Yahya Kemal’in Malazgirt hayali
Bir "milad" olarak tarihte ilk kez Yahya Kemal tarafından dillendirilmişti, Malazgirt Zaferi. Yahya Kemal, 1071 tarihini başlangıç kabul etmiş, Malazgirt Zaferi'nin İstanbul'un fethi ile aynı öneme sahip olduğunu söylemişti. Usta şair Yahya Kemal Beyatlı'yı saygıyla anıyor, onun Malazgirt Zaferi'ne dair hayalini sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 01.11.2018
11:41
Güncelleme Tarihi: 26.08.2020
10:42
“ALLAHU TEÂLA’DAN BAŞKA SULTAN YOKTUR!”
Sultan Alparslan, din âlimlerinin de tavsiyesiyle muharebe kararı aldı ve askerlerine, tarihe geçen bir konuşma yaptı:
"Burada Allahu Teâlâ'dan başka bir sultan yoktur. Emir ve kader O'nun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte cihad etmekte veya benden ayrılmakta serbestsiniz . Askerlerim! Şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melikşah'ı tahta çıkarın ve ona bağlı kalın. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir. "
Sultan Alparslan'ın zaferiyle sonuçlanan Malazgirt Savaşı, Selçuklulara Anadolu'nun tapusunu verdi. İlerleyen 20 yıl boyunca hızla Anadolu içlerine göç hareketleri başlatıldı ve İç Asya'daki diğer Türk devletlerinin de göçleriyle bir Türk yurduna dönüştü.
YAHYA KEMAL'İN MALAZGİRT SEVDASI
Osmanlı dönemi zihin dünyasında tarih, İslamiyet ile özdeştirilerek ilerledi. Türklere Anadolu'nun ve Anadolu'ya İslamiyet'in kapılarını açan Malazgirt Zaferi'nin kıymeti ise, Mütareke yıllarında anlaşılmaya başlandı.
Malazgirt Zaferi'nin Türk tarihinde yeni bir başlangıç olduğu tezini ise, ilk olarak Yahya Kemal ileri sürdü. Ahmet Hamdi Tanpınar'a göre, öğrencilerine coğrafya ve tarihi birleştiren bir milliyet anlayışı aşılamaya çalışan Yahya Kemal, milliyetçilik alanında, Fransız fikir adamlarından etkilendi.
Tanpınar 1963 yılında, Yahya Kemal'in milliyetçilik anlayışına etki eden fikirleri, "Barres'in ölülerin yattığı toprak fikri onun için bir hareket noktası gibidir " ve Camille Julian'ın "Fransız toprağı bin senede Fransız milletini yaptı " cümleleriyle belirtir.
MALAZGİRT ZAFERİNİ ÖNE ÇIKARAN İLK KİŞİ
Yahya Kemal bu fikir dünyası ile hareket ederek, Malazgirt'in Türk tarihinde yeni bir başlangıç olduğunu öne süren ilk kişi oldu. Ona göre Malazgirt'in açtığı bu kapılar sayesinde, yeni bir millet, yeni bir ırk ve hatta yeni bir dil ortaya çıktı.
İmparatorluğun himayesinde, Müslüman olan ve ana dillerinin şivesiyle Türkçeyi konuşan kavmin bu ortak hayatının sonucunda, fonetik, lügat ve ifade bakımından diğer Türk lehçe ve şivelerinden ayrı bir Türkçe doğmuştu.
Tanpınar, Yahya Kemal'in bu fikirlerini şöyle dile getiriyordu: "Böylece, toprağa, tarihe bağlanan bir millet telâkkisi meydana geliyordu. Barres'in, ölülerin yattığı toprak fikri 1870-71 Muharebesinin tepkisi olan, hakikatte rejyonalist bir fikirdi. Yahya Kemal, bunu vatana ve tarihe teşmil ediyordu. Açılmış bir toprak, ancak ilk gömülen insan ve ilk doğan çocukla vatan olabilirdi. "
YAHYA KEMAL İÇİN 1071 MİLADDI
Yahya Kemal, Türklerin Anadolu'ya gelişlerini öğrenmek amacıyla Fransa'da bulunduğu süreçte, elindeki yabancı kaynaklara şüphe ile yaklaştığını belirtiyor ve yeni Türkçe eserler yazmanın gerekliliğini vurguluyordu. Bu hedef için Selçuklu ve Osmanlı asırlarını incelediğinde, Malazgirt'in Türkler için bir başlangıç olduğu konusunda netleşmişti.
Yahya Kemal, Nihad Sâmi Banarlı'ya dikte ettirdiği ve bazı kısımlarını bizzat kendisinin yazdığı hatıralarında bu konuyla ilgili şu sözleri söylemişti:
"Bir gün, bir mecmuada, Fustel de Coulange'ın esaslı tilmizi olan Profesör ve müverrih Camille Julian'ın bir cümlesini okudum. Bu cümle, benim, milliyetimizin ve vatanımızın teşekkülüne dair dağınık düşüncelerimi birdenbire, yeni bir istikamete şevketti. Camille Julian'ın cümlesi şuydu : "Fransız milletini, bin yılda Fransa'nın toprağı yarattı" Düşünmeğe başladım: Acaba bizi de Malazgirt'ten, 1071'den sonraki sekiz yüz senede Türkiye'nin toprağı yaratmamış mıydı?
Bu noktadan hareket ettim.
Artık benim için 1071'den evvelki devirlerimiz kablettârih , fakat 1071'den sonraki devirlerimiz tarihtiler. "
OSMANLI TÜRKLÜĞÜNÜ SAVUNUYORDU
Yahya Kemal, oluşturduğu Türk milliyetçiliği tanımını Ziya Gökalp'in ideolojisinden ayrı tutmuştu :
"Hayalini Türkçülüğe ilk kaptıran her Türk'ün gördüğü Turan rüyasından uyanmıştım, ırk birliği gibi ve saf menşe'lerimize rücû gibi ilk şedîd arzularımız bahsinde uslanmıştım, kendi vatanımızın o zamanki siyâsî hudutları içinde bir Türklüğe razı olmuştum, bin yıl evvelini kablettarih sayarak, bin yıldan beri kökleştiğimiz Anadolu ve Rumeli topraklarında, daha küçük mikyasta bir Türkçülüğe meyi etmiştim, o vakitki tâbiri ile bir Osmanlı Türklüğü arzu ediyordum.
Ziya Bey'e benim uslanmış düşüncelerim dar ve tatsız göründü. Maamafih çok samimî bir lisanla sık sık görüşmemizi istedi. Gerek siyaset ve gerek san'at telâkkilerinden başka muhitlerimizin de farkı yüzünden bu ilk mülâkattan sonra senelerce görüşemedik. "
Tarih, dil ve milliyetçilik anlayışını, toprak ve millet arasındaki bağa dayandıran Yahya Kemal, görüşlerini Osmanlı-İslam kültürü ile birleştirdi.