Arama

Yabancı kelimelere Türkçe karşılıklar bulmak için kurulan ilk cemiyet

Medeniyetlerin yaşadığı toplumsal ve kültürel değişimler; Heidegger'in "varlığın evi" olarak tanımladığı dilden elbette bağımsız gelişmemiştir. Tanzimat'a kadar gerek ilim gerekse edebiyat dili olarak Arapça ve Farsçayı baz alan Osmanlı, yenileşme hareketleriyle beraber yönünü Batı'ya çevirmiş, felsefe ve sanat anlamında da yeni bir terminolojiye sahip olmuştur. Bilhassa Türkçeden kopmadan modern felsefedeki terimlerin karşılığını bulmaya çalışan Osmanlı aydınları, bu sorunu çözüme kavuşturmak için Istılahat-ı İlmiyye Encümeni'ni kurmuşlardır. Peki, bu encümen ilim dünyasına ne tür katkılar sağlamıştır?

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 10
  • 14
CEMİYETTEKİ DİL TARTIŞMALARI
CEMİYETTEKİ DİL TARTIŞMALARI

📌Topluluk arasında birtakım dil tartışmaları yaşanmıştır. Bu durum cemiyet içinde farklı görüş alanlarından aydınlar olmasından ileri gelmektedir.

Üyeler arasında Ağaoğlu Ahmet, Ziya Gökalp ve Fuat Köprülü gibi Türkçüler ve "Yeni Lisâncılar" bulunmakla beraber, Arapça karşılıklar bulmak isteyen aydınların sayısı çoğunluğu teşkil etmesi, bu dilin galip gelmesine sebep olmuştur.

Ünlü yazarların Türkçeye tercüme ettikleri 10 kitap 📕

  • 11
  • 14
RIZA TEVFİK FELSEFİ TERİMLERE ARAPÇA KARŞILIKLARIN DAHA UYGUN OLDUĞUNU SAVUNDU
RIZA TEVFİK FELSEFİ TERİMLERE ARAPÇA KARŞILIKLARIN DAHA UYGUN OLDUĞUNU SAVUNDU

📌Bu konu ekseninde Rıza Tevfik'in görüşleri önem arz ediyordu. Rıza Tevfik'e göre ilim ve felsefe dilinin gelişmemesi, felsefenin ihmal edilmesi sebebiyleydi.

📌Felsefenin ihmal edildiği konusuna encümen üyelerinden Ahmed Naim de değiniyordu. Rıza Tevfik, medeniyetimizin felsefeye gereken önemi vermediğini düşünürken Türkçenin şiir ve edebiyata elverişli bir tür olduğunu fakat "fen-felsefe dili" için Arapçanın daha uygun olduğunu savunuyordu. Bu görüşünden de hareketle Türkçenin dünya dilleri içinde ikinci derecede bir dil olduğunu düşünüyordu.

Felsefi terimlere Arapça karşılıklar vermenin daha uygun olduğunu savunan Rıza Tevfik, Arapça gibi zengin bir dilin dahi ilk Yunan klasiği tercümelerinde Yunancadan ıstılahlar aldığını söylüyordu. Bu sebeple Türkçenin felsefi ve fenni eserlerde Arapça ıstılahlar almasını doğru buluyordu. İhtiyaçları olan terim karşılıklarının Arapçada bulunduğunu ifade ediyordu.

Rıza Tevfik kimdir?

  • 12
  • 14
CEMİYET NEDEN KISA BİR SÜREDE DAĞILDI?
CEMİYET NEDEN KISA BİR SÜREDE DAĞILDI?

📌Büyük ideal ve düşüncelerle çalışmalarına başlayan topluluğun varlığı uzun sürmedi. Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi sonucunda ülkede siyasi ve ekonomik dengelerin bozulması, encümen üyeleri arasında birtakım görüş ayrılıklarının ortaya çıkması, cemiyetin bir yıl sonra dağılmasına sebep oldu.

ENCÜMEN HEDEFLEDİKLERİ BAŞARIYI YAKALAYABİLDİ Mİ?

📌Bu eserlerdeki terimlerin birçoğu Arapçadan türetildi bu anlamda encümenin amacı ile tam manasıyla bir paralellik gösterdipş söylenemez. Bunun yanında eserlerdeki yer alan maddelerin dil özelliklerine bakıldığında devri için dahi çok ağır bir üslup ve dil kullanıldığı görülür.

📌Güzel sanatlar için hazırlanmış son eserde ise daha sade bir üslup karşımıza çıkar.

  • 13
  • 14
CEMİYET DAĞILDIKTAN SONRA ORTAYA ÇIKAN BİREYSEL ÇALIŞMALAR
CEMİYET DAĞILDIKTAN SONRA ORTAYA ÇIKAN BİREYSEL ÇALIŞMALAR

📌Cemiyet dağıldıktan sonra davalarından vazgeçmeyen Rıza Tevfik ve Ahmed Naim bireysel olarak çalışmalarını sürdürdüler.

Rıza Tevfik'in Mufassal Kamûs-ı Felsefe'si bu açıdan büyük önem taşır. Her cildi ortalama sekiz yüz sayfa, on bir ciltte toplanan ansiklopedik felsefe lügatı, telif felsefe sözlüğü alanında bir çığır açtı.

  • 14
  • 14
AHMED NAİM’E GÖRE FELSEFENİN VARLIĞI İBNİ SİNALARA DAYANIYORDU
AHMED NAİM’E GÖRE FELSEFENİN VARLIĞI İBNİ SİNALARA DAYANIYORDU

📌Encümende büyük söz sahibi olan Ahmed Naim'in Fonsgrive'den çevirdiği Mebâdî-i Felsefe'den İlmü'n-nefs Tercümesi'nin sonunda 2000'e yakın felsefe ve psikoloji teriminin Türkçe karşılığını belirlemişti.

📌Ahmed Naim Batı ve Doğu felsefesi konusunda oldukça bilgili bir ilim insanıydı. İslam topraklarındaki felsefe çalışmalarının İbni Sina ve Farabilere kadar uzanan zengin bir geçmişi ve birikimi olduğunu düşünüyordu. Bu sebeple felsefenin üzerine düşmek gerektiği kanaatindeydi.

Osmanlı aydınlarının ortaya koyduğu bu terimler, ilim ve kültür alanını önemli ölçüde etkilemiştir. Ahmed Naim, terimlere karşılık bulurken Arapçaya öncelik tanısa da Türkçenin sadeleşmesi gerektiğini sonuna kadar savundu.

Ahmed Naim kimdir?

Ahmed Naim, iyi bir tahsil görmüş, müderris, fikir adamı ve mütercimdir. Dârülfünun Edebiyat Fakültesi'nde felsefe, mantık, ruhiyat ve ahlâk dersleri müderrisli yapmıştır. Felsefe alanında ortaya koyduğu birçok çalışmayla ilim dünyasına büyük hizmetler sunmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN