Ünlü yazarların romanlarındaki ev imgesi
Fransız filozof Gaston Bachelard'ın "ilk evrenimiz" olarak tanımladığı evlerimiz insanın kendi benliğini düşündüğü yegane mekanlardık. Bu haikati bilhassa evlerimize kapandığımız pandemi günlerinde iyice idrak ettik. Yalnızca biz değil, seneler evvel yaşayan edebiyatçılarımız da mekanın işlevleri hakkında düşünmüş ve içinde bulundukları dönemin sosyo-kültürel şartlarına göre bir ev imgesi oluşturmuşlardır. Peki, hepimizin aşina olduğu ünlü roman sayfalarında ev imgesi nasıl şekillenmiştir?
Giriş Tarihi: 07.05.2020
17:59
Güncelleme Tarihi: 12.07.2022
17:24
AHMET MİTHAT'IN "EVİNE BAĞLI" RAKIM'I
🔘 Yazı makinası olarak bilinen Tanzimat sanatçılarından Ahmet Mithat Efendi'nin r omanlarında ev konusu çok yoğun biçimde işlenir. Hace-i evvel olması vesilesiyle, romanları bile mekânsal bakımlardan ders kitabı olabilecek mahiyette gerçekçidi r.
🔘 Felatun Bey ile Rakım Efendi romanında Doğu ve Batı temalarını keskin çizgilerle belli etmek adına Rakım Efendi'nin evi "alaturka bir Türk evi" olarak okuyucuya sunulur. Beyoğlu'nda gününü gün eden Felatun Bey'in aksine Rakım Efendi, akşam olduğunda evine gelir v e evdekilerle aynı sofrada yemek yer, ev bu anlamda Rakım Efendi'nin huzur bulduğu bir sığınaktır.
🔘 Rakım'ın eve olan bağlılığı yazar tarafından da sık sık vurgulandığı üzere Felatun Bey'in iyi özellikleri arasında yer alır, evde olmak henüz ahlaken bozulmamışlığın bir sembolü olarak sunulur. Tanzimat dönemi romanlarında mekan, ahlak ilişkisiyle ele alınır, bu açıdan ev dış dünyanın kirinden koruyan, mahremiyetin bulunduğu bir yerdir.
Felatun Bey ile Rakım Efendi üzerine tiyatral bir inceleme
Ahmet Mithat'ın Beykoz'u
Felatun Bey ile Rakım Efendi kitabını incelemek ve satın almak için tıklayınız.
🔘 Felatun Bey ile Rakım Efendi'de daha keskin çizgilere sahip olan Ahmet Mithat, Araba Sevdası romanında bu düşüncelerini kırar. Araba Sevdası her ne kadar çoğunlukla dış mekanda geçen bir roman olsa da kapalı mekandaki tasvirlere bakıldığında, Ahmet Mithat'ın düşünce dünyasındaki yenilikler göze çarpar. Alafranga dekorlarla süslenmiş evler buna bir örnek teşkil eder.
🔘 Ahmet Mithat aynı zamanda kendi evine de oldukça düşkün bir yazardır. "Dünyanın en güzel şehri İstanbul, İstanbul'un en güzel yeri Beykoz, Beykoz'un en güzel yeri benim yalının olduğu yerdir" diyen yazar, evini dünyanın merkezine alır.
Araba Sevdası kitabını incelemek ve satın almak için tıklayınız.
SERVET-İ FÜNUN ROMANINDA BİREYSELLEŞMENİN MEKANI OLAN EVLER
🔘 Bireyselliğin öne çıktığı Servet-i Fünun romanlarında kişilerin ruh halleri ve yeni gelişen Osmanlı burjuvazisi mekan tasvirlerine de yansır . Bu mekanlardaki bunalımlı atmosferde dönem modası haline gelen "melankoli"nin büyük tesiri vardı r.
🔘 Servet-i Fünun romanlarında ev karakterlerin ruh hallerine göre tasarlanır. Ev artık bu romanlarda bireyselleşmenin, ideale uzaklaşmanın ve yavaş yavaş ahlaki niteliklerden kopmanın yaşandığı mekandır .
🔘 En çetin hayal kırıklıkları yine bu bireyselleşmenin merkezi evlerde yaşanır. Fakat bu dönemde roman kahramanları istedikleri ölçüde bireyselliklerini gerçekleştiremediği için evlerden koparlar.
TOPLUMSAL AİDİYETİ YİTİREREK EVDEN KOPAN YAKUP KADRİ KAHRAMANLARI
🔘 Yakup Kadri'nin Kiralık Konak'ı toplumsal dönüşümün "ev" üzerinden anlatıldığı romanlardandır.Yakup Kadri'nin romanlarında görülen ilk yenilik, milliyetçiliğin etkisidir. Kiralık Konak'ta konağın dağılması alegorisi üzerinden hem ailenin, hem de imparatorluğun parçalanması sembolize edilir.
🔘 Halit Ziya'nın kişileri bireyselliklerini gerçekleştiremedikleri için evden kopuyorlarken, Yakup Kadri'de evin dağılması cemaat aidiyetini yitirmeleri yüzündendir. Ankara romanında ise ev, yozlaşma ve batılılaşmanın mekânı olmasıyla eleştirilir. 1930'larda evler cumhuriyet restorasyon sürecinin başlangıç noktası olarak görülmekte, bu alanda hummalı bir çaba sergilenmektedir.
Hudayinabit bir kalem erbabı: Peyami Safa
Kiralık Konak kitabını incelemek ve satın almak için tıklayınız.
MİTHAT CEMAL KUNTAY'IN EV VE İNSAN ÖRNEKLERİYLE İSTANBUL'UN ÜÇ DEVRİNİ TANIMAK
🔘 Yaşanılan dönüşümü ev üzerinden anlatan bir diğer roman da Mithat Cemal Kuntay'ın Üç İstanbul eseridir. Kuntay'ın amacı; İstanbul'un üç devrini insan, mekân ve eşya üzerinden roman formunda vermektir. Halil İbrahim Göktürk Mithat Cemal Kuntay isimli eserinde kendisinin de bu isteğini şu sözlerle ifade ettiğini aktarır: "Ben üç devri ev ve insan örnekleriyle göstermek istedim. İnsanlar evleriyle karmakarışık dururlarsa bir devri çok güzel ifade ederler. İstanbul'da on - onbeş taneprototip ev tanırım. Avrupalı olmak isteyen gülünç ev; Avrupalı olan milliyetsiz ev; kütüphanesiz ağıl ev, vs…" Kuntay romanın ana karakteri Adnan Bey üzerinden de Üç İstanbul'u özetler: "İnsanlar evleri ile karmakarışık dururlarsa bir devri çok güzel ifade ederler."
Üç İstanbul ve insan manzaraları
Üç İstanbul kitabını incelemek ve satın almak için tıklayınız.