Ziya Gökalp'ın Kültür İnşası: Hars ve Medeniyet kavramları
"Hars ve Medeniyet" Ziya Gökalp'ın fikirlerini anlamak için önemli kavramlardandır. Gökalp'e göre bu kavramlar, bir toplumun modernleşme yolunda atmış olduğu adımdır. Gökalp, Türk milletinin bu iki kavramı bir araya getirerek, geleneksel değerlerin modernleşme sürecindeki etkisini araştırır. Gökalp'ın "Hars ve Medeniyet" ile kültürel gelişme ve ilerleme meselesi hakkındaki görüşlerini sizler için inceledik.
Giriş Tarihi: 01.09.2023
17:03
Güncelleme Tarihi: 25.10.2024
10:31
Ziya Gökalp'ın Kültür İnşası: Hars ve Medeniyet kavramı
🔸 Ziya Gökalp'in "Hars ve Medeniyet " kuramı, bir toplumun kendi değerleri ni korurken, medeniyetin sunduğu olanakları da kullanarak ilerlemesi ni önerir. Medeniyetle uygarlık yakın kavramlardır ve bu kavramı Ziya Gökalp temelde "ilerlemek" bağlamında kullanır. Ona göre, bir toplumun sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için hars ını koruyup yaşatması ve aynı zamanda medeniyetin gerektirdiği değişimi ve ilerlemeyi benimsemesi gerekmektedir. Bu sayede toplum, köklerinden kopmadan ilerlemey i sağlamış olacaktır. Yeni bir kimlik ama köklerinden kuvvet alarak ilerleyen, gelişen bir kimlik.
Ziya Gökalp'ın Kültür İnşası: Hars ve Medeniyet kavramı
🔸 Türk toplumunun kimliğini koruyarak ilerlemesini hedefleyen "Hars ve Medeniye t" kuramı, eşzamanlı ilerlemeli bir yaklaşım sunar. Harsın önemini vurgulayarak, toplumun köklerine bağlı kalmasını savunurken, medeniyetin getirdiği değişim ve ilerlemeyi de göz ardı etmez. "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" adlı eserinde, temelde tümünün birleştiriciliği üzerine bir formül arar. Ziya Gökalp için kültürel unsurun dayandığı temel unsur Türkçülük , ahlaki ögenin temeli de İslamiyet 'tir. Gökalp, halk kültürü ile yüksek kültürü yaklaştırır, aynı görür. Beslendikleri kaynak ulusal kaynaklı dır. Nitelik derecesinde bir farklılık yoktur, gelişmişlik derecesi farklıdır.
ŞEHİR VE MEDENİYET
Batı'da başlayan ulus-devlet meselesi
🔸 Fransız İhtilali sonrasında, özellikle Batı'da ortaya çıkan halk-ulus-devle t denklemindeki problemleri çözmek amacıyla Emile Durkheim , ulus-devlet temelli çözüm önerileri sunar. Bu öneri, ulusların kendi tarihlerine duyduğu bağlılıkla birlikte bilinç kazanmalarını teşvik etmeyi amaçlar. Bu yaklaşım, hem Batı'da hem de Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ilgi görür. Ziya Gökalp için ise bu öneri, Osmanlı Devleti' nin gelecekteki varlığını sürdürebilmesi için hangi alanlarda ve nasıl bir değişime ihtiyaç duyacağına dair bir örnek oluşturur.
İslamiyet'in kabulüyle başlayan yükseliş
🔸 Geçmişte, Türklerin İslamiyet'i kabulünden sonraki süreçte yaptıkları göz önüne alındığında bu olay Gökalp'e önemli bir örnek olur. Ziya Gökalp, Türklerin, İslamiyet 'i kabul ettikten sonra onun en önde gelen temsilcisi olduğu tezini savunur. İslamiyet'i ileri taşıyan, onun nizamına ve gerekliliklerine bağlı kalarak dünya nazarında en güçlü savunucusu olduğunu hatırlatır. Bugün, bu şartların değişime uğradığını düşünür ve Batı medeniyetinin de içerisinde bir yerde bulunmak, bir tarafından tutunmak gerekliliğini düşünür. Bu "yer bulma "nın da ancak kendi kökenimiz, tarihimiz ve Türk kültürünü koruyarak olabileceğini düşünür. Yoksa körü körünü, Batı ve onun değerlerini sorgusuz sualsiz içselleştirmek değildir onun bir yer bulma arayışı. Batı'daki teknolojik ve bilimsel ilerlemeden bizim de yararlanmamız ve kendi medeniyet inşamızda bu unsurlardan faydalanmamız gerekliliğini vurgular.
🔸 Medeniyet krizleri, yeniliğe açık birçok toplumda değişim ve dönüşümü de beraberinde getirir. Gökalp, Türk toplumu üzerinde yeni bir medeniyet inşa meselesi fikrini ortaya koyarken 20. Yüzyılı Osmanlı Devleti' nin içinde bulunduğu durumu da bir kriz ortamı olarak görerek doğru bir teşhiste bulunmuştur. II. Meşrutiyet döneminde bürokraside ortaya çıkan sorunlar, Osmanlı Devleti'nin dağılmasını önlemek maksadıyla ortaya konulan Türkçülük, Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerinin bir bir çökmesi, çeşitli reformların sonuçsuz kalması yeni bir nizamı gerekli kılar.
ESKİ ORTA ASYA KÜLTÜRLERİ