Türk edebiyatının 20 şaheseri
Yazılı kültür birikimine sahip tüm milletler, asırlar boyunca hafızalardan silinmeyen, her okunduğunda ayrı haz veren, kendinden sonra gelen eserleri de etkileyen yapıtlar meydana getirmişlerdir. İşte sizler için Türk edebiyatından 20 şaheseri derledik.
Giriş Tarihi: 09.07.2019
08:44
Güncelleme Tarihi: 09.07.2019
09:36
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa
Peyami Safa'nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında "insan ruhunun derinliklerinde ve labirentlerinde dolaşan ilk roman" olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar dediği gibi, "acının ve ıstırabın yegâne kitabı" olarak hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna delil gösterilebilecek kudrette bir eserdir.
Romanın genç kahramanı, ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünür ve en nihayetinde havadar bir ortamda, stresten uzak bir istirahat dönemi geçirmesi gerektiğine ikna edilir. Ancak, gerek akrabaları olan bir Paşa'nın Erenköyü'ndeki köşkünde misafir kaldığı dönemde, gerekse kendi evi ve hastaneye gidiş gelişlerinde şuurunu adeta bir facia atmosferinde yoğurur. Peyami Safa'nın çocukluk ve gençlik dönemlerinden fazlasıyla izler taşıyan roman, hem umudu ve umutsuzluğu, hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından insanın eşsiz bir tarifini sunuyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Bu ülke, Cemil Meriç'in "aynı kaynaktan fışkırdılar" dediği eserler dizisinin önemli bir halkasıdır. "Bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin vicdanı olmak, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak" isteği Cemil Meriç'in düşünme ve yazma çabasına her zaman yön vermiştir. Elinizdeki kitap bu isteğin belki de en fazla berraklaştığı eserdir: "Bu sayfalarda, hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim: etimin eti, kemiğimin kemiği." Bu özgün fikir adamının sürekli etrafında, içinde dolandığı Doğu-Batı sorunu yanında, özellikle sol-sağ kutuplaşmasına ve kalıplaşmasına ilişkin önemli tesbitlerini ve aforizmalarını içeriyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Vesiletü'n-Necat Mevlid-i Şerif - Süleyman Çelebi
Süleyman Çelebi'nin bu eseri, Aruzun "fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbıyla yazılan eser, on bir nüshası karşılaştırılarak elde edilen metnine göre 768 beyit olup on altı babdan meydana gelmektedir. Eser, asıl isminden ziyade yazma nüshaları genellikle "mevlid / mevlüd" başlığını taşıdığından, hatta bazan "mevlûd" şeklinde yazıldığından "mevlid" veya "mevlüd" olarak tanınmaktadır.
Müellifin ifadeleri dinî heyecanına bağlı olarak gelişip zenginleşmiş ve ona dönemin çizgisini aşan şahsî ve sanatlı özel bir üslûp kazandırmıştır. Bu sebeple Vesîletü'n-necât'ta motiflerin ve edebî sanatların kullanılışı yazarına mahsus olup tamamen orijinaldir. İfadeler halka yönelik konularda çok sade, dinî kavramların anlatımında bazan girift, fakat anlamın derinine inilince gönlü fethedecek özelliktedir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Mai ve Siyah - Halid Ziya Uşaklıgil
Mai ve Siyah'ta Halit Ziya Uşaklıgil bireyin edebiyatta "birey" olarak da var olabileceğini gösterir. Bu nedenle roman, edebiyat tarihimizin köşe taşlarındandır.
Şair olma hayalleri kuran genç Ahmet Cemil'in şiirle, edebiyatla, sanatla doldurmak istediği ama daha çok umutsuzluklarla, yenilgilerle, mücadelelerle geçen hayatını anlatan Mai ve Siyah, aynı zamanda dönemin matbuat ve sanat dünyasında yaşananları da tüm canlılığıyla gösterir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Seyahatname - Evliya Çelebi
Evliya Çelebi seyahatlerinin başlangıcını bir rüyaya bağlar: 1630 Ağustosunun 19. gecesi düşünde peygamberden "şefaat" dileyecek yer de "seyahat" diller ve zihninde büyüttüğü uzak ülke hikayelerinin de etkisiyle yollara düşer. Artık bizlere anlatamayacağı son ve büyük yolculuğa çıkana kadar 54 yıl boyunca önce "piyadece serseri" bütün İstanbul'u, daha sonra da "abd-i hakir Evliya-yi fakir (değersiz kul, yolsul Evliya) olarak Osmanlı ülkesini gezer.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…