiye hazırlık yaparken çıkan Clarissa Dalloway, okura kendini daha o esnada geçmişe yaptığı yolculuklarla tanıtmaya başlıyor.

Gençliğinde özgür ve hayalperest bir kadın olan Mrs. Dalloway, sonrasında bir aristokrat ile evlenerek burjuva yaşam tarzını benimsiyor. Mrs. Dalloway'in parti alışverişi esnasında, romana Septimus Smith de dahil oluyor. Bu iki karakter birbirini tanımıyor olmasına rağmen roman boyunca paralel hisler ve düşüncelerle ortak bir gün yaşıyor. Romanın diğer karakterleri olan Peter Walsh ve Sally Seton da Dalloway'in hayatında önemli izler bırakan iki ayrı karakter olarak okurun karşısına çıkıyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN