Türk edebiyatında önemli bir motif: Kerbela
Kerbela, İslam tarihinin en acı hadiselerinden biridir. Yüzyıllar boyu Müslümanların kalbinde kanayan bir yara, sönmeyen bir ateş, hiç dinmeyen bir acıdır. Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin'in 72 yakını ile birlikte haince şehit edilmesi, Arap, Fars ve Türk kültürünün hakim olduğu İslam dünyasında pek çok eserle dile getirilmiştir. Türk edebiyatında Hz. Hüseyin ve Kerbela hadisesi önemli bir motif olarak yer alır. Fuzuli, Şah Hatayi, Necip Fazıl ve Turgut Uyar gibi pek çok isim Kerbela olayını kaleme almıştır.
Giriş Tarihi: 29.08.2020
18:30
Sesli dinlemek için tıklayınız.
HZ. HÜSEYİN’İN HAYATI MENKIBEVİ BİR HÜVİYET KAZANDI
Kerbelâ hadisesinin meydana geldiği asırdan itibaren Hz. Hüseyin'in hayatı efsanevi ve menkıbevi bir hüviyet kazandı.
Özellikle Şiî müelliflerin mezhebi gayretleriyle abartılarak anlatılan şehadetinin hikâyesi yüzyıllarca yazılarak okundu, anlatıldı ve dinlendi; ismi etrafında yeni birtakım inançlar gelişip yayıldı.
KERBELA HAKKINDA MERSİYE VE MANZUMELER YAZILDI
Kerbelâ Türk edebiyatının da en çok ilgilendiği konular arasında yer aldı, müstakil mersiyeler dışında mecaz ve teşbihlerin konuları arasına girdi.
Genel olarak dinî-tasavvufî Türk edebiyatında, özellikle de Alevîlik-Bektaşîlik gibi zümre edebiyatlarıyla divan, halk ve âşık edebiyatında Kerbelâ hadisesiyle ilgili olarak müstakil eserler, mersiye ve manzumeler telif edildi.
DİVAN ŞAİRLERİNDEN HALK ÂŞIKLARINA…
Ayrıca başta divan şairleri olmak üzere konuya eğilen sanatkârların, halk âşıklarının his ve hayal dünyalarının ortaya konmasında Kerbelâ adı önemli bir mazmuna dönüştü. Türk edebiyatında Kerbelâ olayını ele alan lirik eserlerin pek çoğu manzum olmakla birlikte manzum-mensur karışık ve sadece mensur eserler de kaleme alındı.
Bunlardan mesnevi, kaside, gazel, terciibend, terkibibend, rubâî, tuyuğ, ilâhi, koşma gibi aruzla yazılanlarda "fâilâtün fâilâtün fâilün" gibi halk zihninde yerleşmiş vezinlerin kullanıldığı görülür.
Hz. Hüseyin nasıl şehit edildi? Hz. Hüseyin'in hayatı...
KERBELA FAZİLETLİ BİR MEKÂN OLARAK GÖRÜLÜRDÜ
Gerek divan şiiri gerek tekke ve saz şiiri geleneğinde Hz. Hüseyin'e revâ görülen muamelenin lirik ve trajik bir üslûpla anlatıldığı bütün eserlerin ortak özelliklerinden biri Kerbelâ'nın kutsal bir bölge olarak anılması, diğeri de Ehl-i beyt ile Kerbelâ arasında bir bütünlük oluşturulmaya çalışılmasıdır.
Şairlerin bu olayla ilgili duygu ve düşünceleri halk nazarında Kerbelâ'nın faziletli bir mekân olması fikrini beslemiş, hakkında efsanevî ve menkıbevî rivayetlerin teşekkül etmesini sağlamıştır.
‘GÖZÜ SÜRME DİYE ÇEKİLECEK BİR TOPRAK’
Kerbelâ için şiir yazan, buradaki tarihî hadiseleri mersiye yahut ağıda dönüştüren hemen her şair manzumesinin sonunda Kerbelâ için de bir duada bulunmayı ihmal etmez.
Zaman zaman "deşt, sahra, çöl" gibi olumsuz adlandırmalar ön plana çıkarılıp bir mahrumiyet bölgesi olarak ifade edilen Kerbelâ aynı zamanda Hz. Hüseyin ile Ehl-i beyt'in kanını taşıdığı için gözlere sürme diye çekilecek bir toprak olarak da anılır.