Tanpınar’ın en zorlanarak yazdığı kitap: Beş Şehir
Ahmet Hamdi Tanpınar, roman, şiir, öykü, deneme gibi edebiyatın hemen hemen bütün türleriyle eserler veren modern Türk edebiyatının kurucu isimlerinden biridir. Tanpınar, "mutlak kısırlıkla, mutlak yazmak hevesinin bir mahsulü" olarak tanımladığı Beş Şehir eserinde medeniyet arayışının izini, şehirlerin tarihinde ve bu tarihi oluşturan toplumsal bellekte sürer. Biz de Tanpınar'ın medeniyet tasavvurunun izini sürmek adına Beş Şehir eserini siz Fikriyat okurları için tahlil ettik.
Giriş Tarihi: 28.12.2019
10:30
Güncelleme Tarihi: 28.12.2019
11:52
Kitaptaki beş şehrin ortak özelliği
Kitaptaki beş şehrin hikâyesi veya tasviri, tanıtılması için söylenebilecek ortak özellik, eskinin büyük değerleriyle geleceğe uzanan Türk şehirlerinin tarihi ve kültürel maceralarını ve ümitlerini aksettirmesidir. Böylece Ankara'da Roma İmparatorluğu'ndan Selçuklu ve Osmanlı'ya, Erzurum'da yakın devir tarihinden günümüze, Konya'da Selçuklu'dan Osmanlı'ya, Bursa'da Osmanlı'dan aktüel tarihe, nihayet İstanbul'da Bizans'tan Osmanlı'ya, sürekliliğini kaybetmeyen ve kopmayan bir süreç içinde devamlı ve zihnî bir gidiş geliş bütün bu medeniyetlerin, sanat eserlerinin, hayat tarzlarının, kültürlerinin, insanlarının mukayeseleri imkânını verir.
Beş Şehir'in 'imtidad' fikri ile bağlantısı
Tanpınar, İmparatorluk'tan Cumhuriyet'e geçiş devrinde yaşamıştır. Bu sebeple toplumsal kırılmaların, değişimlerin, ikilemlerin olduğu bir dönemde sanatını ortaya koymuştur. Tanpınar, Beş Şehir'de ; Tanzimat'tan itibaren değişen zihniyetle beraber yaşanan tüm bu değişimleri, İstanbul başta olmak üzere toplam 4 şehiri, tarihi bir dekor içerisinde anlatır. Bunu yaparken Tanpınar'ın bakış açısını şekillendiren en önemli nokta; değişen içinde değişmeyeni aramak yani "imtidat" fikridir. Tanpınar, bu "süreklilik", "devamlılık" fikri üzerinden medeniyet, tarih, şehir kavramlarını açıklamaya çalışır.
Beş Şehir yalnızca bir şehir monografisi değildir. Bunlarda, salt tarih bilgisinden ziyade tarih kültürü, sanat tarihi tasvirlerinden çok sanatkâr sezgisi, bir sosyal yapının incelenmesi yerine de insani değerlerin ön planda tutulduğu görülür. Diğer bir özelliği ise ansiklopedik bilgiye değil yazarının gözlemlerine dayanmasıdır. Hayatının büyük bir bölümünü İstanbul'da geçirmiş olan Tanpınar, kitabında anlattığı şehirlerin her birinde en az iki yıl veya daha fazla bir süre kalmış, oranın tarihi, mimarisi, günlük yaşayışı, insanları ile bir âlim gibi değil fakat bir dost gibi âdeta haşir neşir olmuştur.
Beş Şehir'in en zengin bölümü İstanbul bölümüdür. İstanbul'a dair her unsur yazarın hatıralarıyla beslenerek ve bütünleşerek aktarılır. Tanpınar bu bölümde, medeniyetin bütünü oluşturan küçük küçük parçalar üzerinde durur. İstanbul'a şehir hüviyetini veren, tarih kimliğini kazandıran ve terkibi oluşturanın Müslümanlık ve Osmanlı İmparatorluğu olduğunu düşünür.
Tanpınar, Tanzimat öncesi ve sonrasındaki İstanbul yaşantısından örnekler vererek değişen unsurları bize göstermeye çalışır. "Her büyük şehir nesinden nesile değişir. Fakat İstanbul başka türlü değişti." İstanbul'daki değişimi şehrin "hüviyetinden tamamen çıkması " olarak değerlendirir.
İstanbul'a zenginlik bahşeden Türk mimarisi
"Bir medeniyetten öbürüne geçerken, yahut düpedüz yaşarken kaybolan şeylerin yanı başında zamana hükmeden gerçek saltanatlar da vardır. Bir kültürün asıl şerefli tarafı da onlar vasıtasıyla ruhlara değişmez renklerini giydirmesidir. İstanbul'da ta fetih günlerinden beri başlayan bir mimari nesillerle beraber yaşıyor."
Tanpınar'a göre İstanbul'a zenginlik bahşeden Türk mimarisi, fetihten günümüze kadar kültürel devamlılığın en büyük göstergesidir. Çağlar, fikirler, insanlar bu değişikliğe tabi olsa da bu milletin ruhunu aksettiren mimari devam zincirinin bir halkasıdır.