Sosyal izolasyonda okuyabileceğiniz 20 e-kitap önerisi
Dünyayı sarsan koronavirüs salgınını sınırlamanın ve kontrol altına almanın en etkili yolu sosyal izolasyondan geçiyor. Bu bilinçle binlerce insan, evde kalarak hem kendini hem de sevdiklerini koruma altına aldı. Bu dönemi verimli atlatmanın yollarından biri ise kitaplardır. Sizler için sosyal izolasyonda okuyabileceğiniz 20 e-kitap önerisini derledik.
Giriş Tarihi: 05.04.2020
15:45
Güncelleme Tarihi: 05.04.2020
16:06
Alev Alatlı, "Nasihatname" adını verdiği serisinde Batı medeniyetini Amerikan özelinde irdeler ve bir zihin detoksu yapar. Eserler, sadece ABD'yi ve Batı'yı irdelemekle kalmaz, yaşanan zulümlere de odaklanır; haksızlığa uğramış ötekilerin sesine, siyahiler ve Kızılderililerin uğradığı zulüme geniş yer verilir.
Alev Alatlı'nın Nasihatname'si
Hafazanallah'tan alıntılar
"Gelin, Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzyıllar önce sahneye konulan Yeni Dünya Düzeni'nin 'tek din' ilkesinin ete kemiğe büründürülmesi sürecinden söz edelim. Yeni Dünya Düzeni'nde mevzubahis olan 'tek din', Yahudilikle Hıristiyanlığın füzyonu olan Evangelizm'dir. Evangelizm'in ne olduğunu bilmezsek, Amerika Birleşik Devletleri'nin niye bu kadar ısrarla ve kayıtsız şartsız İsrail'i desteklediğini anlayamayız. ABD'nin Irak'ta, Orta Doğu'da, hatta Kara Afrika'da ne yapmak istediğini de doğru okuyamayız. Eski Ahit'te eritilmiş, tevhit edilmiş Hıristiyanlığın temellerinin daha 1867'de kurulan 'Kiliseler Konseyi' tarafından atıldığını bilesiniz. ABD'nin İsrail düşkünlüğü, jeopolitik çıkarların ya da daha şimdiden alternatif enerji kaynaklarıyla ikame edilme yolundaki petrolün ötesinde spiritüel bir tutkuya dönüşeli nicedir. Bir Amerikan Yerlileri eksikti diye düşünürüm, bir de Reis Tekumseh'in kemiklerinin sızladığını. Her neyse. Dilerim bari siz siz olun, Orhun Yazıtları'nı arada bir okuyun. Okuyun ki, 'kalıtımsal haslet' dedikleri üstenciliğin bizdeki karşılığının 'kut' olduğunu kendi gözlerinizle göresiniz ve 'Kutlu olsun' dileğimizin 'Tanrı'nın yolundan çıkılmasın' temennisi olduğunu idrak edesiniz. Bizde 'üstünlük' Kaan'da (veya Kağan'da veya Hakan'da veya Erkin'de veya...) değil, 'bilge, alp, adil ve erdemli' olandadır. Bilge Kaan töreye ters düşmeyegörsün, Tanrı 'kut'u geri alır. Bunun için denmiştir, sel gider, kum kalır, il gider, töre kalır."
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
"Ben niyet ettim ki bu hayatı; dünyaya niye geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi göndereni anlamadan terk etmeyeyim. Ah ne olurdu ki bu suallere ben ispatî veya inkârî birer cevab verebileyim!"
Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, dağılıp parçalanmış bir insanın tasavvufi olgunlaşma hikâyesini çok katmanlı edebi bir biçimle anlatırken okuru hayali ve hakiki yolculuklara çıkarıyor.
Âmak-ı Hayal: Rüya mı gerçek mi?
Tasavvufi, felsefi, sosyal ve fantastik olanın Türk edebiyatında benzeri görülmemiş bir karışımı olan A'mâk-ı Hayal'de akıl hastanelerinden mezarlıklara sayısız mekânı ziyaret edecek, yirminci yüzyılın başında Osmanlı toplumundaki düşünce tartışmaları ve inanç krizlerine dair izler bulacaksanız.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
"Dedem Korkut boy boyladı, soy soyladı. Bu Oğuzname'yi düzdü, koştu, söyledi. Görelim hânım , ne söyledi!"
Dede Korkut kimdir?
Eşsiz bir hazine değerinde olan Dede Korkut Hikayeleri, geçmiş ile gelecek arasındaki bağı güçlendiren önemli bir değerdi. Edebiyatımızın en eski eseri olan bu hikayeler, İslami düşünüş ve yaşayışa göre şekillendi. Hakkında birçok rivayet bulunan, hikayelerin anlatıcısı Korkut Ata, hakanların hocalığını yaptı. Türkçe konuşan ülkelerde birleştirici bir unsur olan Dede Korkut Hikayeleri, sözlü edebiyatımızın en eski ve önemli eserlerinden biridir.
Dede Korkut Kitabı, Oğuz Türklerinin yaşam biçimi, giyinişleri, aile ilişkileri, örf ve âdetleri üzerine benzersiz bir kaynaktır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
"Anadolu efeleri uşaklarıyla gezerler. Halbuki bu efe tek başına… Yanına uşak falan almaz. İşte bunun için köylü ona Yalnız Efe der. Onun korkusundan kazada kimse kötülük yapamazmış. Zenginlere haber gönderir, 'Falan fakire yardım ediniz. Falan öksüzü evlendiriniz, falan köprüyü yapınız. Falan köye bir mektep kurunuz,' gibi emirler verirmiş. Benim teyzem bir kere odundan gelirken onu görmüş. Anlatırdı: Arkasında erkek giysisi varmış, yamaçta namaz kılıyormuş. Peri gibi güzelmiş."
Ömer Seyfettin'in hazin hikayesi
Yalnız Efe, Ömer Seyfettin'in haksızlığa boyun eğmeyen, kendini yoksulları savunmaya adamış kahramanıdır. Yörük Efe, köylü tarafından sevilen, sayılan bir karakterdir. Aynı köyde yaşayan, zalimlikleriyle bilinen ve faiz yoluyla insanlara istediğini yapan Eseoğlu'dur. Yörük Efe, insanlara Eseoğlu'na bir zamanlar borç verdiğini ve borcunu alacağını söyler. İnsanlar bu durum karşısında ona engel olmak isterler fakat Yörük Efe kimseyi dinlemez ve Eseoğlu'nun yanına borcunu almaya gider. Burada Eseoğlu'nun emri ile kahyanın kardeşi tarafından öldürülür. Bu gelişmelerden sonra Yörük Efe'nin Kızı Kezban babasının öcünü almak ister. Başlangıçta yasal yollarla hakkını arayan Kezban bu arayıştan bir sonuç çıkmadığını görünce dağa çıkmaya karar verir ve halk tarafından Yalnız Efe olarak bilinmeye başlar. Kezban, babasının ölümünden sorumlu olan kişileri araştırmaya başlar ve sonunda da babasının katillerini bulur.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Yazar, bir zarfa Satranç adlı eserini koyarak onu Amerika'daki yayımcısına yolladı. Bu ses getiren eser öldükten 1942'de yayımlandı. Stefan Zweig, çok geniş bir psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmış ender yazarlardandır. Onun dünya edebiyatında bir biyografi yazarı olarak kazandığı haklı ünün temelinde de bu özelliği, yani yazarlığının yanı sıra çok usta bir psikolog olması yatar. New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir vapurda yolcular, dünya satranç şampiyonu Czentovic'in de onlarla birlikte yolculuk ettiğini öğrenince onunla oyun oynamak isterler. İlk oyunda, dünya şampiyonuna yenilen oyuncular; ikinci oyunda hiç beklemedikleri bir yardımla Czentovic'le berabere kalmayı başarırlar. Onlara yardım eden hamleler sonrasını zihninde hesaplayabilen adamın, satranç oyunundaki ustalığının öyküsü ise sıra dışı ve çok hüzünlüdür. Stefan Zweig'in sürgünde yazdığı, intiharından yalnızca günler önce yayımcısına ulaşan, sonuncu ve en tanınmış eserlerinden biri olan Satranç; tecrit altında bir insanın yaşadığı sıkıntıların boyutlarını güçlü bir anlatımla sunuyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.