Unutturulan öykücü: Bahaeddin Özkişi
Türk roman ve hikâyesinin önemli isimlerinden Bahaeddin Özkişi, ne yazık ki uzun yıllar Türk edebiyatında hak ettiği ilgiyi bulamadı. 2000'li yıllarda Milli Eğitim Bakanlığının yüz temel eserin arasına bir romanına yer verilmesiyle Özkişi'ye geç de olsa bir iade-i itibar edildi. Peki, Tanpınar'a öykülerini gösterdiğinde, "Devam et evladım. Sen on tane Sait Faik edersin" diyerek yazmaya teşvik ettiği Bahaeddin Özkişi kimdi, edebi anlayışı nasıldı?
Giriş Tarihi: 18.01.2020
15:49
Güncelleme Tarihi: 19.01.2020
10:58
Yazarın öldüğü gün basılan öykü kitabı: Göç Zamanı
"Maddeye hakimiyet insanı bir cephesiyle kuvvetli kılar sadece. Oysa insan her yönüyle gelişmeli ve yükselmeli değil mi?"
Üç öykü kitabı olan Bir Çınar Vardı, Göç Zamanı ve Papağan Dedi ki, kitaplarının bir araya getirilmesiyle oluşan Göç Zaman, yazarın vefat ettiği gün basılır. Göç zamanı daha çok metafizik, mistik, tasavvufi konuları ihtiva eder.
Özkişi, insan olmanın, hayata geliş gayesinin, öncelikle nefsi köreltme noktasında başarılı olmanın, erdemli insan olmanın önemini satır aralarında hep vurgulayan bir yazar olmuştur. Ömer Lekesiz Bahaeddin Özkişi'nin Öyküleri, isimli yazısında yazarın öykülerini, "Kısa kısa öyküde kurmaca tarzını, dilini, söylemini, bakış açısını, felsefi yaklaşımını kesinleştirmiş bir yazarın öyküleri" şeklinde tanımlamıştır.
"Menfaatin perdelediği göz kadar kör bir şey düşünülebilir mi?"
Yazarın öyküsündeki belirgin özellikler
Özkişi'nin öykülerinde paradoksal bir anlatım dikkat çekicidir. Buna yönelmesindeki asıl sebep ise, sıradan gerçekçiliği, gündelik anlatımı, düz bir anlatım için yeterli görmemesinden kaynaklanmaktadır.
Yazar, öyküde geçen kişilerin psikolojik durumlarını vermek yerine doğrudan ruhsal çözümlemeyi tercih eder. Onun öykülerinde asıl başka bir yön ise, metafiziktir.
“Tanpınar’a göre daha Doğucu, Sezai Karakoç’a göre ise daha Batıcı"
"İnsanı 'gülen hayvan' olarak tarif ederler... O halde insan her fırsatta gülmeye çalışmalı değil mi?
Böylece daha fazla insan olunacağı düşünülebilir." Ömer Lekesiz'in tespitiyle "Tanpınar'a göre daha Doğucu, Sezai Karakoç'a göre ise daha Batıcıdır." Göç zamanı ile ilgili makalesi olan Ahmet Koçak'a göre Özkişi'deki metafizik ne Tanpınar gibi modern anlatının en geçerli imkânı, ne de Sezai Karakoç gibi bir Müslüman sanatçının nihai dili olarak yer alır.
Özkişi’nin Peyami Safa Roman Yarışmasında ödül alan romanı: Sokakta
"İnsanın gücü yaradanına yaklaştığı, onu tefekkür ettiği, ona itaat ettiği ölçüdeydi."
Peyami Safa Roman Yarışmasında başarı ödülü alan Sokakta romanı, aynı zamanda yazarın yüz temel eserde yer alan kitabıdır.
Özkişi, sokakta romanında Batılılaşmayı, karakterin hikayesi ve fikirleri üzerinden eleştirmiştir. Tanpınar'ın Türk edebiyatındaki diyalog eksikliğine dair yaptığı eleştirilerin aksine Özkişi'nin romanı diyaloglar üzerine kurulmuştur. Yoğun bir psikolojik tahlilin göze çarptığı roman, Tanzimat yazarlarının halkı aydınlatmak çabalarına benzer bir şekilde kurgulanmıştır. Fakat Tanzimat romanlarının aksine eserin dili elbette yalındır.
Özkişi, roman boyunca Batı'nın materyalizmine ve pozitivist bilim anlayışına karşı çıkar ve eleştirir.
Ayrıca, yazarın ressam kimliği, eşyaya bakışını da etkilemiştir. Bunun en belirgin örneğini Sokakta Romanında görmekteyiz. Romanda sokak başlı başına bir karakter olarak kendini göstermektedir.
Yazarın tarihi romanları: Köse Kadı ve Uçtaki Adam
"Ancak kendime söyleyebiliyorum bazı şeyleri" dedi. "Söyledikleri çevre tarafından anlaşılmazsa susmalı insan."
Yazarın Sokakta romanından başka Köse Kadı (1974) ve devamı niteliğinde olan Uçaktaki Adam (1975) isimli iki tarihi romanı da mevcuttur.
Bahattin Özkişi'deki yazma kabiliyeti, dili ve üslubu birçok insanında hayretle dikkatini çekmiştir. Yazar söz gelimi Köse Kadı isimli tarihi romanının müsveddelerini yayınevine götürdüğü zaman şüpheyle karşılanmıştır. Bu olayı Aydın Adnan Gümüş, Bahaeddin Özkişi'nin eserlerini incelediği tezinde şu şekilde aktarır:
"Köse Kadı'nın müsveddeleri yayınevine gittiği zaman, kitabın Bahaeddin Özkişi'ye ait olmadığı düşüncesiyle onu yoklamak için sorular sorarlar. İçlerindeki şüphe onlara bunu yaptırır. Çünkü üslup güzelliği, işlenen konunun bir aceminin yazdığına inanmak istemezler."
Köse Kadı romanı basıldıktan sonra büyük bir ilgiyle karşılandığı için yayınevi Özkişi'ye yeniden roman yazması hususunda istekte bulunmuştur. Bunun üzerine yazar kısa sürede Uçtaki Adam romanını yazar ve bastırır. 1971 ve 1975 yılları arasına üç roman sığdırmayı başarır. Ahi Teşkilatı hakkında yazmayı planladığı dördüncü romanını yazmaya başlar fakat 30 sayfasını yazdığı romanı vefatıyla yarım kalır.