Arama

Türkiye'nin roman haritası

Edebiyata yön veren yazarların çoğu yaşadığı şehrin kültüründen, tarihinden ve dokusundan etkilenir. Okuduğumuz romanların kahramanları ve hikâyeleri kadar, yaşadıkları yerler de bizleri sarıp sarmalar. Edebiyatımızda en çok mesken tutan mekân ise İstanbul olarak bilinir. Burada başlayıp şekillenen roman sevdasında en büyük etken, yayınevlerinin, gazetelerin ve matbaaların burada olmasıdır. Anadolu'yu ise daha çok Milli Mücadele ve Erken Cumhuriyet anlatıları ve sonrasında köy romanlarında görmek mümkün.

  • 18
  • 42
ESKİŞEHİR; Yaban, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1932
ESKİŞEHİR; Yaban, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1932

Kendi dönemi içindeki gerçekçilik anlayışına uygun olarak yazılmış olan Yaban'da Yakup Kadri, I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Sakarya Savaşı'nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu köyünde, köylüleri, köyün durumunu, Milli Mücadeleye ilişkin tavırlarını bir aydının gözüyle verir. Yaban için "bu eser benliğimin çok derinliklerinden adeta kendi kendine sökülüp, koparak gelmiş bir şeydir" diyen yazar, bu romanda ortaya koyduğu birçok soruna daha sonra yazacağı Ankara'da cevap bulmaya gider.

"Dünyadan elini eteğini çekmiş bir kimse için Anadolu'nun bu ücra köşesinden daha uygun neresi bulunabilir? Ben, burada diri diri, bir mezara gömülmüş gibiyim. Hiçbir intihar bu kadar şuurlu, bu kadar iradeli, bu kadar sürekli ve çetin olmamıştır.

Daha otuz beşimize basmadan her şeyin bittiğini, işin tamam olduğunu; aşkın, arzunun, ümit ve ihtirasın artık bir daha uyanmamak üzere sönüp gittiğini kendi kendimize itiraf etmek; kendi kendimize, bütün mutluluk ve başarı kapılarının kapandığını söylemek ve gelip, burada bir ağaç gibi yavaş yavaş kurumağa mahkûm olmak. Böyle mi olacaktı?" İletişim Yayınları, 1996, s. 33.

  • 19
  • 42
Yakup Kadri Karaosmanoğlu kimdir?
Yakup Kadri Karaosmanoğlu kimdir?

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Türk yazar ve diplomat. Roman, öykü ve makaleleri ile Türk toplumunun Tanzimat'tan bu yana geçirdiği değişiklikleri anlatmış bir yazardır. Romanlarında Batılılaşma özentilerini eleştirerek Anadolu gerçekliğinin değerini anlatan önemli yazarlarımızdan biridir. 27 Mart 1889'da Kahire'de doğan Yakup Kadri, ilköğrenimine ailesiyle birlikte gittiği Manisa'da başladı. 1903'te İzmir İdadisi'ne girdi. Babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır'a döndü, öğrenimini İskenderiye'deki bir Fransız okulunda tamamladı. 1908'de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi'ni bitirmedi. 1909'da arkadaşı Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. 1916'da tedavi olmak için gittiği İsviçre'de üç yıl kadar kaldı. İstanbul'a döndüğünde İkdam gazetesi yazarı olarak Millî Mücadele'yi destekleyen yazılar kaleme aldı. 1923 yılında Mardin, 1931'de Manisa milletvekili oldu. Bir yandan gazeteciliğini ve roman yazarlığını sürdürdü.

Yaban kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 20
  • 42
HAKKÂRİ; O, Ferit Edgü, 1977
HAKKÂRİ; O, Ferit Edgü, 1977

1976'da yayımlanan ilk romanı Kimse, bir yalnızlık destanıdır. Bir dağ köyünde, uçsuz bucaksız görünen karla kaplı ortamda roman kişisinin kendisiyle konuşmasından oluşur. Bir yıl sonra O yayımlanır. Daha sonra senaryosunu Onat Kutlar yazacak ve Hakkâri'de Bir Mevsim adıyla filmi çekilecektir O'nun. Okuyucunun da edebiyat çevrelerinin de büyük ilgisini toplar Kimse ve O. Füsun Akatlı, "Her iki romanın da yazınımız için gerçek birer kazanç olduğunu söylemekten öte sözü uzatmayacağım" diye yazar örneğin; Fethi Naci, "Ferit Edgü'nün iki romanı da aydın-köylü ilişkisine yeni bir yaklaşım getiriyor, aşılmaz sanılan bir iletişimsizliğin aşılabileceğini gösteriyor" yorumunu yapar; Melih Cevdet Anday, "O'yu sadece gerçekçi bir roman saymak yetmez, gerçeğin inanılmaz bir düşe dönüştüğü, şaşırtıcı bir öyküdür... Ferit Edgü'nün gerçek bir yaşamı, roman yaşamına çevirmesindeki beceriye hayran oldum. Çünkü 'O' gözlem gücünü, anlatı ustalığından alıyor" der.

"Uzatmalı geldi. Bir akşam kaldı.
Bayram armağanlarını topluyor köy köy.
Bir küp peynir verildi. Bir toklu verildi. Bir teneke bal verildi. Bir teneke turşu.
Defterine not etti verilenleri. Sonra jandarmalarını gönderip aldıracak.
Uzatmalı şöyle dedi bir soru üstüne Öğretmene:
Burda, gelen gelir, alan alır, vuran vurur, vurulan ölür. Kim vurdu? diye sorarsın. Kimse bilmez. Herkes bilir. Hiçbiri ağzını açıp söylemez. Bırakırsın. Çünkü vuranı bir başkası vurur. Diyeceksin ki, Peki hukuk nerde, kanun nerde? Dağın hukuku, kanunu da bu, Öğretmen." Sel Yayıncılık, 2017, s. 151.

  • 21
  • 42
Ferit Edgü kimdir?
Ferit Edgü kimdir?

Ferit Edgü, 1936'da İstanbul'da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde başladığı öğrenimini Paris'te sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, kurucusu olduğu Ada Yayınları'nda, çağdaş Türk ve dünya yazarlarının, şairlerinin yapıtlarını yayınladı. Edebiyatın çeşitli alanlarında ürünler verdi. Bir Gemide adlı kitabıyla 1979 Sait Faik Armağanı, Ders Notları ile 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü, Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü aldı. Hakkâri'de Bir Mevsim romanından uyarlanan ve Erden Kıral'ın yönettiği film, Berlin 33. Film Festivali'nde, aralarında Gümüş Ayı'nın da olduğu 5 ödül kazandı. Romanları, öyküleri, denemeleri Japonca ve Çince dâhil birçok dile çevrildi.

O, kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.

  • 22
  • 42
HATAY; Çete Refik Halit Karay, 1939
HATAY; Çete Refik Halit Karay, 1939

Kurtuluş Savaşı sırasında Adana-Hatay bölgesinde Fransızlara karşı vuruşan bir çetenin heyecanlı macerası… Amanoslar'ın eteklerinde Fransız işgaline direnen Türk çete reisiyle bir Rus prensesi Refik Halid Karay'ın kurgusunda buluşuyor, vatan sevgisiyle sarmalanmış bir aşkın kahramanlarına dönüşüyor.

"Bin beş yüz metre aşağılarda kasabalar, askerler, deniz ve çalkantısı, insanlar ve ihtiras, hükümet ve politika var. Oralarda bir millet yerinden sökülmek isteniyor; bir dil susturulmak, bir kudret eritilmek için çalışılıyor. Yabancı üniformaların, bir sağlam binayı yıkmak için toplanmış amele gibi, elde kazma, kan ter içinde uğraşıp durduğu görülmektedir. Oralarda bir felaket devam etmektedir. Fakat yüksekten bakarken sanılıyor ki, herkes memnundur; her tarafta sükûnet ve refah mekân tutmuştur; işte rahat rahat tüten bacalar, işte tatlı tatlı kayan yelkenler, işte masmavi, kırışıksız deniz, işte yemyeşil, feyizli ova! Dağdan bakış böyledir, huzur vericidir. Belki Allah da daha çok uzaktan seyrettiği için dünyayı daima rahatta görmektedir." İnkılap Yayınevi, 2017, s.104.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN