Osmanlı'da eğitim terimleri
Osmanlı döneminde ilim ve eğitim oldukça önemliydi. Medreselerde okula başlayan öğrenciler çeşitli kademelerde eğitimlerine devam ederdi. Osmanlı'da çocuk, herhangi bir mevsimde okula başlayabilirdi. Bazı mekteplerde de talebelere aylık ücret ödenirdi. Sizler için Osmanlı'da eğitim terimlerini derledik.
Giriş Tarihi: 16.12.2019
09:32
Güncelleme Tarihi: 16.12.2019
10:16
Kelime anlamı olarak öğreten, öğretici anlamına gelir. Çocuklara Kur'an-ı Kerim okumayı, dini bilgileri ve yazmayı öğreten kişidir. Medrese okuyan bu kimseler 1-6 akçe arasında değişen günlük ücretlerini nakit olarak alırlardı.
15. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde yönetici yetiştirmek için açılan saray okuluna denilir.
Enderûn mektebine alınan çocuklara, Kur'an-ı Kerim, tefsir, hadis, kelâm gibi dini dersler, edebiyat, inşa (şiir), dil bilgisi, Arapça, Farsça gibi dil ve edebiyat dersleri ve matematik,coğrafya, mantık gibi müspet ilimler dersleri okutulurdu. Bir taraftan da Osmanlı saray geleneği ve görgüsüyle, protokol kaideleri ve bürokratik işler öğretilirdi.
Osmanlı'da 4-6 yaş arasındaki çocuklar, herhangi bir mevsimde ailelerinin rızasıyla okula başlardı. Aileler çocuklarının mektebe başlama gününü kandillere denk getirmeye çalışırdı. İlkokul eğitimi veren okullara sıbyan mektebi denirdi.
Şehzadegan Mektebi nedir?
Kur'an öğretilen ve hâfız yetiştirilen mekteplerin, kıraat tâlimi yapılan medrese veya bölümlerin genel adı.
Darü'l-kurrâ, Kur'ân-ı Kerîm'in öğretildiği, bir bölümünün veya tamamının ezberletildiği ve kıraat vecihlerinin tâlim ettirildiği mektepler için kullanılırdı. Bu müesseselere dârülkur'ân ve dârülhuffâz adı da verilirdi. Osmanlı topraklarının her tarafında çok sayıda dârülkurrâ vardı. Ancak bu binaların büyük bir kısmı ne yazık ki bugün mevcut değildir.
Belirli seviyede öğrenim görmüş kimselere verilen unvan.
Arapçada "efendi, sahip, âmir" mânasındaki mevlâdan gelir. Molla unvanını alan kişinin bilgiyle dolu olduğu kabul edilir. Müderrislikten sonraki mevleviyet pâyesi denilen dereceye ulaşan büyük âlimlerle Süleymaniye müderrislerinden mansıp alarak 300 akçelik kadılık mesleğine geçen, 300 akçeden yukarı mevleviyete tayin edilen birinci sınıf kadılara verilirdi.