Türkiye'nin roman haritası
Edebiyata yön veren yazarların çoğu yaşadığı şehrin kültüründen, tarihinden ve dokusundan etkilenir. Okuduğumuz romanların kahramanları ve hikâyeleri kadar, yaşadıkları yerler de bizleri sarıp sarmalar. Edebiyatımızda en çok mesken tutan mekân ise İstanbul olarak bilinir. Burada başlayıp şekillenen roman sevdasında en büyük etken, yayınevlerinin, gazetelerin ve matbaaların burada olmasıdır. Anadolu'yu ise daha çok Milli Mücadele ve Erken Cumhuriyet anlatıları ve sonrasında köy romanlarında görmek mümkün.
Giriş Tarihi: 28.12.2018
15:43
Güncelleme Tarihi: 28.12.2018
17:52
Sabahattin Ali, Türk yazar ve şair. Edebi kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. 25 Şubat 1907 tarihinde, bugün Bulgaristan sınırları içindeki Gümülcine kazası Eğridere köyünde doğdu. İlköğrenimini Üsküdar, Çanakkale ve Edremit'te yaptı. 1927'de,Balıkesir Muallim Mektebi'ni bitirdi. Aynı yıl Yozgat Cumhuriyet İlkokulu'nda öğretmen oldu. Sabahattin Ali ilk şiirlerini, Balıkesir Muallim Mektebi'nde okurken Irmak ve Çağlayan dergilerinde yayınladı.(1926) Farklı coğrafyalarda bulunan Sabahattin Ali, çevresindeki insanları ve mekânları eserlerine iyi yansıtan bir yazardan. Yazarın eserlerindeki birçok kurgusal kahramanın gerçek hayattaki kişilerin yansımasıdır aynı zamanda. "Kuyucaklı Yusuf" romanında babası, Ali Selahattin Bey'i; annesi, Şahinde Hanım'ı; kardeşi de Muazzez'i sembolize eder. Aslında Yusuf, hapishanede hikâyesini dinlediği bir mahkûmdur. Mekân olarak Aydın ve Edremit'in olması, Sabahattin Ali'nin yabancı olmadığı mekânları anlatmasının etkisidir. Sabahattin Ali'nin gerçek hayatta da arkadaşı olan ve romanda adı geçen Ali, bu eserde öldürüldüm diye yazara küser.
Kuyucaklı Yusuf kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.
BURDUR; Yılanların Öcü, Fakir Baykurt, 1959 1958 Yunus Nadi Roman Ödülü
Yılanların Öcü, Fakir Baykurt'un 1954 yılında yazdığı, köy hayatını anlatan ilk romanı. Bu kitap nedeniyle 1959 yılında hakkında soruşturma açılır ve öğretmenlikten uzaklaştırılır. Dil bakımından tamamen köy ağzından yazılmış, karakterler de gerçek hayattaki gibi seçilmiştir. Yılanların Öcü romanının konusu, romanın başkahramanı olan Kara Bayram'ın evinin önüne legal olmayan yollarla ev yapılmasına karşı verdiği mücadeledir.
"Kaymakam, atın üstünden küçülerek baktı Karataş'ın köylülerine. (…) Dizilmişler. El koyunları gibi. Çağırdığın yere giden. Koş dediğin zaman koşan. Öl dediğin zaman ölen. Durumları dil ile anlatılamayan… Eski püskü giysiler içinde, perişan… Paçavralara bürünmüş… Yüzyıllık çileler içinde yitmiş! Susuz kör kuyulara dönmüş ışıksız gözler… Ne demekte, ne söylemekte, ne anlatmakta olduğu belirsiz, anlamı yitik, hatta anlamsız, kaçak gözler!.. Yanmış, yunup yıkanmamış yüzler… Kavlamış… Adama kinli kinli bakan, "Sen düşürdün beni bu hallere!.. Senin ananı, dinini!.. Karını, kitabını!.. Sülaleni, messebini!…." diyen, kara, çilkara, çalkara adamlar… Adamların gözleri… Baktı kaldı Kaymakam. Sonra uyandı: "Selam arkadaşlar!.." dedi, kolunu kaldırdı. Literatür Yayınları, 2006, s. 192."
Fakir Baykurt kimdir?
1929'da Burdur'un Yeşilova ilçesi Akçaköy'de doğdu. Az topraklı köylü bir ailenin çocuğu. 1948'de Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdi, 5 yıl köy öğretmenliği yaptı. 1955'te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Sivas, Hafik ve Şavşat'ta öğretmenlik, ilköğretim müfettişliği yaptı. Romanlarında Türkiye'deki köylü yaşamını halkçı ve devrimci bir bakış açısıyla ele aldı. Köylünün bilinci ve bilinçaltındaki istekleri, tepkileri, çelişkileri yansıttı.
Yılanların Öcü kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.
BURSA; Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin, 1922
Türk edebiyatının en çok tanınan ve sevilen eserlerinden biri olan Çalıkuşu, ilk kez 1922 yılında Vakit gazetesinde tefrika edildi ve aynı yıl kitap olarak basıldı. Beşinci baskısından sonra eser, 1939 yılında bizzat Reşat Nuri Güntekin tarafından sonra tekrar yayımlandı. Edebiyatın klasikleri arasında yerini alan Çalıkuşu, genel olarak Anadolu'da geçer ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatır. Defalarca beyaz perdeye aktarılıp dizisi de yapılan bu eser, Feride'nin hatıra defteri olarak yazıldı.
" İlk bakışta Zeyniler bana, hala yer yer dumanları tüten bir yangın harabesi gibi göründü.
Köy deyince gözümün önüne yeşillikler arasında eski Boğaziçi yalılarındaki güvercinliklere benzeyen sevimli, şen manzaralı kulübeler gelirdi. Hâlbuki bu evler, çökmeğe yüz tutmuş, simsiyah viranelerdi. (…) Köyün dar sokakları içine girmiştir. Evleri şimdi daha iyi görebiliyordum. Hani Kavak'larda önüne ağlar erilmiş, yağmurdan çürüyüp kararmış, Boğaz rüzgârlarından bir yana çarpılmış, viran balıkçı kulübeleri vardır; bu evler, ilk bakışta onları hatırlatıyordu.
Altlarında dört direkten ibaret ahırlar, üstlerinde asma merdivenle çıkılan bir iki oda. Her halde, Zeyniler şimdiye kadar işittiğim ve resimlerini gördüğüm köylerden hiçbirine benzemiyordu. İnkılap Kitabevi, 1993, s. 161."
Reşat Nuri Güntekin kimdir?
25 Kasım 1889'da İstanbul'da doğdu. Babası askeri doktor olan Güntekin, babasının mesleğinden dolayı eğitimini farklı şehirlerde tamamladı. Eğitimine ilk olarak Çanakkale'de başlayan Güntekin'in bu dönemde okuduğu Fatma Aliye Hanım'ın "Udi" ismindeki romanı onun sanat ve edebiyata olan ilgisini arttırdı. Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Acımak, Yaprak Dökümü gibi önemli romanları edebiyatımıza kazandıran Reşat Nuri babasının kütüphanesinde başlayan eğitimini, Darülfünun Edebiyat Şubesi'nde devam ettirdi. Eğitiminden sonra çeşitli şehirlerde öğretmenlik yapan Güntekin, Birinci Cihan Harbi'nin sonlarına doğru yazarlık yapmaya başladı. Akciğer kanseri teşhisi konulan Güntekin, tedavi için İngiltere'ye gitti; fakat 7 Aralık 1956'da yaşamını yitirdi.
Çalıkuşu kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.
ELAZIĞ; Yukarışehir, Şemsettin Ünlü, 1986 1987 Orhan Kemal Roman Ödülü
Çağdaş edebiyatın kalemlerinden Şemsettin Ünlü'nün şiirli dili, insancıl bakışı, detaylı çözümlemeleriyle Harput'u anlattığı destansı romanı... Yazar romanında Harput yöresini 1860'lardan alıp anlatmaya başlıyor. 19. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan sancılı, sarsıntılı dönemi Harput'u merkeze alarak mercek altına yatırıyor. Günümüzde de yansımaları devam eden Ermeni olaylarının başlama nedenlerinin arka planını, misyonerlik faaliyetlerini soğukkanlı bir dille inceliyor. İmparatorluğun içinde bulunduğu kargaşa ortamının, yıllarca birlikte yaşayan farklı kültürlerin bu bir aradalığını ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları nasıl kışkırttığını anlatıyor.
(…)
"Oysa yukarıda, her on onbeş adımda bir, dönerek, kırılarak yükselen yolun sonunda, daha Yel Boğazı'nın döner dönmez; yamaçlara, kayalık düzlüklere, basamak basamak yükselip giden, taş döşeli sokakların iki yanına sıralanmış; büyüklü küçüklü evleri, konakları, kiliseleri, camileri, medreseleri, meydanları, dükkânları, hanları, hamamlarıyla; karmaşık bir kentin ilk görüntüsü çıkardı. Alışılmışlığın, özümsenmişliğin, kocamışlığın görüntüleriymiş gibi sokakların taşları aşınmış, yuvarlanmış; kubbeli taş yapıların dış yüzü kararmış; ağır meşeden çift kanatlı kapıların demir kakmaları paslanmıştı… İnkılap Kitabevi, 1998, s. 7."
Şemsettin Ünlü kimdir?
Türk şair, roman yazarı ve çevirmen. 1948 yılında Hava Harp Okulu'nu, 1968'de ise ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi, Ekonomi İstatistik Bölümü'nü bitirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli birimlerinde arası görev yaptı. Albay rütbesine kadar yükseldi. 1953-1954'de Kore Türk Tugayı'nda bulundu.
Yukarışehir kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.