William Shakespeare gerçekten yaşadı mı?
Hamlet, Kral Lear, Othello ve Macbeth… İngiliz edebiyatının en büyük ustası olarak kabul edilen dünyaca ünlü şair ve oyun yazarı Shakespeare'in eserlerinden sadece birkaçı... Kimilerine göre gelmiş geçmiş en büyük oyun yazarı kimilerine göre ise hiç yaşamadı. Sizler için, William Shakespeare'in gerçek kimliği hakkındaki tartışmaları derledik.
Giriş Tarihi: 11.08.2019
14:01
Güncelleme Tarihi: 13.08.2019
09:18
Gerçekten de William Shakespeare sağlığında bu oyunların yazarı olarak kendini tanıtmamıştı. Eserlerin sahibinin Shakespeare olduğu fikri, oyunların ilk toplu basımının ortaya çıktığı 1623 yılına kadar yani Shakespeare'in ölümünden 7 yıl öne sürülmedi.
Shakespeare'in hayatı hakkında bilinenler de aslında söz konusu oyunları kendisinin yazmadığını kanıtlar niteliktedir. Shakespeare'in bir zamanlar oldukça varlıklı bir kişi olan babası John, sonraları dara düşer ve genç Willam zor maddi koşullar içinde büyür. Bununla birlikte Latince ve klasik edebiyat öğrendiği özel bir liseye, Stratford lisesine devam eder. William, 18 yaşındayken genç bir kadınla evlenir. İki buçuk yıl sonra bir de ikizleri dünyaya gelince William, daha yirmi bir yaşına varmadan, geçindirilmesi gereken bir eşe ve üç çocuğa sahip olur. Shakespeare'in sonraki altı yıl boyunca neler yaptığı ya da nerelerde olduğu hakkında hiçbir bilgi yok, fakat 1590'ların başında bir tiyatro topluluğunun üyesi olarak Londra'da olduğu söyleniyor. Başarılı bir oyuncu olmakla birlikte tiyatro oyunları ve şiir yazmaya başladı.
1598'e gelindiğinde, İngiliz yazarlarının en büyüğü olduğu çoktan kabul edildi. Shakespeare Londra'da yaklaşık yirmi yıl kalır ve bu sürede 36'dan fazla oyun, 154 sone ve birkaç uzun şiir yazdı. Tuhaf bir tutumla, yazdığı büyük oyunların hiçbirini yayımlamaz. Ama eserlerin ticari değerinin farkına varan yayıncılar neredeyse yarısının korsan baskısını yapar. Bu baskıların tahribata uğramış olmasına karşın, Shakespeare bu konuya müdahale etmez. 1612 dolaylarında, 48 yaşındayken aniden yazmaktan vazgeçer. Stratford'a dönerek yeniden karısıyla birlikte yaşamaya başlar. Nisan 1616'da burada ölür ve kilisenin avlusuna gömülür. Onun olduğu söylenen mezar taşında ismi yazmaz; bir zaman sonra mezarın yakınlarında bir duvarın üzerine bir anıt dikilir.
Shakespeare'in hayatıyla ilgili genel kabul görmüş bu hikâye çoğunlukla tahminlere dayalıdır. Bir bütün olarak bakıldığında hikâye akla yakın gelse de ortada birkaç sorun vardır. Bunlardan birincisi, bu kadar ünlü bir kişiliğin hayatı hakkında beklenenden çok daha az bilgi bulunmasıdır.
Shakespeare'in yaşadığı dönem göz önüne alınacak olursa bu çok mümkün değildir. Bu dönemde baskı makineleri ve okuma yazma bilen birçok insan vardı, yazı gereçlerinin kolayca bulunabiliyordu ve kayıtlar iyi tutuluyordu. Shakespeare ile aynı dönemde yaşamış Galileo ve 89 yıl önce yaşamış Michelangelo, hatta 1313'te doğan Boccaccio hakkında daha fazla veri bulunması da Shakespeare hakkında bu kadar az şey bilinmesinin mantıksızlığını kanıtlar niteliktedir.
İkinci sorun, Londra'da geçirdiği yıllar boyunca yazarın neredeyse görünmez olduğudur. Shakespeare'in Londra'da tahminen yirmi yıl geçirmiş olması gerekir. Londra'da en gözde olduğu bu dönemde Shakespeare hakkında kimsenin kayıt tutmaması şaşırtıcıdır.
Buna getirilen açıklama ise; "William Shakespeare"in yazarın kimliğini gizlemek için kullandığı takma isim olduğu ve kendisiyle karşılaşanların büyük William Shakespeare ile tanışmış olduklarını bilmedikleri yönündedir.
Resmi hikâyenin vahim yanlarından biri de Avon nehri kıyısındaki Stratford'da Shakespeare'e karşı takınılan tavırdır. Yaşadığı sürece Stratford'daki arkadaşlarından ve komşularından bir teki, hatta kendi ailesi bile Shakespeare'den aktör, oyun yazarı, şair ya da herhangi bir edebiyat dalıyla ilgili bir kişi olarak söz etmedi.