Orta Asya’dan Balkanlar'a uzanan kültürel miras: Halı dokumacılığı ve motifleri
Tarih boyunca halı ve kilim dokumacılığı denildiğinde akla ilk olarak Türkler gelir. Göçebe hayatın bir parçası olan hayvancılıkla beraber gelişen dokumacılıkla Türkler, halı ve kilim alanında nadide eserler vermiş, yeni göç yolları ve fetihler neticesinde bu el sanatları Anadolu'ya ardından Balkanlar'a kadar taşınmıştır. Tarihe kök salmış kültürel mirasımız dokumacılıkta kullanılan renkler kadar elbette motifler de ön plana çıkar. Bunlar rastgele dokunulan motifler olmayıp her biri bir anlam taşır. Tarihe dayanan bu motiflerin anlamına gelin beraber bakalım…
Giriş Tarihi: 04.08.2023
12:21
Güncelleme Tarihi: 05.08.2023
09:04
💠 Casuslar ne kadar uğraşsalar da boyanın etkin maddesi ni öğrenemediler. 1746 yılında Goudard, D'Haristoy, Fesquet adlı üç Fransız, Türk kırmızısını üretebilmek için Fransa'da atölye kurdular. Aynı dönemde Osmanlı ile Fransa arasında diplomatik ilişkilerin iyi olmasıyla beraber İstanbul'daki Fransız Büyükelçiliği'nin ricası üzerine Osmanlı, Edirne'den önemli boya ustalarını Fransa'ya gönderdi.
💠 Fransız girişimcilerin bin bir zorlukla ikna ettiği Müslüman boyacıları n, Fransa'da boyahaneler kurmasıyla beraber Türk kırmızısı Avrupa 'ya taşınmış oldu. Fransız devrimi ile Avrupa da boyahanelerin sayısı giderek artar ve çevre ülkelere de yayıldı.
Dokumacılığın Gözbebeği Halılar ve Kilimler
💠 Türkler göçebe hayat tarzı benimsedikleri için mevsime bağlı olarak yaylak ve kışlaklar adındaki mekanlarda bulunurdu. Göç zamanı geldiğinde hem taşıması kolay hem de soğuk ve sıcağa karşı korunaklı malzemeler e ihtiyaçları vardı. Bu ihtiyacın doğurduğu çadırların döşenmesini ve sıcak olmasını sağlayan keçe ve halılar üretmeye başladılar.
💠 Keçe ile örtülen çadırların ardından üzerinde çeşit çeşit hikayeler işlenen halı ve kilimler, yastık yüzleri ile ev döşenirdi . Türk dünyasının vazgeçilmez ortak kültürel miraslarından olan halılar ve kilimler çeşitli işlemlerden geçerek günümüze kadar ulaştılar.
OSMANLI'DA NAKIŞ SANATI
💠 Halılar göze verdiği estetik zevk le beraber kültür hayatımızın olmazsa olmazlarındandı. Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan başta olmak üzere Balkanlar'da, Makedonya halılarının motif ve işçiliği ile oldukça ün saldı.
💠 Bu bölgelerin tarihi İpek Yolu üzerinde yer almasıyla beraber Türk halıları farklı coğrafyalara satılarak birçok saray ve konakta yerini aldı. Divanı Lügatü'l-Türk 'e göre halılar ve kilimler dokuma tezgahlarında bin bir emekle düğüm atılarak dokunurdu.
💠 Düğüm sayısı az olanlara kaba halı , düğüm sayısı fazla olanlara ise ince halı denirdi. Bir halıda ne kadar düğüm varsa o halının değeri de o nispetle artardı. Kaşgarlı Mahmut bu durumu, Divanı Lügatu'l-Türk'de " Tüküm tükmekte yarışırdı genç kızlar…" cümlesi ile kayda aldı.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Halılar
💠 Halı ve kilimlerin yanında Türkler; çeşitli kumaş, örgü, yastık, çuval, cicim ve sumaklar üretiyordu. Zamanla zanaata dönüşen bu el sanatları kültürel ögeler olarak baş köşede yerini alıyordu.
💠 Selçuklu ve Osmanlı devletleriyle beraber halı ve kilimler yünün yanında keten, pamuk ve ipek ipliklerle de dokunmaya başlandı. Dört bin yıllık tarihi olan halı ve kilimler Osmanlı döneminde zirve noktasına çıktı.
KÜLTÜR MİRASIMIZ: TESBİH
💠 M.Ö 400 'lü yıllardan günümüze gelen Pazırık halısından Osmanlı saraylarını süsleyen Hereke halılarına kadar işlenen motifler, Türk yaşayış ve kültürü ne dair önemli ipucular barındırır. Hatta halıların düğüm sayısı, kullanılan renk ve motifler, yatay veya dikey dokuma stilinden halının hangi bölge, yöre, oba hatta aşirete ait olduğu anlaşılırdı.
💠 Kültürümüzün parmak izlerinden olan halılar, sevdiğine kavuşamayan genç kızlardan, oğlunu savaşta kaybeden kadınlara kadar çeşitli hikâyeleri içlerinde barındırır. Duyguları ifade etmenin başka bir çeşidi olan motifler halılara büyük bir sabırla ince ince dokunurdu.