Arama

Sözlü tarih ışığında Gaziantep'in görünmeyen hikayeleri

Sözlü tarih, geçmiş dönemlerde yaşanan olayları, deneyimleri ve hikayeleri o zamanın insanından dinleyerek kayıt altına almayı ifade eder. Toplumların belleğini korumaya yardımcı olan sözlü tarih, az bilinen veya kayıt altına alınmamış tarihsel olayları ve deneyimleri gün yüzüne çıkarır. Çalışmalara dair yazılı bir kaynak olan "Kadınların Dilinden Dündökümü: 1900'lerden 2000'lere Gaziantep" kitabı, bu amaçla kaleme alınır. Eser, Gaziantep'in görünmeyen hikayelerini sözlü tarih ışığında okuyucusu ile buluşturur.

DÜNDÖKÜMÜ NEYİ İFADE EDİYOR?

🔸 Vav TV'de yayınlanan Hayata Dokunmak programına konuk olan Sosyolog Yazar Fatma Barbarosoğlu ve Sosyolog Yazar Nazife Şişman, Gaziantep'in sözlü tarihine kaynaklık eden "Kadınların Dilinden Dündökümü" kitabı üzerine konuştu.

🔸 Fatma Barbarosoğlu, "Kadınların Dilinden Dündökümü" eserinin adı hakkında şunları ifade eder, "Tomris Uyar, sevdiğim bir öykücü. 1990'lı yıllarda Garaudy'nin de Müslüman olduğu yıllarda Tomris Uyar, evinde kabul etti bizi.Tomris Uyar'ın günlüklerini yayınladığı birkaç ciltlik "Gündökümü" eserine ilhamla "Dündökümü" aklıma geldi. Dündökümü pek çok imajinatif nüansı barındırıyor. Yağmur döktü dökecek, sebzeler döktü, kalıba dökmek vb.. Bizim her şeyi kuşatmaya çalıştığımız bu kitapta da "Dündökümü"nden daha iyi bir ifade karşılayamazdı. 1900'lerden 2000'lere kısmına gelirsek şimdi her birimiz kendimizi dedelerimizden, annelerimizden itibaren idrak ediyoruz. Tanıklarımızın en kemale ermiş yaşa sahip olanları 1930 doğumluydu. 1900'ler kısmı buradan geliyor. 2000'ler ise röportajı gerçekleştirdiğimiz zamana atıfla dünün ve bugünün hikayesini özetliyor."

Fatma Barbarosoğlu Kimdir?

Sosyolog-yazar Fatma Barbarosoğlu 1984 yılında İstanbul Üniversite Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü mezunudur. İlk hikayesi "Taş Bina", 1980 yılında Doğuş Edebiyat Dergisi'nde yayınlanmıştır. İkinci hikaye kitabı "Gün Akşamsızdır" ile Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2000 yılının "en iyi hikayecisi" seçilen Barbarosoğlu, toplumsal ve kadın merkezli yazılarıyla bilinmektedir.

Gaziantep ismi nereden gelir?

SÖZLÜ TARİH ÇALIŞMALARINDA NASIL BİR YOL İZLENİLİYOR?

🔸 Sözlü tarih çalışmaları, proje olarak 4 aşamadan oluşur. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:

1. Aşama: Araştırma planın yapılmasıdır. Burada ilk yapılması gereken konunun ve problemin saptanmasıdır. Ardından ön araştırma ve görüşme yapılacak örneklemin seçilmesi, soru formatının ve çerçevesinin hazırlanması gelir.

2. Aşama: Görüşmelerdir. Görüşme öncesi hazırlıklarda, görüşme sürecinde ve sonrasında dikkat edilmesi gereken belli kurallar vardır. Görüşmenin akışını ve doğru bilgi aktarımını aksatmamak için bu kurallara uyulması gerekmektedir. Aynı zamanda görüşme yapılan kişiye karşı sorumluluğu gerektiren etik kurallara da mutlaka riayet edilmelidir.

3. Aşama: Transkripsiyon yani görüşmelerin deşifresi yapılmalıdır. Teknik olarak basit bir iş gibi görünse de ağız ve lehçe farklılıklarının düzeltilmeden metne aktarılmasını gerektiren zahmetli bir iştir. Uluslararası Sözlü Tarih Derneği (IOHA), sözlü tarih çalışmaları ve arşivciliğe yönelik uluslararası teknik ve etik standartları belli aralıklarla yayınlamaktadır.

4. Aşama: Değerlendirme ve yazımdır. Görüşme sonunda araştırmacının aktarılanlara sadık kalarak görüşmenin öyküsünü kaleme aldığı aşamadır.

🔸 Barbarosoğlu, sözlü tarih çalışmalarında dinleme estetiğinin çok önemli olduğu vurgulayarak sözlerine şu şekilde devam eder, "En önemlisi dinleme estetiğini muhafaza etmek ve aktif dinlemeyi sürdürmek. İnsanlar geçmişe çağrışımlarla döner. Aktif dinleme olmadığında o çağrışımlar kesilir ya da sizi hiç ilgilendirmeyecek damarlarda akmaya başlar. Dinleyen kişinin odağını iyi tespit etmesi gerekiyor. "Karşısındaki kişinin hayat tecrübesinde neler var , yaşadığı dönemde hangi sosyal olaylar olmuş veyahut musiki ile alakası nedir? 1950'lerin Gaziantep'inde neler vardı, şehir hayatı nasıldı?" Tüm bunları bilmezsek anlatıcıyı dinlerken boşluğa düşeriz. Biz boşluğa düşersek anlatıcı komşusuna anlatır gibi anlatmaya başlar ya da şikayetlerinden bahsedebilir. Çalışmaya başlamadan önce günlerce mahalleleri çalıştık."

SÖZLÜ TARİH ÇALIŞMALARINDA YAŞANAN ZORLUKLAR

🔸Sözlü tarih çalışmalarında kaynağa erişmek ilk ve en büyük zorluktur. Görüşme yapılacak kişilerin bulunup rızalarının alınması, hafıza hataları ve araştırmacının objektif olması, dil ve kültürel farklılıklar gibi çeşitli zorlukları olan bu yöntemde araştırmacılar gizlilik ve etik gibi konularda da çok dikkatli olmalıdır.

🔸 Kitabı yazarken yaşadıkları en büyük zorluğun, her kesimi temsil eden tanıkları bulmak olduğunu belirten Nazife Şişman, "Maalesef her kesimi temsil eden profil bulamadık. Müslüman profilindeki kadınlara ulaşamadık. Kendileri ya da bazılarının evlatları, mahremiyet endişesi ile kabul etmedi. Müslüman kadınların hikayesini tarihte de göremiyoruz. Bugün de geleceğe ne kadar kalacak bilmiyorum.." der.

🔸 Şişman'ın ardından "Biz bu çalışmada duyguların tarihini muhafaza etmek için inanılmaz bir çaba sarfettik." ifadesini kullanan Barbarosoğlu, inanılmaz hikayelerle karşılaştıklarını ve bu tip çalışmalarda duyguyu zapt etme kısmının çok önemli olduğunu ifade etti.

Nazife Şişman Kimdir?

1963 yılında Gerede'de doğan Nazife Şişman, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra Sosyoloji alanında yüksek lisans yaptı. Modern zamanda müslüman kadın kimliği, kültürel karşılaşmalar, gündelik hayat ve dijital kültür gibi konuları merkeze alan yazılar yazar.

Haçlılar'a diz çöktüren sultan: Şecerüddür

AYNI TARİHLER ARASINDA DOĞUP BÜYÜMÜŞ İNSANLARA DAİR

🔸 Birinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkisinin ardından toparlanmaya çalışan Türk halkı, çeşitli ekonomik ve toplumsal değişikliklerin de eşiğindedir. Köylü ve kentli sınıfının oluşmaya başladığı bu dönemde ekonominin temelini tarım oluşturur. Köylü nüfusta, kadınların çoğunluğunun tarım sektöründe düşük gelirlerle çalıştırılması, kadınların mülkiyet ve işletme konularında sınırlı hakları olması kentli ve aileden varlıklı kadınlara kıyasla toplumsal bir eşitsizliğe sebep olur.

🔸 Kitap üzerine yaptıkları araştırmaları esnasında çok farklı hayat hikayelerine tanıklık ettiklerini belirten Barbarosoğlu, "Yüz felci geçirmiş bir hanımı ziyaret ettik. Ne dediği anlaşılamıyordu. Gelini bize eşlik ederek yardımcı oldu. Onun hayat hikayesi de çok ağırdı. İşte burada, aynı zamanı yaşayan kadınların bir tarafta üst gelir seviyesinde çok güzel hayatları olmuş, diğer tarafta da aç yatanları görüyoruz. Eşinden habersiz, aradaki duvarın dokusunu bozup eli sığacak yerden yan taraftaki yetimlere, kendi lokmasının yarısını vermeye çalışan bir kadın kimliği var" ifadelerini kullanır.

  • 10
  • 10

KABUL GÜNLERİ

🔸 Kadınların, toplumsal değişimlere rağmen sürdürdükleri sosyal etkileşimlerini artırdıkları toplantılar, Cumhuriyet'in erken dönemlerinden beri görülen bir uygulamadır. Her yörede ve zamanda farklı isimlerle sürdürülen bu toplantılar, Gaziantep'te "kabul günleri" olarak adlandırılır.

🔸 Antep'in yöresel geleneği kabul günlerine dair konuşan Barbarosoğlu, bu aktivitenin sosyalliğin bir ürünü olduğunu söyleyer ve ekler, "İnsanların belirli kabul günleri olurdu ve bunu duyururlardı. Kabul günlerine yeni bir arkadaşınızı alıp gidebilirdiniz. Çünkü insanlar yeni biriyle tanışmanın heyecanını duyardı. Bu da kadınların farklı bir sosyalleşme mecrası. Hatta şöyle ifadeleri var "Her şeyimi de yaptım, kabulüme de gittim."

🔸 "Dündökümü" kitabı, unutulan hikayeleri gün yüzüne çıkarır ve geçmişin izlerini bugüne taşır. Maziden ilham alarak şehirlerin geleceğini şekillendiren sözlü tarih çalışmaları, tarihi kaynak olarak önemli bir yere sahiptir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN