Arama

Türk edebiyatına pitoresk bakış

Bugün teknolojinin gelişmesiyle beraber görüntü ve yazıyı birbirinden ayrı düşünemez olduk. Bu ifade ortaklığının tarihine dönüp bakığımızda hem faydacı hem de estetik kaygılar görürüz. Sanat kaygısıyla güzel manzaraların yazıya aktarılırken bir tablo gibi tasvir edilmesi pitoresk olarak tanımlanır. Farklı disiplinlerde başka anlamlara bağlansa da pitoresk, çoğu zaman güzel ve esrarengiz çağrışımlar için kullanılmıştır. Bu çok yönlü kavramı Türk edebiyatı bağlamında örneklerle ele aldık.

🔹Tevfik Fikret "Seza" şiirinde bir tabiat manzarasıyla karşımıza çıkar. Yeşil dikenler içinden, yosunlu bir yardan denizin kenarına inilmiştir. Sahili süsleyen ağaçlardan sedefli parlak kumlara titrek ince bir gölge yağacaktır. Bu gölgelik Seza'nın beğendiği gölgeliktir, buradan hayalini dalgalara katacaktır. Bu tabiat tablosunun uzağında Heybeli'nin tam ucunda, martı gibi kanat açmış bir beyaz yelkenli yer almaktadır. Güneş, doğmaya başlamamış kadar mahmurdur ve pamuk bulutların üstünde huzur eyliyordur.

Türk Şiirine Aynadan Bakmak

🔹 Mehmet Kaplan'a göre Tevfik Fikret'in şiirlerinde pitoresk üslup bir araç iken Cenap Şehabettin'in şiirlerinde amaç haline gelir. Tevfik Fikret'te gördüğümüz pitoresk endişe, Cenap Şehabettin'de bulunmaz. O, gerçekten de kelimelerle tablo çizmek için pitoresk üslubu benimsemiştir.

🔹Elhan-ı Şita şiirinde de Cenap Şehabettin'in gerçekten kar yağarken yaşanan o büyülü dakikaları tablolaştırdığını görürüz.

"Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş;
Eşini gâib eyleyen bir kuş
Gibi kar
Karlar (…)
Ey uçarken düşüp ölen kelebek (…)
Gittiniz gittiniz siz ey mürgân,
Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar;"

(Cenab Şehabettin, Elhan-ı Şita)

Servet-i Fünun dergisinin şaşırtıcı anketi

🔹Refik Halit Karay, iyi bir gazeteci olmasının yanı sıra üretken bir edipti. O günün sosyal meselelerini bazen romanlarına konu eder bazense müstear isimlerle gazetede eleştirirdi. Nükteli ve kıvrak bir dile sahip olan Karay, aynı zamanda bir Türkçe virtüözüdür. Dili çok iyi kullanır, Türkçesi temiz ve yalındır.

🔹Usta yazarın aslında bir sistem ve toplum eleştirisi niteliğinde olan Şeftali Bahçeleri hikâyesinin girişinde yaptığı tasvirler ise bizi turuncu-yeşil ve rehavet uyandıran bir tablonun içine çeker.

«Irmağa giden yol, kasabadan kurtulunca, göz alabildiğine uzanan sayısız şeftali bahçeleri arasından geçerdi. Haziran içinde bile taşkın dere ayaklarının çamurlu, ıslak tuttuğu bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, kızgın güneş, ağaçların tepelerinde meyvaları pişirirken, rutubetli toprakta birbiri arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı. Suların serinliği, taze ot kokusu, gölgelik ve bereket içinde bahar, bu bahçelerde tâ kışa kadar uzanıp giderdi. »

(Refik Halit Karay, Şeftali Bahçeleri)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN